I love the way she plays with my head

133 12 113
                                    

...Onun kafamı allak bullak edişine bayılıyorum...

- Doğruluk mu cesaret mi?

-Doğruluk.

- Beni neden terk ettin?

Hey, diye araya girdi Sakura yorgun bir sesle. Sasuke aralarından ayrılalı bir saat civarı olmuştu ve Sakura bu bir saatte resmen ruhunun bedenini terk edişini izlemişti. Sorular gittikçe derin mevzulara inerken yapılması istenenler de iyice saçmalaşıyordu ve Sakura insanlara sürekli "Bunu soramazsın" "Bunu yaptıramazsın" demekten yavaş yavaş beyninin uyuştuğunu hissediyordu.

- Bu günü burada tamamlayalım. Herkes yoruldu, dinlensin.

- Birazdan dağılırız Haruno-san ama o benim sorumu cevaplasın önce. Cevaplayacak yüzü varsa tabi!

Çocuğun sesi sonlara doğru yükselirken kız da "Ya sen ne adi bir insansın?" diye lafa atladığında Sakura elini alnına vurdu.

Sakin, sakin. Eski sevgililer tartışmaya tutuşmuşken Sakura sakin mi sakin, derin bir nefes aldı ve hafif yüksek sesle kurduğu bir cümleyle konuşmayı sonlandırdı.

- Kimse sizin meselelerinizle ilgilenmiyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse ikili kavgaya başladığı an uyuklayanlar bile gözünü açmış, dizi izler gibi onlara dikkat kesilmişti ama hiç kimse, Sakura'nın dediğine itiraz edecek kadar buna dahil olmak istemedi. Tek bir şey daha söylenmeden, adeta kararlaştırılmışçasına herkes ayaklanarak çadırlara yöneldiğinde Sakura gerçekten rahatladığını hissetti.

Bir daha kesinlikle böyle bir görevde yer almayı düşünmüyordu hatta okula geri döndüklerinde sınıf başkanlığından da istifa edebilirdi. Bu gün öylesine yoğun geçmişti ki Sakura'nın şuan gelecekten tek beklentisi ıssız bir yere yerleşip münzevi bir hayat yaşamak olmuştu. Kampın birinci günüydü bu üstelik! Ah, kampın birinci günü...

Sakura bunun bir de yarını olduğunu fark ettiğinde bir köşeye çekilip ağlamak istedi.

- Sakura, biraz konuşalım mı?

Omzunda hissettiği narin dokunuşla arkasına döndüğünde Hinata'yı gördü. Bir şey söylemek istiyor gibiydi ama çekingence elleriyle oynuyordu. Bir sorun mu var, acaba diye düşünmeden edemedi Sakura ve aklına gelenle etrafını kolaçan etti bir an için. Ardındansa kızın kulağına doğru eğildi.

- Ben öğretmeni hallederim, sen çaktırmadan benim çadırıma geç ve beni bekle Hinata.

Niye ki, dedi Hinata anlamayarak. Sakura ise onun şaşkınlığını anlamlandıramamıştı.

- Hımm...pijama partisi? Bunu sormayacak mıydın bana?

- Yok hayır, yani onu da yaparız elbet ama farklı bir şey diyecektim ben.

Sakura bir an için kızın ormanın ortasında yalnız uyumak istemediğini düşünmüş ve Hinata'nın bunu söylemeye çekindiğini sandığından ortaya onun için bu parti bahanesini atmıştı. Aslında olayın aklında kurduğuyla hiç alakası olmadığını fark ettiğinde utanmış hissetti kendini, Hinata ise onu anlamışçasına lafı kurtarmaya çalışıyordu.

- Ama güzel fikirmiş, yapalım bunu!

Bunu bir söz olarak kabul ediyorum o zaman Hinata, dedi gülümseyerek.

- Peki sen neyden bahsedecektin?

- Sakura ben... onları barıştırmak istiyorum. Çok bencilce biliyorum; onlara bırakmalıyız, zaman tanımalıyız biliyorum. Ama kendime söz geçiremiyorum ki.

Hinata güzel gözlerini kararlılıkla Sakura'nınkilere dikti. İfade etmekte çekiniyor olabilirdi ama kararlılığını göstermek istiyordu önündeki kıza. Çok kez düşünmüştü bunun hakkında, zihninde yaptığı tartışmaların sonu yoktu. Bunca zaman yanında olan kızın da benzer şeyler yaşadığına emindi, onu anlayacağını umuyordu.

Yazılmamış Hikayemiz - SasuhinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin