"Ne yapıcaksın o zaman Zeynep. Evlenecek misin ?"
"Evlenmek zorunda kalırsam evlenirim Mete"
Hazal Mete'ye bakarken derin bir nefes vermişti. Bu çocuk Çağrı'nın askeriydi, Çağrı'nın tepki vereceği her şeye tepki verecekti. Ki bu Zeynep'in görevine sürekli karışacağı anlamına geliyordu.
"Zümrüt"
Tok ses ile konuşan üçlünün kafası aynı yere yönelmişti. Zeynep onu yıllarca eğitmiş olan komutanına durum raporu vermek için hazırdı.
Hazal rütbesel olarak yukarda bile olsa bu adamdan çekiniyordu. Zeynep'i eğittiği anların bazılarına şahit olmak korkunç kabuslar bırakmıştı.
Zeynep emin adımlarla komutanının yanına ulaşarak durumu açıklamaya başladığında Mete Hazal'a döndü.
"Acaba bunu Çağrı komutanıma nasıl açıklayacaksınız merak ediyorum"
"Ben böyle bir şeyi Çağrı'ya hayatta söylemem. Zaten sinirliyim ben o salağa"
Mete Hazal'ın değişen ruh haline gülerek bakarken aklına gelenle sinirlenmişti.
"Zeynep'te söylemez"
"Ay çocuk geldi bitti diye bağırdı tabiki Zeynep'te söylemeyecek"
Mete'nin işaret parmağı kendine dönerken yutkundu.
"Eee o zaman ben kaldım. Ben mi söylüyücem, gidicem Zeynep hanım evleniyor mu diyeceğim"
Hazal dudaklarını büzerek kafasını onaylar anlamda salladı.
"Geçmiş olsun Mete."
Hazal'ın gitmesine engel olan kolundan tutan Mete olmuştu. Eğer Çağrı'ya bu haberi verecekse nedenini bilmesi gerekiyordu.
"Neden evlenmek zorunda. Babasını bile öldürebilecek kadar güçlü değil mi şuan ?"
Hazal'ın gözleri Mete'ye sorgular şekilde bakarken söylemekle söylememek arasındaydı.
"Çağrı için yapıyor Mete. Zeynep'in bu eğitimin üstünden gelebilmesi bile Çağrı'nın sayesindeydi."
İlk kez kalbini dinleyen Hazal rahatlamıştı. Bunun nelere sebep olacağını bile bilmiyordu.
**
Zeynep yemek masasında karşısında oturan adamın anlattıklarını anlamaya çalışıyordu. Gerçekten burada olması kadar saçma bir durum yoktu. Hadi ama 28 yaşındaydı ama evde kalmış değildi.
"Senin mesleğin doktorlukmuş öyle diyorlar. Napıyorsun önce adamı vurup sonra da tedavi mi ediyorsun ?"
Yüzündeki gülüş ile alaylı sözlerini söyleyen adama baktı Zeynep. Burda şu adamı benzetmek vardı ama onu tutan şeyler vardı.
"Sende kimya okumuşsun sanırım sentetikleri yapan sensin."
Karşısındaki adamın kaşları şaşkınlıkla havalanırken Zeynep'in gözleri onu izleyen masaya kaydı. Duru ve Sinan bir masada yemek yiyorlardı.
Eline dokunan el ile karşısındaki adama baktığında adamın gülümsemesi sinirine dokunmuştu. Dudaklarına yapay gülümsemesini yerleştirdi.
"Yalnız ben bu adamı sikerim he"
Kulaklığına gelen Mete'nin sesi ile yüzündeki gülüş gerçeğe dönmüştü.
"Seninle tanıştığıma sevindim. Bir dahaki buluşmamız ne zaman ve nerede olsun"
"Mezarda olacak"
Mete'nin cevabı ile yüzümdeki gülüş büyümüştü. Karşımdaki adam bunu kendisine yaptığımı düşünerek elimin üstündeki elini hareketlendirerek elimi avucunun içine aldı.