"Hastane"

2.9K 422 183
                                    

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Gözünü bile açamıyordu genç adam.  Uykusuzluktan, gözleri kararıyor, göz kapakları kapanmak için yalvarıyordu bedenine. Sabahın ilk ışıkları yüzünde,  uzun saçları ise rüzgarla birlikte uçuşuyordu göz pınarlarında. Tek eliyle gözlerini ovuşturup, oturduğu yerden ayağa kalktı. Eğer aynı pozisyonda kalmaya devam etseydi, uykuya dalması dakikalarını almayacaktı.

Gözleri , karşı ağacın gövdesine yaslı olan ikiliye kaydı. Yoongi ve Jimin birbirlerinin omuzlarında, uyuyakalmış bir vaziyetteydi. Eğer Jimin uyandığında, yanı başında ki Yoongi'yi görse hiç iyi şeyler yaşanmazdı. Bütün kamp alanı boyunca Yoongi'yi kovalayabilirdi sarı saçlı arkadaşı. Nefret ediyordu, başını omzuna yaslayarak uyuduğu adamdan.

İkiliye göz devirip mahzene girdi genç adam. Orada bulduğu su ile elini yüzünü yıkadı. Mahzenden çıktığında ise uyanık bir kaç arkadaşını gördü. Saat'in 10 civarı olduğunu tahmin ettiğinden, bunu garipsemedi. O bedenlerin arasında ki arkadaşını fark ettiğinde, adımlarını ona doğru ilerletti.

"Günaydin Ceren" diyip dudaklarına yorgun bir gülümseme yerleştirdi yapımcı. Kızıl saçlı arkadaşı ise, dolaşmış saçları arasından, Jungkook'a bakıyordu.

"Pek günaydin diyemeyiz. Amına koduğumun Jisung'unun çığlıklarla inleyişiyle uyanmasaydım, bak o zaman günaydin olabilirdi" dediğinde genç yapımcı şokla gözlerini büyüttü. Tamam o ikilinin sevgili olduğunu biliyordu fakat bu durumda bile işi pişirmeleri kendisini oldukça şaşırtmıştı.

"Bende 'Filler mi sikişiyor yoksa siz iki aptal mı? Biraz sessiz kökle Minho Jisung'a!' diye bağırdım. Tanrım sabah sabah beni de azdırıyorlardı " dediğinde gür bir kahkaha attı yapımcı. Cidden, Ceren'den böyle cümleler duymak oldukça komikti. Çünkü tatlı bir aksanı vardı. Tamam belki bu aksan delikanlı mahalle abileri gibi olabilirdi.

"Gülme Patron, zaten o yaratıklar bizi ham yapacak korkusuyla uyuyamadım" dediğinde kızıl saçlarına elini daldırdı Ceren. Cidden dün gece yaşadığı o kokru, hala iliklerindeydi.

"Ceren, bu konuyu açmışken konuşmalıyız. Şehirdekilere ulaşacak bir iletişim aracımız yok. Burada tamamen mahsur kalmış bulunmaktayız. Sabaha kadar ne yapmamız gerektiğini düşündüm. Ve en doğru karar o taşı bulup, onlara vermemiz" dediğinde ciddi bir ses tonuna geçti yapımcı. Uykusuzluğun verdiği yorgunluk, hafiften ses tellerine bulaşmıştı.

"O taş nerede hiçbir fikrim yok" dedi kızıl saçlı kadın.

"Lisa o taşı Mingyu'nun aldığını söyledi. Ve Mingyu'da -" diyip duraksadı genç yapımcı. Arkadaşının o yaratıklara yem olması, içini fazlasıyla bunaltıyordu.

Island / TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin