6. BÖLÜM

77 32 2
                                    

Fuat, Eflatun'un hikayeyi yazdığı ajandayı da büyük zarfa koydu, zarfın ağzını sıkıca kapattı. Açılmasın diye üzerine uzunca bir bant yapıştırdı.

"Bitti mi?" diye sordu Eflatun.

"Evet, bitti hocam. Hocam..."

"Efendim, evlat."

"Sizin bu sarı papatya tutkunuz nereden geliyor? Yanlış anlamayın sadece merak ettim."
                      
Eflatun, hafif bir tebessümle:

"Ben sarı papatyamı ilk onun saçlarında gördüm. Daha çocuktum o zaman, ufacıktım. O da çocuktu. Su yeşili gözleri, sarı uzun saçları vardı. Beline kadar süzülürdü saçları, güneşe eşlik edercesine. Güneş onun saçlarını görünce utanırdı sarılığından. Gece aydan daha parlak, gündüz güneşten daha sıcaktı. Büyümeye attığımız her adım da o, bir sarı papatya dikerdi saksımıza. Ailemle kıra gittik bir kere, orada bir papatya tarlası vardı. Kenarında durduk yolun, kenarda ufak bir sarı papatya. Aldım onu, ona götürdüm, saçlarında sarı papatyayı gördüğüm insana. Almadı papatyayı, "Alamam" dedi. Üzüldüm, başımı yere eğdim. Elini omzuma koydu, başını yüzüme doğru eğdi.

"Üzülmen için söylemedim. Hadi kaldır başını Eflatun. Bak benim bu saksım doldu. O papatya sen de kalsın. Hem ben papatyalarıma ne yapıyorum, biliyor musun?" dedi.

Başımı kaldırdım ve sordum ona ne yaptığını, anlattı o da. Papatyalarına her yeni yaşımız da bir hayalini yazıyormuş, bana "Sen de böyle yap, bütün hayallerini papatyanın yapraklarına yaz. Sonra hangi hayalin gerçek olursa kopar onun bulunduğu yaprağı." dedi, ben de o gün kendime söz verdim. Her yaprağına bir hayalimi yazdım, "Hangi hayalim gerçek olursa onun bulunduğu yaprağı koparacağım" dedim."

"Peki hocam, ona n'oldu? Yani hayallerini gerçekleştirdi mi?"

"Gerçekleştirdi tabi, hayallerine beni de koymuştu. Sıra benimle olan hayallerine gelince..."
                     
Orada boğazı düğümlendi Eflatun'un, gözlerine dolan yaşları susturdu, yutkundu ve sözlerine devam etti:

"Benimle olan hayallerine gelince, bir trafik kazasında kaybettim onu. Tam da evleneceğimiz gün. Bana her zaman "Asıl güneş insanın içindedir, sen istersen eğer o senin için doğar. Umudunu asla kaybetme" derdi."
                      
Fuat, ağlayan hocasının karşısında üzgün bir şekilde başını yere eğdi. Onun da gözleri dolmuştu, hocasının anlattıkları onu etkilemişti. Eflatun, elleriyle sildi göz yaşlarını.

"Neyse, ben bize bir çay koyayım. İçeriz değil mi?" diyerek ayağa kalktı.

Fuat:

"İçeriz hocam." dedi.
                    
Eflatun, mutfağa giderken Fuat, pencere de ki sarı papatyaya tebessümle baktı. Eflatun, çayları hazırladı, yanına da dikdörtgen şekilli, arası peynirli birkaç bisküvi koydu. Salona geldi. Elindekileri koltukların önünde ki masaya yerleştirdi. Fuat'ın yanına geçip oturdu, çayından bir yudum alıp:

"Eeee anlat bakalım, dersler nasıl gidiyor?" diye sordu.

"İyi gidiyor hocam. Sınavlara az kaldı."

"Çalışmaya başladın mı peki?"

"Ah, evet başladım. Biraz odaklanma da zorlanıyorum ama."

"Yaparsın, lisedeyken çok çalışkandın. Şu an da öyle olduğundan eminim."

Sohbet ilerledikçe zamanın nasıl geçtiğini ikisi de anlayamamıştı. Akşam olmuş, ay güneşten yerini çoktan devralmıştı. Fuat birden ayaklandı:

SARI PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin