47-) ''Zindan.''

4.1K 289 122
                                    



Матрёшка

Bölüm Kırk Yedi

''Zindan.''

Ш

Aleksandr...

Hem arabanın filmlerinden hem de mesafeden ötürü içinde kim olduğunu göremesem de bunun Aleksandr olduğunu biliyordum elbette.

Yekta da aynı şekilde bunun bir yabancı olmadığının ve tam da yolumuzun üstünde bir tesadüf eseri durmadığının farkındaydı. Hiç vakit kaybetmedi ve vitesi geriye attığı gibi tekerlekleri çamur içerisinde patinaj çektirerek arabayı geri geri sürmeye başladı. Dönebileceği kadar geniş bir yol yoktu, küçük bir hatasının sonucu sonunu bile göremediğimiz bir yamaçtan yuvarlanmak bulurdu ve karşımızdaki arabanın farları, motorun çalışmasıyla beraber açılıp gözümüzü alırken, yavaş ve dikkatli sürmek gibi bir seçeneğimiz de yoktu. Yekta kolunu koltuğa doğru atmış arkaya bakıyor ve keskin virajları, agresif direksiyon kontrolüyle geri geri hızla dönüyordu.

Fakat Aleksandr düz sürebildiği için bizden de hızlıydı, aradaki mesafeyi Yekta her ne kadar hızlı olmaya çalışırsa çalışsın kapattı ve arabaya çarptı sertçe. Bu darbeyle beraber biz sertçe sarsılırken ve kontrolde tutulması iyice zorlaşan araba dengesini kaybederken burnu neredeyse yamaca doğru dönecek gibi olmuş fakat Yekta son anda toparlamıştı.

Yetmedi, Aleksandr bir kere daha hızla bize doğru çarparak sertçe sarstı. Böylesi kaygan, sıkıntılı ve dönemeçlerle dolu bir yolda bize çarpıyordu!

''Bizi aşağıya atmaya çalışıyor!'' diyordum nefes nefese, korkudan kalbim göğüs kafesimi delip geçiyor ve gözlerim, neredeyse santimler kadar uzağımızda aşağıya doğru düşen yamaca bakarken dehşetle büyüyordu.

Arabada benim de olduğumu bildiği halde... Bizi atmaya çalışıyor! Aklını kaybetmiş Aleksandr, tamamen delirmiş olmalı!

''Sıkı tutun!'' dedi Yekta da, sürekli direksiyonu bir oraya bir buraya kırarak Aleksandr'ın saldırılarına karşı arabayı toparlamaya ve virajları dönmeye çalışıyordu. Korkuyla gümbürdüyordu kalbim her sarsılışımızda ve yaşam ile ölüm arasındaki tehlikeli dansımızda. Yekta her ne kadar yetenekli ve soğukkanlı bir şoför olarak her defasında arabayı düşmenin kıyısından kurtarsa da Aleksandr da direksiyon başında bir manyaktı ve kontrolsüzce saldırıyordu. Bu gidişle ikimizi de öldürtecekti!

Araba ise hem bozuk ve dar yolun bu keşmekeşine dayanmakta hem de Aleksandr'ın dengemizi bozan hamlelerine karşı Yekta'nın verdiği karşılıkları yetiştirmekte zorlanıyordu fakat bu kovalamacanın bu şekilde süremeyeceğini, bizim zararlı çıkacağımızı biliyordu Yekta.

''Tabancayı al,'' diye seslendi bana, olması gerektiğinden sakin fakat emrivaki bir sesle. ''Torpidoda.''

İçerisinde olduğumuz kaos algılama süremi kısıtlamıştı sanki, arabada ikimizden başka kimse olmasa da bunu bana söylemiyormuş gibi bir süre bir aptal gibi baktım yüzüne. ''Hızlı ol Dolunay!'' diyerek beni uyarmasaydı herhalde o şekilde kalmaya da devam edecektim. Hemen söylediği üzere torpidoyu açtım ve içinden tabancayı, sanki ellerimin arasında tek yanlış bir hareketimle patlayacak bir nesne tutuyormuşum gibi tedbirle çıkardım.

''Yalnızca iki kurşun var,'' dedi Yekta, parmaklarını sıkıca direksiyona kenetlemişti. ''Güzel hedef al.''

Gözlerim aralandı şaşkınlıkla. ''Ben... mi?'' Metalden ölüm makinasına baktım nefes dahi almadan. Ağırlığı bile hırpalanmaktan güçsüz düşmüş bedenime fazla geliyor, bileklerimi yoruyordu fakat bu silahla ateş etmemi istiyordu. Ben sağlaktım ve iki parmağım yoktu, dahası acısı da etrafına yayılmıştı. Kaldı ki araba bir gemi gibi sallanırken nasıl olur da isabet ettirebilecektim?

Matruşka'nın Kalbi : DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin