🔖Annemin Diyarı: Kollar

3K 261 13
                                    

Kollar

Annemin Diyarı

31.Bölüm

Güzellerin merhaba nasıl gidiyor bölümler birazcık beni bilgilendirin. Bölümleri yazdım ama düzenlemeleri ona göre yapacağım

Neşe ve Nazan'ın odasına gitmiştim. Şu an onlarla zaman geçirmek ve kafa dağıtmak istiyorum fakat bir yanım babamı düşünmekten alı koymuyordu.

Onlar bir kaç yeri daha gezmiş akşam yemeği için hazırlanmıştı. İslam uykusuz kaldığı için odayı ona bırakıp kızlarla zaman geçiriyordum. Fakat gelen akşam yemeği vakti ile odaya çıkıp duş alıp sonra üstümü değiştirecektim.

Kızlardan ayrılıp asansöre geldiğimde derince nefes aldım o sırada Kadir de gelmişti. Ona dik dik bakarken aklıma babamın onu gönderdiği gelmişti. Gözlerimi çevirip "Ne akla hizmet sana inanıp döneceğimi düşündü?"dedim. Bu söylediğim ona garip gelmiş olacak ki şaşkınca dönüp "Kim? Kimden bahsediyorsun?"dedi.

Ona dönecekken açılan asansör kapısıyla asansörden çıkıp "Kadir babama olan sözün yüzünden buradasın! Ya sen....sen nasıl bunu kabul edersin? Ben evlendim söz bozuldu bunu akıl dahi edemedin mi?"diye üzerine yürüyordum. Tüm sinirimi ondan çıkarmak istiyor gibi her bir yanım alev alırken Kadir'in kaşları havalandı. Bilmeyeceğimi sanıyordun! Ama biliyorum.

"Şimdi hastaymış! Kadir benim babam hasta olmuş ama haberim yok! Belki o sebeple anneme gönderdi....söyle derdi ne?"diye bağırdığımda gözlerimden yaşlar inmeye başlamıştı. Hıçkırıklarım durmak dahi bilmezten elini uzatan Kadir'e "Sakın dokunma! Gidin hayatımdan defolup gidin!"diye bağırmıştım. Titreyen bedenim ayakta duramazken hızlı adımlarla odama doğru geldim. Kapıyı anahtarla açıp içeriye kendimi attığında odada gömleğini ilikleyen İslam'ı gördüm.

Yatağa oturmuş krem tonlarda giydiği gömleği iliklemekle uğraşırken bana bakan gözlerini gördüğüm de hızla bavula doğru gidip ne bulduysam elime aldım.

"Ben duşa giriyorum"dedim. Onu dinlemeden hızla kendimi duşa attığımda kendimi tutmaktan yorulup suyu açıp dayanamayan yüreğimle hıçkırıklarımı bıraktım. Ağlıyordum. Babamın hastalığına, anneme geç geldiğime, para olarak görüldüğüm her bir saniyeye ağlıyordum. Mahvolan hayatıma, beni değersiz bırakan her şeye ağlıyordum. Dizlerim üzerine çökmüş Rabbime yalvarıyordum. Bana yardım et Allah'ım nolur bana yardım et!

***
Islak saçımı kurutup başıma eşarbımı bağladım ve güzelce üstümü giyindim. Kızarmaktan küçülmüş gözlerime Allah'tan banyo diyecektim. Gerçi hangi banyo böyle kızartır. Gören de Osmanlı sarayının hamamında kırklandım sanır.

Son kez kendime bakıp banyodan çıkmıştım. Gittiğini düşündüğüm İslam ile rahattım.  Sabahtan beri birbirimizden kaçıp duruyorduk. Konuşmuyor, kaçıyor ve hatta ayrı ayrı geziniyorduk. Kendimle olan kavgamda beni yalnız bırakmış çözmesi zor labirentten çıkmamı bekliyordu.

Adım attığım sırada yatakta oturmuş telefona bakan adamı gördüm. Gözlerim açıldığında aniden durdum. Ya sen yemeğe inmedin mi? Ne işin var burada?

Şaşkınca bakarken telefondan ayrılan gözleri yüzüme geldiğinde aniden değişen ifadesi ile kaşları çatılmıştı. Yerinden doğrulup karşıma geçtiğinde bir açıklama bekliyor gibi duruyordu. Bak az önce muslukla beraber benim muslukları da açtım lütfen yemeğe inelim zira açlıktan da ölebilirim.

"Yemeğe inelim"dedim. O açıklamayı vermeyip yanından geçtiğim sırada kolumdan tuttu. Kendimi fazlasıyla kötü hissediyorum. Şu an birisi bana nasılsın derse oturup ağlayacağım. Nolur çıkıp gidelim!

Kolumu tutan elleri ile beni çekip kendine çevirdiğinde gözlerime bakıp "Kendine bu işkenceyi niye yapıyorsun?"dedi. Ben mi yapıyorum? Sence ben mi yapıyorum?

Kolumu çekip karşısına geçtim ve istemsiz akan göz yaşımla dişlerimi sıktım.

"Ben ne yapıyorum? Beni kandıran babam, hayatımı mal gibi kullanan ailem ama ben mi sorumluyum? İslam adım attığım her şeyde korkar oldum! Ben ne yapacağımı bilmiyorum ve şu an tek güvendiğim insan sensin....İslam ben korkuyorum"

İçime sığmayan her cümle dışımda çığlıklar atıyordu. Ufacık bir çocuk gibi düşünceler aklımda sıfırlanmıştı. Ağlamaktan başka bir şey kalmamış gibi sadece göz yaşım akarken birden beni saran kolları hissettim.

