15. BÖLÜM

50 1 0
                                    

Ruhumun bedenimin öznesini eksik bulduğu anlardan birindeyim.
Önümde yarım yamalak bir defter,
Elimde dünden saçlarından nasibini almış kırık bir kalem.
Anlatsam anlamaz da şimdi kelimeler.
Bari sen duy, sen anla beni.
Çünkü ben yine sendeyim.
Senli, sensiz saatlerde.

Geldim işte.
Kalbinin çıkmaz sokağına asıp hırkamı
Var mıyım? Yok muyum?
Yokladım kendimi köşe başları.

Gördüm işte.
Uzun saçlarına ördüm gözlerimin her yaşını
Takılı kaldı da ruhum ömrüne
Uzadı aramızda bir musalla taşı

Sen de duyuyor musun?
Mahzun bir bestenin sesidir bu, ılık ılık ömrümüze esen
Ve tam rıhtımındayken aşkın, ansızın biten.
Oysa tutuluyken yüklemi ağır heveslere
Şimdi tek bir nefesle yiten.
Mahzun bir bestenin sesidir bu, ta derinlerden gelen.

Ah, nağmeleri takıldı da sesinin gönlümün hecelerine,
Ben bir tek sana "sus" diyemedim.
Kalbimin tonlarına değdi de gidişin,
Bam teli tutuldu dilimin "gitme" diyemedim.
Ah, elim uzandı da saçının koz teline,
Ama dizlerim büküldü "kal" diyemedim.

Sustun...
Hiç'liğin ortasında zincirleyip kendini masum duasına
Kalakaldım, bir papatya aklımla.
Sustun...
Bırakıp gölgeler boyu çığlıklara
Yitirdim bendimi sensiz akşamlarda.

Sonra...

Gittin...
Sonda kalan güz gibi uğrayıp mevsimlik ömrüme
Beni bir zelzele sonrası harabeye dönmüş kent gibi bırakıp.
Gittin...
Baharlarına kış yağdırıp gönlümün mabedine
Ömrümü iki satırlık bir masala inandırıp.
Gittin...


Ve ben,
Sen gidince ben,
Uçmak için kozasından çıkmayı bekleyen kelebeğin kanadını açtığı an öldüğü gibi hissettim.
Anlayamazsın.
Aynı satırda yaşarken dizeler boyu aramıza koyduğun bağlaçlara küfürler savurup atıldım sayfalarca.
Bilemezsin.

Ölen sendin, gömülen ben.
Giden sendin, kalan ben.
Aramızda ki fark bu işte.

Sen beni ruhunla yalnız bıraktın, oysa benim hasretim bedenineydi.
Anlayamadın.

SARI PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin