-Efendim?
-A:Nerdesin sen yarım saattir arıyorum açmıyorsun?
-Burdayım. Minibüste olduğum için açamamıştım.
-A:Bir şey oldu zannettim. Neyse sen bir şeyler biliyormuşsun.
-Ne gibi?
Saf ayağına yatmaya çalışıyordum çünkü bu olaya girip tutanak yemek istemiyordum. İyi öğrenciler tutanak yiyemez çünkü.
-A:Mehir saf ayağına yatma. O kutuyu kimin açtığını gördüğünü söylemişsin Hasan'a. Bana da söyler misin lütfen. İşlemediğim bir suçun cezasını çekmek istemiyorum. Hele de böyle alçakça bir suçtan dolayı yargılanmak istemiyorum.
-Kimin yaptığını biliyorum. Gözlerimle gördüm ama sana şahitlik yapamam.
-A:İyi de neden?
-Çünkü başımın derde girmesini istemiyorum. Sınıf öğretmeniyle konuştuğumda bu konuya dahil olursam başımın derde gireceğini söyledi. Üzgünüm.
-A:Peki benim suçsuz yere ceza almam içine sinecek mi? Belki ailemle kötü olacağım bu yüzden. O zaman rahat edecek misin?
-Hayır tabiki ama bu sebepten ailemle kötü olmak da istemiyorum. Lütfen anla beni de.
-A:Peki şahitlik yapma. Cezamı çekerim ne yapayım. En azından kimin yaptığını söyle ki bende onunla konuşayım.
-Mustafa yaptı.
-A:Peki teşekkür ederim. İyi günler.
-İyi günler.
-A:Görüşürüz yarın.
-Görüşürüz.
Telefonu kapatıp eve girdim. Kafamı deli gibi kurcalıyordu bu konu. Aileme açıp tepkilerini ölçmek istedim. Ve düşündüğümün aksine bana şahitlik yapmamı ve doğru bildiğim yolda ilerlememi söylediler. Ben de yarın şahitlik yapmaya karar verdiğimi söyleyerek odama geçtim. Telefonu elime aldığımda Aybora'dan bir mesaj geldiğini fark ettim.
-A:Mehir iyi akşamlar. Rahatsız ediyorsam kusura bakma. Mustafa ile konuştum suçunu kabul ediyor ama itiraf edemeyeceğini söylüyor. Yani senin şahitliğin olmadığı sürece hiçbir işe yaramayacak bu.
-İyi akşamlar,rahatsız etmiyorsun. Mustafa gerçekten kötü birisi bile bile sizi de yakıyor. Hiç günahınız yokken.
-A:Sen de aynısını yapmıyor musun sanki. Bildiğin şeyleri söylememek de kötülük değil midir?
-Evet ama benim geçerli sebeplerim var.
-A:Nedir onlar biraz bahseder misin?
-Bak benim ailemle aram hiçbir zaman iyi olmadı. Tek iyi olduğu zamanlar okul başarılarımdı. Şimdi de böyle bir sebepten tutanak yersem aramız açılır ve ben bunu istemiyorum. Olay bu kadar basit. Sana yardımcı olmayı çok isterim çünkü biliyorum bir suçun yok. Ama elimden gelen bir şey de yok. Lütfen anla beni.
Ona şahitlik yapacağımı söylemek istememiştim. Çünkü bunu yarın öğrensin istiyordum. Tepkisini merak ediyordum.
-A:Anlıyorum. Benim de ailemle aram hiç iyi olmadı. Hem de hiçbir zaman. Ama sen böyle bir durumda olsan ben kendimi düşünmez sana yardımcı olurdum. Çünkü arkadaşlık bunu gerektirir. Ama sen beni arkadaşın olarak görmüyorsan orasını bilemem.
-Ne alaka şimdi ben böyle bir şey demedim.
-A:Sence de söylediklerinden bu çıkmıyor mu ben mi yanılıyorum.
-Evet yanılıyorsun çünkü ben böyle bir şey söylemedim. İma dahi etmedim asla da etmem. Sen elbette ki arkadaşımsın fakat ben önce kendimi düşünmek zorundayım.
-A:Peki anladım ne diyebilirim ki.
-Kusura bakma.
-A:Yok estağfurullah.
-İyi akşamlar.
-A:Sana da.
Sohbetimiz burda bitti ve ben kalbimde kocaman bir yanardağ ile kalakaldım. Onu kırmıştım hemde istemeden. Zaten isteyerek insan kırılabilir mi? Sabah ola hayrola diyerek uykuya geçtim. Tabi ne kadar uyumak denirse. Yatakta dönüp durdum. Ertesi gün olduğunda sıfır enerji ile güne başladım. Okula geldim ve herkes bir suratsızdı. Sırama oturup onun gelmesini bekledim. Geldiğinde eli sargılıydı.
