Annemin Diyarı
Nazan ve İnar
41.Bölüm
Evet dostlar 41.Bölüme 41 kere maşallah diyoruz. Benim için güzel ilerleyen bir kitap ve finale doğru ilerliyoruz. Keyifli okumalar
Varlık ve yokluk her şey içinde yaşadığın durumda yanında olanlar, güçlü kalabildiğin nedenler ve seni daha da güçlendiren yaralar hepsi birer sınavdı.
Hepimiz fazlasıyla yorulmuştuk. Salonda olayların üstünden geçerken İnar hastaneye gitmişti. İslam almış olduğu odaya çıktığında Neşe de annemi aramak için bahçede dolaşıyordu. Nazan ile yalnız kalmıştık. Sessiz sedasız olanları düşünüyordu. Yüzünde gördüğüm şey ise kahırdı. Çektiği üzüntülerin sonucu sadece bir video olamazdı. Değil mi?
"Mesme aklım almıyor. Neden en başından beri videoyu söylemedi? Bi-biz ayrıldık....o beni terketti ama kalkıp İslam'a olan düşmanlığı dedim kabul ettim....şimdi karşıma gelip uyduruk bir video olduğunu söylüyorlar!"dedi.
O güzel gözlerinde yaşlar akıyordu. Tane tane inen yaşlarda senelerin acısı vardı. Onu öyle iyi anlıyorum ki sadece sarılmak ve geçecek demek isterdim. Ama derin yaraların izleri de derin de kalır.
Yavaşça gidip ona sarıldım. Kollarımı ona sardığımda salonda yankılanan sesi içindeki haykırış gibiydi. Ellerini yumruk yapmış kendini sıkıyordu fakat sıkması çare mi? Öyle olsa ailem için yapacaklarımı bırakıp elimi sıkardım ve gözlerimi kapardım. Ama olmuyor...geçmiyor.
"Mesme canım yanıyor! Onca sene bekledim! Annem öldüğünde bana teselli olan tek kişi olmuştu. Daha fazla canım yanmaz derken daha fazla yaktı!"
Boğazındaki hırıltılı ses susuz kalmışlığı barındırıyordu. Saatlerdir kendi başına ağlarken tek omuz olmak zordu. Çünkü bu sesi İnar'dan başkası dindiremez. Tıpkı annem,babam ve İslam için ağladığımda yanına gitmeden susmadığım gibi....sadece İnar olabilirdi.
Ellerim onu teselli için sararken kapı açılmıştı. Konuşma sesleri gelirken İnar ve kardeşinin sesi salona doluyordu. O an geri çekilen Nazan hızla yüzünü silmeye başlamıştı. Kendini toparlaması takdire şayan olsa da böyle olması üzüyordu. Resmen kız Osman ağadan Bretbit yaratmak istiyor.
"Siz yatmırsınız? Sokaklar qarandı...gəcədir"diye bahçeyi gösteriyordu. Fakat şu an tek sorunumuz gece gündüz değil onu en son ilkokulda oyun oynarken sorun etmiştim. İç çekip ayaklandığımda "Doktor ne dedi?"dedim. Sonuçta benim suçumdu. Korkuyla bakarken İnar kolunu tutup "Kırılmış! Doktor iki ay alçıda kalacak dedi...Mesme bana bakmak zorundasın!" Ne? Kırılmış mı? Ama...ama nasıl olur? Ayy kolu ne hale geldi? Şoka girmiş halde elim ağzımda dururken bir eliyle ceketini aldı. Nihh ciddi ciddi alçıya alınmış! Ahh Mesme Allah ne verdiyse dalınır mı?
"Ya inanmıyorum İnar çok özür dilerim! Of sen de ne narinmişsin hemen de kırılmış! Ne yapsam ki? Babam...babam kemik suyu içerdi hemen kaynaşırdı...gel hadi dana kemiği var mı?"dedim. Korkudan elim ayağıma girdiği sırada Nazan yanımdan geçip kapıya doğru ilerliyordu. Onun arkasından bakarken hemen kapının yanında duran İnar ona baktı. Fakat Nazan asla oralı olmayıp kapıdan çıkacaktı ki aklına son dakka ben gelmiş olmalıyım ki yavaşça dönüp "Ben eve gidiyorum"dedi. Ev mi? Bu saatte mi? Ee korumalar nerede?
Şaşkınca bakıp "Nazan gece vakti..."demeye kalmadan bana el sallayıp çıkmıştı. Bu kız tam olarak deli! Onu öylece yalnız bırakamam. Hızla gidecekken birden İnar sağlam olan elini kaldırdı. Ay vah şuna bak ya dikiş tutmaz sabri gibi yüzü dağılmış, kolu kırılmış ve heran Nazan'ın gazabına da uğrayabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🔖ANNEMİN DİYARI
רוחניHayatım tam olarak Azerbaycan'lı annemin tatil için geldiği Türkiye de bin de bir olan ihtimal ile babama aşık olup evlenmesi ile başlamıştı. Sonra bizi terk edip gitmesi ve hasta olması ile gittiğim Bakü de bir milletvekiline hakaretten aldığım boy...