Çocukluk

6 4 0
                                    

-Bilmem nasıl istiyorsan. Ben seni dinlemeye hazırım.
-A:Gerçekten merak ediyor musun anlatacaklarımı?
-Evet elbette. Hem neden etmeyeyim ki?
-A:Bilmem benimle öylesine arkadaşlık ediyormuşsun gibi geliyor da. Sırf aynı sırayı paylaşıyoruz diye konuşuyormuşsun gibi.
-Yok artık daha neler. Seni gerçekten tanımak istiyorum. Konudan sapma lütfen ve anlat.
-A:Peki madem. Ben küçükken ailemden sevgi asla görmedim. Ne annemden ne babamdan. Bir kere saçımın okşandığını bilmem. Elimden tutup kimse parka götürmedi beni. Başarılarımla kimse sevinmedi. Bayramda kimse şeker vermedi. Hep kendim parka gittim,başarılarıma kendim sevindim,bayramlarda hep diğer çocukları izledim. Hiç sevilmedim belki ama çok dövüldüm. Babam annemi de beni de sürekli döverdi. Demir boruyla döverdi beni. Hiç acımadan gaddarca. Beş yaşından beri tek istediğim ölmekti. Ölümü ne kadar istediğime dair kağıtlarla doludur odam. Canım çok yandı ama yüzüm hiç gülmedi. Annemle büyüdüğüm zaman aram düzeldi. Belki sevmeye başladı beni bilmiyorum ama babamla halen yıldızım barışmaz. Çocukluğum böyle işte. Gri bile değil simsiyah.
-Ben ne desem bilemedim. Gerçekten çok üzüldüm şuan. Keşke çocukluğundaki sana sarılabilsem şuan.
-A:Bana acımana gerek yok. Acı diye de anlatmadım birbirimizi tanıyalım diye anlattım.
-Sana acımadım sadece üzüldüm. Sevgi dolu bir evde,sevgi dolu bir ailede,sevgiyle büyümeni isterdim. Her çocuğun büyümesini istediğim gibi.
-A:Diğer şeyleri de sonra anlatırım. Yüzün baya düştü.
-Evet beklemiyordum.
-A:Şimdi anladın mı?
-Neyi?
-A:Bakışlarımın neden bu kadar sert olduğunu.
-Evet.
-A:Küçükken gördüğüm tek bakışlar bunlardı.
-İnsan küçükken ne görürse onu yapar zaten.
-A:Hayır Mehir ben babam gibi değilim.
-İyi de neden bağırıp kızıyorsun ben bunu demedim ki.
-A:Küçükken gördüklerimi yapmıyorum.
-İyi tamam bir şey demedim sakin.
-A:Pardon bir an öyle dedin sandım.
-Beraber bakışlarını yumuşatırız.
-A:Gerçekten mi?
-Evet elbette.
-A:Söz mü?
-Söz.
Böylece ona ilk sözümü vermiş oldum. Bu söze çok güvenmişti. Sanki ilk defa birinin sözüne güveniyor gibi bakıyordu. Canı yanmıştı. Yaralarını derindi. Kanıyordu. Ona sarılmak istemiştim. Belki o zaman yaraları hafifler gibi gelmişti. Canım acımıştı. Keşke bir şey yapabilseydim.
-A:Sana inanıyorum. Sözünü tutacağına yani.
-Söz namustur. Sözümü elbette tutacağım. Yoksa neden söz vereyim?
-A:Bana verilen sözler de pek tutulmadı da. O yüzden güven konusunda sıkıntı yaşıyorum biraz ama sana güveniyorum nedense. İçimden bir ses sana güvenmemi söylüyor.
-O sese güvenebilirsin. Güvenini boşa çıkarmam.
-A:Tahmin edebiliyorum. Sende farklı bir şeyler var.
-Ne gibi?
-A:Bilmem daha çözemedim.
-Çözmen de pek mümkün değil ben kendimi çözemedim daha.
-A:Bende. Kalkalım mı minibüsü kaçıracağız.
-Olur.
Beraber yürümeye başladık. Okuldan sohbet ediyorduk. Aynı hocalardan, sınıfta aynı kişilerden nefret ediyorduk. İkimizde gülleri seviyorduk. Siyahı seviyorduk. Ortak yönlerimizi öğrenmiştim. Şarkı zevklerimiz biraz farklıydı. Ama tek fark bu olsundu. Ona daha da ısınmıştım. Ön yargılarım yüzünden kendime kızıyordum.
-A:Ne düşünüyorsun?
-Bilmem öyle dalmışım.
-A:Üzdüm mü seni?
-Yok da kendi çocukluğumu hatırladım.
-A:Sen anlatsana biraz da.
-Başka bir gün de ben anlatırım. Bak minibüs geliyor.
-A:Bin de otur.
-Bana emir verme lütfen.
-A:Peki.
Minibüse bindik ben bir teyzenin yanına oturdum. O da tepemde dikildi. Çantasını bana verdi ve dikildi. Kulaklıklarımızı takıp şarkı dinlemeye başladık. Ben "Ben ölürsem" dinlemeye başladım. O rap dinlemeye başladı. O indi biraz gidince. Ben devam ettim gitmeye. Eve varınca da mesaj atmamı tembihledi. Eve geldim mesajımı attım. Ve vurup kafayı uyudum. Rahatlamış ve huzura kavuşmuş hissediyordum sebepsizce.

 Bazı AşklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin