13. BÖLÜM

32 1 0
                                    

Eflatun ve Eris'in konuşmasının üstünden neredeyse bir hafta geçmişti. Bu, o konuşmadan sonra bir haftadır birbirlerini görmemeleri anlamına geliyordu. Eflatun, otelden hiç çıkmamıştı; Eris'de hep evdeydi.

Bir gece vaktiydi. Büründüğü loş renkle odayı boğan otel odasında, Eflatun orta kısmı hafif çökük olan ve her yeri kahverengi örtülerle bezenmiş haliyle can sıkan yatakta düşünceli düşünceli uzanmıştı. İçeriden Fuat'ın sesi geliyordu:

- Hocam, hadi gelin. Bir şeyler aldım, yiyelim."

Bir iki seslenmeden sonra ses gelmeyince Fuat, Eflatun'un açık kapısına geldi ve kapıyı tıklattı.

- Hocam."

O sırada Eflatun yattığı yerde sendeleyerek sıçradı.

- Ah Fuat, sen miydin?"
- Evet, hocam. Şey, bir şeyler almıştım da beraber yeriz diye size seslendim. Ama bir cevap gelmeyince merak edip gelmek zorunda kaldım. Kusura bakmayın."
- Sorun değil, sorun değil. Bir şeyler mi aldığını söyledin?"
- Evet, hocam."
- Tamam, sen ye. Sana afiyet olsun. Sanırım ben akşam yemeğini fazla kaçırmışım. Bu yüzden biraz dinleneceğim."
- Siz bilirsiniz hocam. İyisiniz ama değil mi?"
- Evet evet, çok iyiyim. Iıı çıkarken kapıyı kapatırsan memnun olurum."
- Tamam hocam, size iyi geceler."
- Sana da Fuat."

Fuat, kapıyı kapatıp hole gitti. Eflatun, yerinden kalkıp yatağın yanında bir ileri bir geri adımlar atmaya başladı.

- Tamam, bir şeyler yapayım." diyerek sandalyeye oturdu.

Belli ki zihnini kurcalayan bir şey vardı ya da biri vardı. Bundandı bu kadar bocalaması. Önüne bir kağıt çekip eline kalemini aldı. Her zaman yaptığı gibi önce kaleminin ucunu diline sürerek başladı. Derin bir nefes aldı ve dilinin ucuna geldi içinde kalan ne varsa:

"Zihnimin kuytularında ne işin var?
Dur durak bilmeden fısıldıyorsun kulağıma
Öyle ki,
Sesinin tonuna kurulmuş sanki dar ağacım
Cellatı beklerken sen kıymışsın canıma
Çık,
Çık git zihnimden ki
Sadece zihnim değil, kalbim bile yük olur sana
Bırak beni,
Ben matem havası çaldığım zamanlara alışkınım
Kaldıramam öyle, aşkla başlayan kelimeleri"

Eflatun, yazdıklarını tekrar okuyunca fark etti, ilk kez seslendiği ismin farklı biri olduğunu. Bu onu tedirgin etti, defalarca okudu okudu yazdığını. Kağıdı eline alıp yatağa uzandı. Tekrar baktı kağıda. Kağıdı elinde buruşturup kapattı bir an gözlerini. Gözünün önüne Eris geldi. Eris ona gülümsedi, o da gülümsedi; Eris ona el salladı, o da el salladı. Sonra gözlerini açıp, kafasını iki yana salladı Eflatun. Henüz yeni tanıdığı ve üstelik tam olarak tanıyamadığı bir kadın neden bu kadar etki bırakmıştı üstünde?

Sabahın erken saatinde büyük odanın kapısının çalmasıyla uyandı Eflatun. Odadan çıkarken holde ki koltukta televizyon izlerken uyuya kalan Fuat'ı fark etti. Kapıyı açtı, gelen Eris'in şoförüydü.

- Buyrun" dedi Eflatun ki bu basit kelimeyi o kadar içten söylemişti ki sanki adamın onu Eris'e götüreceğini hissediyordu.

- Beyefendi, ben Eris Fama Hanımefendinin şoförüyüm. Kendisi havaalanına benim sizi götürmemi istedi ve selamlarını iletti."

Eflatun, o an öylece durakaldı. Acı bir tebessüm oluştu çizgilere maruz kalan dudaklarında. Eris, Eflatun'u yolcu etmeye bile gelmiyordu. Ama Eflatun, onu son kez görme umuduyla içten içe dualar bile etmişti. Adama bakarak:

SARI PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin