13-) ''Kimsesiz.''

6.9K 476 181
                                    


Bölüm On Üç

''Kimsesiz.''

''

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ш

Koca 1 haftanın nasıl geçtiğini anlatmam gerekirse eğer, evde asla yalnız kalmak istemediğimden ama herkesin de dersleri olduğundan ve yine yeniden Yekta'nın derslerine sürekli olarak giremeyeceğimden ötürü bir Barbaros ile onun okuluna gidiyor, sonra Uzay derken tekrardan Yekta'ya dönüyordum. Batu ile de gitmeyi çok istiyordum aslında ama o normal derslere girmediğini, çoğunlukla stajlara gittiğini ve beni her yere sokamayacağını söylediğinden onunla daha hiç gitmemiştim maalesef. 

Ve en üzücü yanı ise bu hafta adli tıptaymış sıra ve Batu da zaten hoşuma gitmeyeceğini, görmememin çok daha iyi olduğunu söylemişti.

Oysa tıpla çok içli dışlıydım aslında, küçüklüğümden beri insanların her türlü parçalarını en ince ayrıntısına kadar görmüştüm. Belki de bu konuda Batu'dan bile iyiydim, kim bilir, ama yine de beni götürmemişti işte. 

Ama en azından diğerleriyle beraber okula gidebilmiştim. Hepsi de çok ilgi çekici alanlarda eğitim alıyorlardı bir kere. Barbaros, tıpkı ondan da beklenileceği üzere aşçılık okurken ve sert hocalara, rekabetçi tatlı arkadaşlara sahipken, Uzay da ondan beklenilmeyeceği üzere bir öğretmen olmak için eğitim alıyordu. İngilizce öğretmeni olacakmış! Bu da bir başka dilmiş ve aslında çok popülermiş ama asıl önemli olan onun gelecekte bir öğretmen olacak olmasındayd! Bunu duyduğum gibi ona olan saygım onlarca kat artmıştı birden resmen. 

''Madem öğretmenlik bu kadar hoşuna gitti, sen de eğitimini alırsın.'' diyordu Uzay da takılarak ama hemen onu reddetmiş, ''Ben mi? Öğretmen gibi üstlerde bir mesleğe sahip mi olacakmışım?'' diyerek resmen azarlarcasına kızmıştım ona. Benimle alay etse daha iyiydi bunu söyleyeceğine. Ayakları olmayan birine, 'Hadi, koş!' demekle birdi bu söylediği şey! Nasıl cüret edebilirdim ki böyle bir şeye?

Bu hafta içerisinde neredeyse hepsiyle tek tek vakit geçirmiş, etrafa yine tam olarak alışamasam da, yabancıların herhangi sıradan bir hareketlerini dahi tehdit olarak algılasam da, sonuç olarak hepsiyle daha da yakınlaşmış gibi hissediyordum kendimi. Yemekler yiyor, aralarda sıcak bir çay molası veriyorduk, her şeyden de önemlisi ise onlara sorduğum garip gelebilecek sorulara asla bozulmuyorlar ve güzelce açıklıyorlardı bana. 

Sanırım, bu hafta onlara çok daha fazla bağlanmıştım ve yine sanırım tam da bu sebepten ötürü o kabusu gördüm...

Kaos. 

Bir şeyleri açıklayabilecek en uygun ve bildiğim tek kelime buydu o an. 

Zihnime sisten bir perde çekilmiş gibi her şey karmakarışık ve bulanıktı önce. Uzaklardan uğultular işitiyor, hiçbirini anlamlandıramıyor, tenime değip geçen yabancıları, ruhları, canavarları ya da her kimlerse artık, sayamıyordum. 

Matruşka'nın Kalbi : DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin