29-) ''Geçmiş ve Gelecek.''

5.8K 357 362
                                    

Bölüm Yirmi Dokuz

 ''Geçmiş ve Gelecek.''

Ш

3 ay kadar önce...

Büyük bir araba, karanlığı yararak toprak yolda sarsılarak ilerlerken, yolcu koltuğunda uyuklayan genç kızın kafası cama doğru düşmüş ve arabanın dengesiz hareketleri yüzünden kafasını sertçe cama vurmuş ama yine de bu ayılması için yeterli olmamıştı. Durumu fark eden adam, bir eliyle uzanıp kızın bedenini kendinden tarafa çekerek camdan uzaklaştırmış, bu sırada da uzunca bir süredir yolda olmasına ithafen çirkin bir küfür savurmuştu. 

''Neredeydi şu siktiğimin yeri?'' diye huzursuzlanarak mırıldanıyordu arabanın farlarının bile yeterince aydınlatamadığı bomboş araziye bakarken. Nihayet, belki de saatlerdir direksiyon sallıyor olmasının sonucunda aradığı eski yapıya varabildi ama eski olduğu kadar da büyükçe, geniş bir binaydı bu. Her haliyle terk edilmiş bir oteli, bir hastaneyi veya plazayı andırıyordu ama elbette boş bir yer değildi. Etrafını çevreleyen dikenli telleri, dikkat köpek levhası ve giriş kısmında bir de güvenliği vardı. Araba yoldan ayrılarak yapının ön kısmına, girişe doğru yol aldı ve vardığında da, oturduğu yerde uykusuzluktan mayışmış güvenliğe bir kart verdi. Sıradan bir memura benzeyen, pala bıyıklı ve aile babası göbekli görevlinin yüzü karta baktığı gibi değişir oldu. Aceleci bir hareketle kâğıt ve kalemlerin arasında mührü aradı, bulduğu gibi de karta yapıştırdı. ''Buyurun,'' dedi sonunda ve girişteki engeli bastığı bir düğmeyle kaldırdı.

Binanın ön kısmında geniş bir park yeri vardı ve birkaç araç burada duruyordu, giriş kapısı da açıktı, iki görevli merdivenlerin başında sigara içip muhabbet ediyorlardı. Başta arabanın gelmesini umursamadan konuşmalarına devam etseler de öndeki park yerini geçerek binanın arka tarafına doğru yol aldığını gördüklerinde gözleriyle dikkatle takip ettiler aracı. Binanın arka tarafında yer altına uzanan bir park yeri daha vardı lakin girişi, kalın demirden bir kapıyla kapalıydı, yanda da tıpkı az önceki gibi bir görevli kulübesinde oturuyordu. Yalnız değildi, bir de omzundan hafif makineli bir tüfek sarkan, ağır postallarıyla bir ileri bir geri turlar atan bir diğer görevli daha vardı. Arabanın yanaştığını görünce ikisi de dikkatini o tarafa vermişlerdi.

Araba bariyerin önünde durdu ve Kuklacı, az önce dışarıdaki görevlinin ona verdiği kâğıdı, küçük, tıknaz görünüşlü bu yeni görevliye uzattı. Kulübede oturan görevli bu kartı incelerken de diğer adam arabaya yanaştı, içerisini üstünkörü bir bakışla incelemeye başladı.

''Ne amaçla geldin?'' diyerek kaba, gayri resmi bir dilde sordu görevli karttan başını kaldırarak ama bilerek böyle kaba konuşuyor değildi, yabancıydı, Afgan asıllıydı ve resmiyetten bihaberdi.

Kuklacı, bu küçük esmer adamdan da güya çok önemli bir iş yapıyormuş gibi arabasını kontrol eden diğer adamdan da hiç hazzetmemişti, gönülsüzce, yarım ağız bir şekilde, ''Özel,'' dedi. ''Başkanla benim aramda.''

Görevli de bu cevaptan memnun olmadı elbette, kartı geri uzatsa da ilgisiz bir ifadeyle bilgisayarı kontrol etti. ''Haberleri var?''

Diğer adam da yan koltukta uyuklayan genç kızın kapısında durmuş, camdan içeri bakarak, ''Bu kim?'' diye sormuştu.

Kuklacı rahatsız oldu bu soruda, ''Benimle,'' dedi sadece ama yeterli gelmemişti adama. Gerekli diye değil de bir tür güç gösterisi için silahını tuttu, namlusunu baygın kıza doğrulttu.

Matruşka'nın Kalbi : DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin