《Benimle kal, birazcık daha...》Cesaret Yürüyüşü.
Saat gece yarısına doğru ilerlerken üç sınıfın karma çiftler halinde katıldığı bir kamp etkinliği.
Ve benim ismimin duyurulmasının üzerinden hatrı sayılır bir zaman geçmişti.
Fazla bir beklentim yoktu bu etkinlikten, zaten bir elin parmakları kadar yakınım olduğundan kurada onların denk gelmeyeceğinin farkındaydım. Daha önce hiç görmediğim ve etkinlikten sonra da görmeyeceğim rastgele bir öğrenciyle yürüyeceğime baya emindim kendi zihnimde.
Fakat..Hyuga Neji? "Okulun prensi" ünvanlı Hyuga? Hinata'nın düşmanı olan abisi?
Şaka gibi geliyordu hala. Evet, bir yüzleşme gerçekleşmesi gerektiğini biliyordum. Hinata ve kuzeni arasında olması gereken bir yüzleşmeydi bu, ikisi arasındaydı. Benim doğrudan karışmaya hakkım yoktu, bana düşen günün birinde bu ikisi karşı karşıya geldiğinde Hinata'nın yanında yer almak ve onu desteklemekti ki ben buna zaten hazırdım.
Fakat şuan yapılan bu kura tüm planlarımla dalga geçercesine bir mancınık misali beni aldığı gibi olayın ana hattına fırlatmıştı.
Hinata'dan önce beni Neji ile bir araya getirmek istiyordu ve bu yürüyüşün nasıl sonlanacağı hakkında tek bir fikrim yoktu.
Sesli bir iç çektiğim esnada yan taraflardan duyulan bir yaprak hışırtısı ile oraya döndü bakışlarım. Göz göze geldiğimizde gülümsedi Hinata ve yaslandığım ağacın yanına doğru ilerledi.
- Ne zamandan beri burada oturuyorsun?
Omuz silktim yavaşça sorusuna, o ise yanıma oturdu.
- Kalabalık, kura bir daha çekilsin diye bağırıp çığırıyordu en son.
Kimse istediği kişi ile eşleşememişti sanırım ki kura sonuçlarının duyurusu biter bitmez herkesten farklı bir ses gelmeye başlamıştı. Sessiz bir ortama ihtiyacım vardı düşünmek için, uzaklaşmakta bulmuştum ben de çareyi. Gerçi, biraz fazla uzaklaşmış da olabilirdim çünkü kalabalıktan kimseyi görmüyordum etrafta.
- Yürüyüşler başladı, Sakura ve Naruto-kun gitti az önce.
Anlıyorum, dercesine başımı salladım yavaş sesine. O da en az benim kadar düşünceli duruyordu bu yürüyüşler konusunda.
Nii-san ile görüşeceksin, dedi fısıldarcasına. Onu bir kez daha onayladım. Biraz hüzün seçebildiğim gözleri ilerilerde dolandı bir süre, omuzları düşüktü ve yüzünde birbirine karışmış duygular görülüyordu. Özlem ve üzüntü vardı sanki, biraz şaşkınlık biraz mahcubiyet...
Neji benim için tanımadığım, merak da etmediğim biriydi, diğer öğrencilerden farksızdı. Okula geldiğimden beri herhangi bir diyaloğumuz olmuş muydu bilemiyordum. Bana tamamen yabancıydı ve ben tam da bu yüzden şuan zorlanıyordum.
Ve şu bir gerçekti ki biz Hinata ile bir madalyonun iki yüzü gibiydik. Ben bilinmezliğin, tahmin edemeyişimin karanlığı ile zorlanırken Hinata ise onunla geçirdiği tüm zamanların, yaşadığı tüm hislerin zincirleriyle boğuşuyordu.
Neji bana değil de Hinata'ya çıksaydı ne olacaktı? Gözlerimin önündeki bu kızın hazır olmadığını biliyordum, hem de hiç hazır değildi buna. Yıkıcı bir darbe alması kaçınılmazdı ve sonrasında ben onu toparlayabilir miydim, buna izin verir miydi bilmiyordum bile.
Neyseki Hinata'ya çıkmamıştı. Bana çıkıp çıkmaması çok önemli değildi, ona çıkmamıştı ve bu yeterli hissettirdi bir an için.
Yanımda oturan kıza çevirdim bakışlarımı yavaşça. Hiçbir söylemeden bir yerlere dalıp gitmişti, belki anılarını düşünüyordu belki ise burada Neji ile ilk kez karşılaştığında yaşanabilecek senaryoları....gözlerini öylece dikmiş ve kendi zihninde kaybolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yazılmamış Hikayemiz - Sasuhina
FantasyKendi sıradanlığında boğulup giden bir lise öğrencisiydim ben. - Senin rinnegan'ın yüzünden geldik buraya değil mi Sasuke-kun? O kız ise tek sözüyle sıradan hayatımı darmaduman etmişti. Kapak fotoğrafı pinterestten rastgele bulunmuştur, kita...