-Eline noldu iyi misin?
-A:Önemli bir şey yok. Dün vurduğumda et eziği olmuş. Doktor kullanma dedi bir ay. O yüzden sargı da.
-Peki nasıl yazı yazacaksın?
-A:Elim ezilmiş diyorum tek düşündüğün bu mu cidden? Dedi ve güldü.
-Ama ne yapayım sınavlar geliyor. Neyse ben sana yardımcı olurum.
-A:Sen kendin yazıp akşam defterlerini bana verirsen annem geçirir. Bende böylece çalışırım.
-Annen tüm günün yorgunluğundan sonra bir de buna mı uğraşacak?
-A:Ee ne yapalım başka çarem yok.
-Neyse sen otur gel geçmiş olsun. Ben bir çözüm bulacağım.
Başına gelenlerden dolayı kendimi sorumlu hissettiğim için üzülmüştüm. İlk ders başladı ve sınıf hocamız ileydi. Direkt o konuya girdi. Ve suçlu kişileri tahtaya çağırdı. Konuşmaya ve öğüt vermeye başladı ki el kaldırıp söze girdim.
-Hocam kusura bakmayın bölüyorum ama bir şey söylemem lazım.
-Hoca:Seni dinliyorum canım.
-Aybora ve Kamil'in hiçbir suçu yok. Onlar sınıfta bile değildi. Onlara suç atanlar sırf sevmedikleri için atıyorlar. Mustafa yaptı. Hatta Aleyna ve Yasemin de vardı. Ama onlar susmayı tercih ediyorlar. Hiç suçları yokken böyle bir sebeple itham edilmelerine benim içim razı gelmiyor. Bende ceza alacaksam alayım. Ama ikisi suçsuz.
Ben bunları dedikten sonra Aybora'nın gözlerinin içi parlamış minnetle bana bakıyordu. Hoca doğru olup olmadığını sordu ve Mustafa suçunu itiraf etti. Böylece Aybora ve Kamil aklanmış oldu. Derse devam ettik ve Aybora ders boyunca sadece parlayan gözleriyle bana baktı. Öğle arasına kadar hiç konuşmadık. Öğle arası beraber kantine gidip yemeklerimizi alıp her zaman oturduğumuz çardağa geçtik.
-A:Neden yaptın bunu hani şahitlik yapmayacaktın?
-Doğru olan bu değil miydi?
-A:Evet ama sen kendini düşünüyordun.
-Senin orda hiç suçun olmadığı halde yargılandığını görmek zoruma gitti. Dayanamadım. Haksızlık vardı ortada ve ben diğerleri gibi öylece susamazdım.
-A:Teşekkür ederim gerçekten. Sen iyi bir insansın ve bunu da burda gösterdin.
-Emin ol büyük bir şey yapmadım ve sen de benim yerimde olsan aynısını yapardın.
-A:Elbette yapardım.
-İşte bende bu yüzden susamazdım.
-A:Teşekkür ederim sana gerçekten. Sayende gerçekler gün yüzüne çıktı. Boş yere ailemle papaz olmaktan kurtuldum.
-Bir işe yaramama sevindim.
-A:Yaradın yaradın sevin.
-Elin çok acıyor mu?
-A:Eh işte boşver.
-Krem falan sürsen işe yaramaz mı?
-A:Yarar da kim uğraşacak.
-Senn.
-A:Yazı yazabilsem yeter. Gerisi iyileşir.
-Hep böyle sinirlendiğinde kendine zarar verir misin?
-A:Genelde ya karşımdakine ya da bir eşyaya.
-Anladım.
-A:Korkma sana zarar vermem. Kadına el kalkmaz. O yüzden masaya vurdum dün de.
-Peki. Benim bu yazı yazma işiyle alakalı bir fikrim var.
-A:Nedir?
-Senin defterlerini de ben yazacağım.
-A:Öyle olmaz. Sana yük olamam. Dediğim gibi yapalım.
-Hayır hayır yük olmazsın. Zaten hızlı yazıyorum. Kendiminki bitince senin deftere geçerim yetişemediğimi evde yazarım.
-A:Ama sana ayıp olur böyle. Hakkını nasıl öderim?
-Bir şekilde ödersin sorun etme. Hem arkadaşız biz.
-A:Teşekkür ederim Mehir. İyi ki arkadaşız.
Yemeğimizi yiyip sınıfa çıktık. Derslere başladık ve ben hem kendi defterime hem de onun defterine yazmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bazı Aşklar
Teen FictionBen seni severim ki. Herşeyinle. Sırtındaki kamburunla, ağarmış saçlarınla, artık duymayan kulağın, eskisi gibi görmeyen gözlerin,buruşmuş teninle. Ben seni bir ömür severim. Sen yeter ki gel ve beni sev. Ben her hücremle,her halini sevmeye razıyım.