Dayımdan daha sıcak, babamdan daha güvenilir ve herkesten çok sevdiğim kollardı. Başımı elleriyle göğsüne yasladığında göz yaşım istemsiz akıyordu. Kimsenin yapmadığını yapıyorsun, kimsenin olmadığı yerde oluyorsun. Şu an ne kaçmak, ne gitmek ne de kızmak istiyorum. Ben şu an burada bu kolların arasında kalmak istiyorum.

"Mesme o senin baban...annende seni bıraktığında nefret besledin ama şu an onunla yaşıyorsun. Babanın son bir kaç günü olacak ve bir daha onu asla görmeyeceksin...bir daha dünyaya onun gibi biri gelmeyecek..."dedi. Her söylediğin sözde doğruluk payı var ama ya oyunda ya bunlar birer kurmacasaysa ne olacak? Ya dönemezsem?

Bedenimi sarmış kollar arasında başımı kaldırıp ona baktığımda göz yaşımın ıslattığı yanağıma baktı. Şu an niye böyle utanma sıkılma yok bilmiyorum

"Peki bu da oyunsa ne olacak?"dedim. Başımı kaldırmış onu izlerken başını eğmiş halde elini kaldırdı ve yavaşça parmaklarını yanağıma değdirdi. Göz yaşımı silmeye başladığında hissettiğim sıcaklık ile kalbimde baş gösteren adrenalin yerini almıştı.

"Tek gitmeyeceksin"dediğinde kaşlarım havalanmıştı. Ne yani o da mı geliyor? Yüzümde beliren bir tebessüme ben bile anlam verememiştim. Utanmasam az sonra gülerek "Gel gidek"diyecektim.

Fakat usturuplu halde "Sen de mi geliyorsun?"dedim. Usturuplu demiştim değil mi? Hayır bunu bildiğiniz bağırarak söylemiştim. Heyecanla onu izlerken birden başını iki yana sallayıp "Hayır...benim şu an ülke dışına çıkmam imkansız. Fakat Nazan ve Neşe İstanbul'u görmek istiyordu. Eğer isterlerse seninle gelecekler"dedi. Öyle mi? Sen hiç mi gelmeyeceksin? Ya bir şeyler ters giderse ben ne yaparım....sen yoksan asla toparlayamam.

Yüzüm aniden düştüğünde benim aksime İslam o çapkın sırıtışı atarak "Gelmemi ister miydin?"dedi. İstemek ne kelime ilk uçakla ilk seni götürmek isterdim. Fakat sana bunu çok belli etmeyip "Yani yıllar sonra İstanbul'u gör isterdim"dedim. At yalanı seveyim inanı der gibi başını salladı.

Gülüşünü gördüğümde gözümdeki yaşlarla ikizler burcuna ani geçişim ile ona gülümsüyordum. Sessizleşen odada onu izliyordum ve tebessüm edip "İyi ki varsın"dedim. Bunu tüm benliğimle söylediğime yemin edebilirim.

Bir anda hayatıma girmiş olsa da sanki her zaman tanıyor gibiydim. Sanki tüm dünya birleşse asla o olamaz gibiydi. Sanki onsuz nefes almak bile imkansızdı. Şu an İstanbul'a dönecek olmam beni fazlasıyla görse de geri dönecek yerimin burası olması beni nedensizce mutlu ediyordu.

Peki ben gidince ya beni unutursa? Evet gülmeyin bana sonuçta kağıt üstü evlilik dedik ve artık hayatında uğraşacak bir Mesme olmayınca ya başkası ortaya çıkarsa! Nihhh ben başkasını seviyorum derse ne olacak?

Boş boş ona bakarken gülümseyip "Ne oldu?"dedi. Ne olmadı ki az önce zihnimde beni aldattın daha ötesi var mı?

Kipriklerimi kırpıştırıp "Peki ben gidince sen ne yapacaksın?"dedim. Hala kolları arasında duruşum ile boynum ağrımaya başlamıştı. Çünkü benden uzun olması havaya bakışımı da uzatmıştı.

"İş, ev, uzun zamandır görmediğim arkadaşlarıma uğrarım. Sen gelene kadar vaktimi geçireceğim"dedi. Vaktini geçireceksin öyle mi? Kimmiş o arkadaşlar? Sen kimlerle görüşüyorsun? Oh sen benim başıma iki tane koruma dik ama sen buralarda gez eğlen! Olmaz annemi kesinlikle uyarma gerek. Kim o arkadaşlar öğrenmeliyim.

Başımı sallayıp "Tamam"dedim. Kafamda tilkileri dört bir aleme saldığımda kuzey,güney dinlemeden her şeyi düşünmeye başlamıştı. Başımı sallayıp "Çıkalım mı?"dedim. Fakat açlığımı dahi unuttuğum kollar arasında çıkasım da yoktu. O an yavaşça inen kollarla hayal kırıklığı yaşadım. Ya biraz zorlasaydın! Yok sonra ineriz deseydin niye hemen indirdin. Kesin bak kesin o arkadaşlar bir şeyler çıkarak!

Beraber kapıya doğru çıkıp yemeğe inmiştik

🔖ANNEMİN DİYARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin