40-) "Zamana Karşı."

4K 300 230
                                    

○●

Матрёшка

Bölüm Kırk

"Zamana Karşı."

Ш

İlkbahar ayları.

Henüz karların yeni yeni erimeye başladığı zamanlar. Patikaların kenarlarında, koyu kestane rengindeki büyükçe evin yer yer çatısında ve bahçedeki alet edevat kulübesinin önüne büyük bir özenle dizilmiş kütüklerin üzerlerinde kristalleşmelerin görüldüğü sert karlı bir alan vardı. Kış aylarında taze yağan karın yumuşaklığından yoksun, çirkin ve kalıp şeklindeki bu karı eğilip de avuçlamak hiç de güzel bir hissiyat vermez ve aynı şekilde bu sert karın üstünde diz çökmek acıtır, deriyi tahriş eder.

Genç kız, ilk defa kafesi dışına kaçmayı başarmış oldukça toy ve aklı karışmış bir kuştu. Neredeyse bütün bir hayatı boyunca dört duvarın arasına hapsedilmiş bünyesi, dünyanın bütün bu renklerini, hayvanların ormanın derinlerinden kopup gelen seslerini ve canlılığını algılamakta zorluk çekiyordu. Korkunun esiri olan çelimsiz ve yabani bir kızdı, üzerindeki incecik kısa kollusundan süzülen ve bedenindeki bütün tüyleri diken diken eden soğuk bile artık bir aksiyon alması için ayıltamıyordu onu.

Korkuyordu.

Tahtadan kulübenin köşesine çökmüş etrafı izlerken ve dizleri sert tırtıklı kar yüzünden aşınırken tek düşünebildiği hiçbir şeyi düşünemediğiydi. Karman çormandı aklı, tek seferde kaldıramayacağı kadar fazla bilgi yüklemesi yapılmış eski külüstür bir bilgisayar gibiydi; düzgün işleyemiyor, kaçması gerektiğini, bu şekilde beklememesi gerektiğini bilse de bir türlü icraata geçmek üzere kendisini ikna edemiyordu. Her an basılabilir, yakalanabilir, dahası kendisi kaçabildiğini sanırken aslında başından beri her şey onun bir planı olabilirdi. Belki de bir adım gerisindeydi ve onu izliyor, avına saldıracağı anı sabırla bekliyordu? Bütün bu paranoyak düşüncelerin eşiğindeyken tek bir adım atmaya dahi cesaret edemedi bir süre, çöktüğü kulübenin köşesinden evin ön tarafını izlemeye nefes dahi almadan devam etti.

Evet, nefes almaması gerektiğini düşünüyordu çünkü soğuk hava dudakları arasından saldığı titrek nefesin izini buhar olarak bırakıyordu havada ve genç kız bunun onu ele verebileceğine inanıyordu. Yine de yaklaşık yarım saattir aynı köşede bekliyor olsa da bir stratejisi yoktu, yalnızca hayatta kalma iç güdülerine emanet etmişti kendisini lakin kaç ya da savaş güdüsünü tetikleyemeyecek kadar korkaktı bünyesi. Dahası, düşmanın yapabileceklerinin gayet bilincindeydi, kaçmanın da savaşmanın da beyhude bir çaba olduğuna inanıyor, yalnızca beklemeyi, uygun anı kollamayı istiyordu. Ya da elinden sadece bu geliyordu.

Etraf sessizdi, kızın aklındaki üçüncül sesler durulmaya başlamıştı ve evde de çevresinde de bir hareketlilik gözlenmiyordu. Kuklacı yeni getirdiği oyuncakla öylesine dalgın bir şekile ilgileniyor olmalıydı ki bodrumda, Matruşka'nın fırsattan doğan çok sinsi ve yerinde bir planla çoktan evi terk ettiğinin dahi farkında değildi. Evet, çok da uzaklaşmış sayılmazdı çünkü dış dünyayı gördüğü gibi birden telaş yapacağını hesaba katmamıştı ve hemen az ötesindeki kulübenin yanındaydı ama biraz sonra iç ve dış sesler durulduğunda daha rahat hissetti kendini. Bu stresli ortama uymak zorunda olduğunun bilincini kazanarak ve derinden nefesler alarak kendisini sakinleştirdi, ağır bir hareketle kardan gelecek sesten dahi ürkerek doğruldu.

Kulübenin yanında onun arabası park halindeydi ve kız bu araçtan bilinmezliğin verdiği bir etkiyle ürküyor, yakınlaşmak istemiyordu lakin ilerideki ormana karışmadan önce bu aracın arkasından geçmenin iyi bir kamuflaj olacağını düşünerek planını ona göre yapmıştı. Zaten çok da bir seçeneği olduğuna inanmıyordu, vakit gelmişti.
Evet, evden kaçtığı gibi koşmaya devam etmesi gerektiğinin, onun bunca zaman boyunca aslında peşinde olmadığının farkına varıyor ve kaybettiği vakit için üzülüyordu lakin şimdi bunu telafi edebileceğine inandı ve saklandığı köşeden ayrıldı.

Matruşka'nın Kalbi : DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin