42-) "İki Canavar."

3.9K 299 232
                                    


○●

Bölüm Kırk İki

"İki Canavar."

Ш

"3 gün,"

Yekta, kurumuş dudaklarını ıslattı ve devam etmeden önce derin bir nefes alması gerekti. "3 gündür kayıp," Başını kaldırıp karşısında onu dinliyormuş gibi davranan fakat önündeki kağıda not aldığı halde oldukça ilgisiz görünen kadına baktı. "Bu ellinci defa gelişim belki de."

Kadın anladığını belirten bir şekilde başını salladı ve doldurduğu formu kenara bıraktı. "Bir gelişme olursa bize verdiğiniz numaradan sizi bilgilendirece-" diyemeden Yekta'nın eli sertçe masaya indi.

"Günlerdir aynı şeyi söylüyorsunuz!" diye bağırdı öfkeyle. "Size kimin onu kaçırdığını biliyorum dedim! Kayra Alengir sahte kimliğiyle öğretmenlik yapıyor dedim! Neden hâlâ tutuklamadınız onu?"

Kadın aniden masaya inen darbeyle şaşırmış ve irkilmişti. Dakikalar sonra ilk defa gerçekten de ilgisini vererek, karşısındaki adama dikkat ederek baktı. Yorgunluktan bitap düşmüş, hiç uyumamış ve yemek dahi yememiş çaresiz genç bir adamın suratını gördü onda ve bir anlığına acıyacak gibi oldu. Yine de taviz vermedi, boğazını kibar bir hareketle temizleyip, "Yukarıdan bir bilgi gelmedi henüz," diye karşılık verdi ve adamın artık onu rahat bırakmasını umdu ama Yekta kalkmadı, aksine sıkıntılı bir şekilde eğildi ve avuç içleriyle yüzünü kapatıp öylece bekledi. Aldığı nefeslerle sırtı inip kalkarken kadının kaşları da çatıldı, "Bakın," dedi, "Dolunay hanım reşit ve sizinle de hiçbir kan bağı yok, yalnızca arkadaşlarısınız. Size hiçbir şekilde haber vermek zorunda dahi değil. Sadece evden ayrılmak istemiş olabilir. Endişelerinizi anlıyorum ama biz de elimizden geleni yapıyoruz yardım etmek için."

"Anlamıyorsunuz," diye mırıldanırken nefesi tükenmiş gibi hissetti Yekta fakat az sonra günlerdir içinde bastırdığı nefret, parmaklarının ucundan kaydı. Ani bir hareketle oturduğu yerden kalkınca oturduğu sandalye de düştü ve koridorda tok bir ses, Yekta'nın gür sesiyle beraber yankılandı. "Anlamıyorsunuz! O hasta! Psikolojik problemleri var! O kaçırdı, biliyorum diyorum! Adamakıllı işinizi yapın ve hemen o orospu çocuğunu yakalayın!"

Kadın sandalyesiyle beraber, bu kendisini kaybetmiş genç adamdan kaçınmak üzere geriye kayarken, "Güvenlik!" diye seslendi arkaya doğru.

"Kayra Alengir!" diye bağırdı Yekta da, gözü dönmüştü sinirden, hiçbir şeyi görmüyordu sanki. "Yazsana şu ismi! Kayra Alengir diyorum! Neyini anlamadın? Tutuklama emri çıkartsana!"

Koridordan geçen ve danışmada çalışan diğerlerinin de ilgisini çekmişti içeride kopan kıyamet. 2 güvenlik onları geçip hızlı adımlarla yaklaşırken bir yandan da coplarını hazırladılar, diğerleri de meraklı bakışlarla izliyordu olan biteni.

"O piç evde değildi, kayboldu ortadan! Dolunay'ı da alıp götürdü işte!" diye sayıklarcasına bağırırken iri yarı bir güvenlik atıldı kollarına. Adamı ittirdi hemen, "Sen kimsin lan?" diye bilinçsizce bir küfür bile savurdu. Belki uykusuzluktan belki çaresizlikten kafası çok karışmıştı ama yine de güvenliklerin kendisini öylece götürmesine izin vermedi, direndi. "Bırak! Bırak dedim lan!"

Matruşka'nın Kalbi : DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin