Okul çıkışına kadar Ali'nin yaptıklarına tahammül eden Zeynep. Ali'ye yakalanmadan okuldan çıkabildiğine seviniyordu. Motorun üstünde onu bekleyen Sinan'ın uzattığı kaskı takarak arkasına bindi. Sinan'ın hareketlenmesi ile arkadaşına daha da sarıldı.
Sonunda evin önüne gelen ikili motordan inerek onları bekleyen Bilal ve Kader'e selam verdi. Zeynep hızla merdivenlerden çıkarak banyoya girmişti, dudaklarını sertçe silmeye başlamıştı.
Arap kız kardeşi gibi gördüğü kızın hareketlerini izliyordu. Zeynep'in Vefa'dan sonra kendine zarar vermeye başlaması, sürekli çığlıklarla uyanmasını görmek ve yardım edememek bu genci yormaktan başka birşey yapmıyordu. Zeynep'e yaklaşarak dudağını hırsla silen kızın hala yarası taze olan bileklerini tuttu.
"Zeyno temizlendin yapma artık"
"Zeyno yok Sinan öldü. O gün o evde. Artık vazgeç bana böyle seslenmekten."
Zeynep'in hırsla bileklerini çekmesi ile bomboş kaldı Sinan'ın elleri, Çağrı'nın yaptıklarından ve Vefa'nın intiharından sonra intihar eden Zeyno sanki gerçekten de o gün ölmüştü.
"Zeynep Vefa benimde arkadaşımdı. Böyle yapmak onu geri getirmeyecek, senin böyle olduğunu görmek istemezdi"
"Bende ölmesini istemiyordum Sinan. Bak kimsenin istedikleri olmuyor. Mesela ben babasızlığımın yüzüme vurulmasını istemezdim ama ne oldu?"
Sinan Zeynep'in yüksek sesle söylediklerine hak vererek sustu. Zeynep ise susan arkadaşına bakarak konuştu, içinde tutmak zordu.
"Canım yanıyor ama Vefa yok, babam yok. Ben bu hayatta dört adamdan bekledim sevgi Sinan. Sen dışında hepsi bana sırtını döndü, Vefa da dahil"
Sinan arkadaşının gözlerindeki çaresizliğe baktı, o kahverengi gözlerinde çığlık atarak ağlayan Zeyno'sunu gördü.
"Vefa en çok seni severdi, bunu en iyi sen biliyorsun"
Zeynep güldü, evin duvarları titredi kızın gülüşüne.
"Sorsan Ali'de seviyordu beni, babamda. Ne oldu sonunda gittiler değil mi?"
Sinan onun karşısında güçlü durmaya çalışan kızı inceledi uzun uzun. Şimdi banyodan çıksa Zeynep dizlerinin üzerine çökecekti, kızın titreyen bacakları ile bu kadar dik durabilmesi bile mucizeydi.
"Madem bırakıp gitti, neden intikamını alıyoruz o zaman"
"Çünkü Sinan, onu o çatıdan kimse itmese bile neden oldular. Tacizci dediler, Osman amca ile alay ettiler, dövdüler. O ne yaşadıysa onlar da yaşıyıcak. O nasıl çıktıysa o çatıya , onlarda çıkacak. Tek bir farkla bu sefer ben o çatıdan kimsenin düşmesine izin vermiyicem"
Zeynep Sinan'ın üstüne yürüdüğünde gözlerindeki alevlerle tüm ormanları yangına verebilirdi.
"Ölmeden önce Vefa'nın ve benim ne düşündüğümü anlayacaklar. Ölmek ne demek anlayacaklar ancak ölemeyecekler. Onlar o arafta yaşamak zorundalar."
Zeynep Sinan'ın yanından hızla geçerek odasına girdi. Bu eve ilk taşındıklarında odası için çok farklı fikirleri olsa da şimdiki odası gri siyah ve beyazdan oluşuyordu, beklenilenin aksine tek bir çizim yoktu duvarlarda. Yatağına oturduğunda geriye uzanarak gözlerini kapattı. Gelen bildirim sesiyle yanındaki telefonu yüzüne getirdi.
Bilinmeyen numara: Ali'den uzak dur Zeynep, saçma işler yapma.
Gözlerini devirerek numarayı engelledi. Annesinin sesini duyduğunda alt kata hareketlenmişti. Kader kızını gördüğünde gülümseyerek Zeynep'in tabağını doldurmuştu. Akşam yemeğinde sorulan sorulara ve ortama uyum sağlayan iki genç beden, odalarına çekildiğinde ne kadar zorlandıklarının farkına varmışlardı.