"Sahip olunan şeylerin en kıymetlisi; zikreden bir dil, şükreden bir kalp, kocasının îmanına yardımcı olan sâliha bir eştir..." (Tirmizî, Tefsir 9/9)
🔖Annemin Diyarı
📚Senin ülken benim
📖14.Bölüm
Ettim. Dünyanın en yıkıcı,en sevindirici, en mutlu eden cümlesi olabilirdi. Ben ettim dedikten sonra hayatımı neye göre belirleyeceğim bilmiyorum ama bu adama güveniyorum. Öyle garip bir his ki görmeden güvendim hatta şu an yanımda duruşu bile bana yıkılmaz duvarı yıkma imkanı veriyordu. Yine ona güvendim.
İmam nikahından çıkıp sırıta sırıta nikah salonuna gidiyorduk. Yanımda duran adam telefonla uğraşıyordu. Sadi arabayı durdurduğu vakitte karşımda büyük bir bina gördüm. Gülümseyip binayı izlerken birden elinde eşyalarla gelen bir kadın gördüm. Onu izleyen gözlerim İslam'a doğru ilerledi ve "Əfəndim, ümid edirəm bəyənəcəksiniz. Ən gözəl paltarları gətirmişəm"diyen kadın elindeki kılıfı Sadi'ye bıraktığında İslam başını sallayıp "Çox sağol"dedi. Onlar ne acaba?
Merakla bakarken kız bana gülümseyip bir araca doğru ilerledi. İslam Sadi'ye bakıp "Gəlin otağına bırax"dedi. Elleri dolu halde ilerleyen adam hızlı adımlarla giderken bana doğru gelen İslam ceketini çıkarıp arabanın içerisine attı ve "Umarım nikah elbiseni beğenirsin"dedi. Nikah elbisesi mi? Cidden nikah elbisesi mi aldı? Gözlerim kocaman ona bakarken tebessüm eden adam arabaya yaslanıp o havalı duruşu sergileyip "Dümdüz nikah kıyamazdım sonuçta ben bu ülkenin-"dediği anda gülümseyip arkamı döndüm ve "Anladık sen bu ülkenin millet vekilisin!"dedim ve gülerek binaya doğru yürümeye başladım.
Havası ayrı,konuşması ayrı sırıtmama sebep olurken gelin odasına bana el sallayan bir kadın gördüm. O tarafa doğru ilerledim. İçerisi hazır halde bekliyordu. Gülümseyip "Merhaba"dedim. Kadın da aynı şekilde "Mərhaba"dedi. İçeriye doğru ilerlediğimde kadın bana bakıp "Paravan oradadır, paltanızı orada gəyin"dedi ve bana eliyle ileriyi gösterdi. Karşıda duran elbiseyi görmemle kalakaldım.
Uzun, yanlarında salaş, pullu ve fazlasıyla güzeldi. Şaşkınca bakarken kız gülümseyip önüne döndü. Ellerim arasına elbiseyi alıp paravanın arkasına geçtim ve üzerimdekileri çıkarıp onu geçirdim. Kılıfında duran beyaz eşarbı da çıkarıp başıma bağladım. Allah'ım bu çok güzel ve ben şu an ağlamak istiyorum.
Aynanın karşısında boş boş bakınırken kız içeriden seslenmişti. Yavaş adımlarla içeriye doğru yürümeye başladığım da ellerini birleştirmiş kız parlayan o tatlı mavi gözlerle "Maşallah çox gözəlsəniz. Vekilim çox şanslıdır"dediği anda yüzümde beliren gülümseme ile bana bakan kız "Makiyaj etmək istəyirdim amma gərəkmir"dedi. Zaten ben istemezdim. Kızaran yanaklarım ile "Teşekkür ederim ama gerek yok elbise zaten çok güzel....beni çok iyi tanıyor"dedim.
Kızcağız Leyla gibi olurken derince nefes aldım ve aynadan son kez kendime bakıp kapıyı açtım. Dışarıya çıktığımda Sadi'nin salona giriş kapısında durduğunu gördüm. O tarafa doğru ilerliyordum. Ayağımın takılmaması ve yeri öpmemek adına dikkatle yürürken salondan içeriye girdim.
O an sarı ışıkların üstlerden sarktığı,sandalyelerin bir bir açıldığı yeri gördüm. Yıldız gibi parlayan ışıklar arasında tam karşıya inen gözlerim güneşi görmüştü. İslam siyah takım giymiş haldeydi.
Ona bakan gözlerim yere dahi inmeden ayaklarım yürümeye başladı. Sanki vücudum benden komut almadan hareket ediyordu. Ellerim eteğimde ilerlerken içten içe çarpan kalbimi tetikleyen adama doğru gittim ve tam karşısında durdum.
Bana hep bir adım ötede durdun, her zaman mesafesini korusun, kendi prensibini oluşturup haramdan uzak durdun...şimdi bu bakışlar ney acaba? Görende nikah kıyılınca her şey bitti sanır!
Hani susarsın ve gözler konuşur ya şu an tam olarak öyleydi. Susuyorduk ama ne demek istediğini çok net anlıyordum. Şu an mesela bana mükemmelsin dedi. Ben de ona gözlerimle bence de dedim.
"Buyurun"diyen adam ile transtan çıkmıştım. Merdivenlere çıkarken yanımda duran adam sandalyemi çekip oturmam için yardım etti. Arkamdan sandalyeyi itip diğer yanıma geldiğinde Sadi ve az önceki kadın bana bakıyorlardı. Bu kız kim acaba?
"Xoş gəlmişsiniz"diyen memur bizlere selam verdiğinde bekledi. İşte başlıyoruz...
***
"Təbrik ədirik. Allah sizə xoşbəxt və dinc ev nəsib etsin"
O an gözlerim İslam'a döndü. Allah bize huzurlu bir yuva nasip eder mi? Bu oyunun başkarakteri olarak ne umutluyum ne de umutsuzum ama bildiğim tek şey var ki bu hayatta sırtımı yaslayacağım tek çınar sensin.
Ellerimi birleştirip ona döndüğümde kürsüden inmeye başlayan insanlar arasında yalnız kalmıştık. İlk defa onunla yalnız kaldığımda huzursuz hissetmemiştim normalde bana bir adım yaklaşsın kaçma isteğim baş sürüyordu.
"Umarım hayırlı olur"demesi ile elleri duvağıma giderken bir dua okuduğunu duydum. Allah'ı zikrederken duvağım havalanmıştı. Beyaz örtüyü kaldırıp arkaya doğru bıraktığında o kara gözler gözlerimi buldu. Bir dakika o kara gözler....o kara gözler çok da kara değilmiş. Kahve siyah arası dolaşan gözler ışık altında yıldız gibi parlarken "Mesme-"dedi ve geriye bir adım çekilip "Hiç bir zaman benden çekinme, her ne olursa çalacağın ilk kapınım....gideceğin tek ülke de benim"dediği anda kalbimde gaz kaçağı var gibi ılık bir sızıntı inmeye başladı.
"Nefesim yettiğince yanında olacağım"dedi. Bir de nefesinin yetmezse sanırım benim yıkılışım olur. Kendimi geri çekmeyip başımı salladım ve "Allah senden razı olsun..."dedim ve tam bir şey diyecekken Sadi araya girdi. Niye hep güzel zamanda araya giriyorsun? Sadi sanırım seni kuma ilan edeceğim.
"Efendim telefonla zəng edirlər"dediğinde İslam başını sallayıp eline telefonu aldı. Bir sürü bildirim gelmişti. Nihh acaba birisi bizi çekti mi? Ya bu ülkede başka insan yok mu niye bizimle uğraşıyorlar?
"Alo!" Dedi. Merakla onu izlerken kollarımı birbirine bağladım. Ne diyorlar acaba?
"İşimiz var idi, amma indi işimiz bitdi" dedi. Allah Allah neredeyse haftalardır onun Azerbaycan dili konuştuğunu duydum ama Türkçesine o kadar açımışım ki şu an bu konuşma tatlı geldi. Tuhaf.
"Tamam"deyip kapattığında iç çekip telefonu Sadi'ye verdi. Bana dönüp "Üstümüzü değiştirip çıkalım yemekten bekliyorlar "dedi. Doğru ya onca saat ev yüzü görmedik ve şu an gitmezken eminim annem seni öldürür.
Hızla merdivenlerden inip geldiğim odaya dönerken üstümü değiştirmek için paravanın arkasına geçtim. Şimdi baştan başlayalım ben bu ülkeye anam için geldim ve tüm gerçekleri bütün çıplaklığıyla öğrenmek adına tam da bu ülkenin vekiliyle evlendim. Yarın babam ya beni alacak ya da vekil ölecek. Evet her şey baya açık. Mesme bilmem farkında mısın ama evlendin. Sen şu an evlisin!
Aman Allahım ben evlendim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🔖ANNEMİN DİYARI
SpiritualHayatım tam olarak Azerbaycan'lı annemin tatil için geldiği Türkiye de bin de bir olan ihtimal ile babama aşık olup evlenmesi ile başlamıştı. Sonra bizi terk edip gitmesi ve hasta olması ile gittiğim Bakü de bir milletvekiline hakaretten aldığım boy...