9

201 24 73
                                    

Çağrı'dan

Sıradan okul günününde gözlerim kuru gürültü yapan kalabalıkta gezinirken sakindim. İntiharın eşeğinden dönmüş, sevdiği birinin kucağında ölümüne şahit olmuş biri olarak çok uzun zamandır sakindi ruhum.

Gelen motor sesi ile gözlerim büyük demir kapıya kaydığında beklemediğim bir bedeni taradım. Motorun üzerindeki iki bedeni de tanıyordum ancak buraya gelmeleri kıyamet alameti olmalıydı. Güzel kıvırcık saçlar kasktan çıkarak özgürlüğe kavuştuğunda kalbimde ılık bir esinti hissettim.

Şimdi siz kim bu diyeceksini. İsmi Zeynep... kalbimde bir kaç asırlık ömre bedel olan kadın. Onu en son gördüğümde beline kadar gelen kıvırcık saçlarının yerini kısa küt saçlar almış. Beyaz bedeni dışarı çıkmadığını kanıtlar nitelikte daha da beyazlaşmış.

Etrafındaki insanların konuşmalarını önemsemeden okulun kapısına doğru ilerlerken dilimi dudaklarımda dolaştırdım. İstila edilmiş yeniden Zeynep tarafından...

**

Ali'nin Zeynep'in konuşmasını dinlerken bir kez daha lanet etmiştim, şu çocukla kardeş olmak dünyadaki en kötü bağlara sahip olmak demekti.

"Başka tatları tattığımda, tattığım en anlamsız adam olduğunu anladım."

Zeynep'in cümlesi Ali'yi sinirlendirirken benim kabullendiğim bir gerçekti. Vefa'dan sonra çok savrulmuş, savrulduğu her yerde kendine aşık adamlar bırakmıştı. Onun gibi bir kadını sevmemek yasaklanmıştı.

Yanımdan geçen bedenini koridorda yakaladığımda elimdeki tişörtü ona uzattım. Bakışları yüzümden çok küpemde dolansa da dudaklarından bana fısıldadığı cümleler çıktığında dudaklarım yana doğru savruldu.

O yanımdan giderken bende diğer yöne döndüğümde babam ile göz göze geldim. Önder Koçak aşık bir erkeğin kokusunu 100 km öteden alabiliyordu, benimkini aldığı gibi.

**

"Anlat bakalım küçük Koçak?"

Babamın sözlerine karşılık yüzüme en arsız gülüşümü takındım.

"Küçük Koçak demezsen. O tamlama başka bir yere ait"

Gözlerim pantolonuma düştüğünde babamın kafama vurması ile burnumdan sesli bir nefes bıraktım.

"Lafı dolandırma ve dökül oğlum"

Dilimi damağıma değdirerek ses çıkardım ve önümdeki masaya dirseklerimi yasladım.

"Neyi dökmemi istersin babacık"

Babam yaslandığı masadan kollarını birbirine sararak uzaklaştı. Dudakları kıvrıldığında gözlerine o çok bilmiş bakışını sabitledi.

"Zeynep'i dökelim"

Gözlerimin içine bakıyordu. Biliyordum kaybetmiştim. Göz bebeklerimin büyüdüğünü babamın gözlerindeki bakıştan anlamıştım. Onu seven ruhum bedenime hükmediyordu.

"Hoş kız"

Sesimi ilgisiz çıkarma çabam babamın dudaklarından erkeksi bir gülüş dökülmesine neden olmuştu.

"Bence de çok hoş. Ali ile barıştırsak mı diyoruz biz de"

Dişlerim benden habersiz birbirine kenetlenirken, sağ elim çoktan yumruk şeklini almıştı.

"Baba"

Gözleri bedenimi incelerken gördükleri hoşuna gitmiş olmalı ki gülümsüyordu.

"Anlat. Yoksa anlatana kadar damarına başarım oğlum"

"Neyi anlatmamı istiyorsun. Gördüğün şeyleri anlatmamın bir anlamı var mı?"

Kafasını sallayarak sandalyeye yaslandığında yüzünde yüz yıllık bir anlayışa sahipti.

"Ne zaman yanmaya başladığını ve ne zamandır seni kül eden yangını hayran hayran izlediğini anlat"

"Onun ilk gördüğümde olmadı." Babamın sesli nefesinden güldüğünü anlamıştım.

"Sen ilk görüşte aşık olmazsın zaten. Çok gerçekçisin"

Gözlerim masanın beyaz damarlarında dolaşırken hatırladığım an ile güldüm.

"İlk görüş değildi son görüştü."

Babam ses çıkarmadan beni beklerken cebimdeki sigarayı çıkartıp ateşledim.

"Sevecen Çağrı'nın ölmeden önceki son görüşüydü. Annem hakkında şeyleri duyduktan sonra evden kaçtığım gün tanıştık onunla. Ben Vefa ile konuşmak için mahallesine gidiyordum ancak yolda bir uçurum görünce belki de"

Cümlemi tamamlamadan durdurduğumda sigaramdan bir duman daha çektim. Cümlenin devamı babamı yaralamakla kaldırmaz, her gün ölmesine neden olurdu biliyordum.

"Zeynep ben o ıssızlığı izlerken yanıma geldi. Kıvırcık uzun saçları altın rengi güneşin altında parlarken, rüzgarla dans ediyordu. Sanki bir ağaç gibiydi baba, asırlardır orada durmuş ve tüm manzaraya meydan okumuş bir güzelliğe sahip olmuştu"

"Neden bilmiyorum ona anlattım. Saçmaladığını söylemesini bekledim ama tereddüt etmeden haklı olduğumu söyledi. Kendimi oradan atmam için binlerce neden saydı bana"

"Sonra gözleri uçurum aşağısında dalgalanan denize değdiği anda bana çevrildi. Sadece birkaç saniye inceledi beni ve kafasını hayor anlamında salladı. Beni yalnız bırakıp adımlarken gözlerim onun gibi aşağıdaki denize çarpmıştı."

"Anlamadığın şu. Yaşadığın süre boyunca birinin yüzüne silah doğrultması, seni sevdiğini söylemesinden daha samimidir.  Bana bakmadan söylediği son cümlesi kalbimde bir şeylerin yanmasına neden oldu. O gün orada saatlerce oturdum baba, yanıma başka kimse gelmedi. Oradan kalktığımda ise değişmiştim."

Önder oğlunu dinlerken şaşırmış, kızmış bile olsa sesini çıkartmamıştı.

"O kızı bir daha görmeyeceğime emin olsamda o an sürekli rüyalarımdaydı. Her güzel gün batımını onun saçlarında hayal ettim, her rüzgar estiğinde acaba nasıl dans ediyor saçları diye düşünmeye başladım. Sonra bir gün Vefa'nın arkadaşları onu almaya geldiler baba onu arkası dönükken tanıdım."

"Vefa'nın öldüğü gece ona bakmak için evine gittiğimde pencereden dışarıya hissiz bakışlar ile baktığını gördüm. Onun gözleri kapanmaya zorlandıkça açmaya çalışmasını izledim. Bir süre sonra yenildi uykuya bende o zaman döndüm eve. Her gece onu izlemeye gittim bir gece hariç. Bu sanki benim dillendirilmemiş görevim olmuştu."

"Gitmediğim gece kesmiş incecik bileklerini. Sana haber geldiği andan sonra aldığım her nefes battı ciğerime. Sen görmeye gittin ben gidemedim diye suçladım kendimi. Sonra sabah Sinan'la konuştum. Vefa bizi tanıştırmıştı daha önce. Ona destek olmak bahanesi ile gittim hastaneye."

"Odaya girdiğimde uzun saçları yatağa rastgele savrulmuştu, gözlerinin altı kıpkırmızıydı. Ama en canımı acıtan güzelliğini bile fark etmediğim naif bileklerindeki sargıların altındaki yaralar oldu. Sanki çiçek açtıracakmışım gibi öptüm ama açmadı çiçekler."

Gözlerimi sonunda masadan kaldırdığımda babamın dolu gözlerine baktım.

"Şimdi sende yanıyorsun bu yangında. Hoş geldin"

Masadan kalkmadan son söylediklerimi onaylar gibi sessiz kaldığımda odama adımladım. Bana sessiz bakan Ali'nin annesi umrumda bile olmamıştı.

+70 yoruma devamı gelir sizi seviyorum

En Güzel Halinle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin