Günler geçiyordu. Ve artık Buse ile hiç konuşuyorduk neredeyse. Ben Yasemin ve o takıldığımızda Yasemin bir şey sorarsa konuşuyor benimle ikili sohbete girmiyordu. Bu durum hayli canımı sıkıyordu ama düzeltmek için bir şey de yapmadım. Zamana bırakmayı seçmiştik. Bende fazla üstelemedim. Sonuçta üstelesem de değişen bir şey olacağını sanmıyordum. Bazen kalp kırıkları üstelemeyle değil de zamana bırakıp kendi tamiriyle geçerdi. Onda da böyle olur diye düşünüyordum. Arkadaşlarımı kaybetmeye de alışık olduğumdan pek endişelenmiyordum. Bu sırada okulda beğendiğim bir çocuk vardı. Uzun boylu,esmer ve iyi giyimliydi. Benden büyüktü. Benden uzundu ve benden daha iyilerine layık olacağını düşündüğüm için hiç olur mu diye düşünmedim. Sadece beğeniyordum. Sınıflarımız aynı kattaydı. Ben de sürekli ona bakmak için kapıda bekliyordum. Mavi bir kot ceketi,ekose tarzda bir atkısı vardı. Her zaman boğazlı kazak ve siyah dar pantolonla kombinler ayağına askeri bot giyerdi. Öylesine tatlı ve yakışıklı geliyordu ki gözüme. Hiç konuşmaya yeltenmemiştim. Bir kaç gündür görmeme rağmen. Sadece bakıyordum ama o beni görmüyordu bile. Zamanla belki bir şeyler olurdu. Bilemiyorum şimdilik sadece bakışmak bana yetiyordu. Buse ile konuşmayalı Yasemin ile baya samimi olmuştuk. Kendimize okul sonrası aktivite edindik ve ailemizden gizlice okul çıkışları okulun altındaki piknik alanında oturmaya başladık. Ne dedikodular ne kahkalar ne sohbetler yapıyorduk. O kadar iyi ve mutlu hissettiriyordu ki. Bu sırada sınıftaki bir kaç çocukla daha samimi olmuştuk. Süleyman diye birisiydi. Esmer,uzun boylu ve zayıftı. Esmer dediğimde baya esmerdi. Kara bile denebilir. Ama komik,eğlenceli ve sempatik birisi. Onunlayken gülmekten karnım ağrıyordu. Tanışmamız çok garip ve saçma olmuştu. Öğretmenler masasının ordaki petekte otururken yanına gidip ben seni nereden tanıyorum diye sordum. O da beni tanıdığını ama çıkaramadığını söyledi. Sonra ortaokuldan tanıştığımızı fark ettik. Böylece o da bizim arkadaş grubumuza dahil olmuştu. Ben Yasemin,Aybora,Süleyman, Kamil mükemmel bir grup olmuştuk. Buse bu durumdan daha da rahatsız olmuştu. Ama onu dışlayan olmadığı gibi kendi kendini dışlamayı seçen de oydu. Buse ile aram bozukken Aybora ile de daha samimi olmuştuk. Hatta geçen sefer ertelediğim buluşma gününü bile belirlemiştik. İlk haftasonu onun seçtiği yerde oturacak ve sohbet edecektik. Merakla beklediğim bir buluşmaydı. Onun gibi kapalı kutu sohbeti pek açmayan birisi ile ne konuşabilirdim bilmiyordum ama deneyecektim. Buluşmaya iki gün vardı. Yasemini de çağırmayı teklif etmiştim ki eğer kabul ederse tüm arkadaşları çağıracaktım ama o yasemini dahi kabul etmemişti. Baş başa sohbet edip birbirimizi yakından tanıyacağımızı söyledi. İçinden bir ses çok iyi yakın arkadaş olacağımızı söylüyormuş. Umarım yanılmıyordur. Artık onun defterlerini yazmıyorum çünkü eli iyileşti. Ve bana teşekkür hediyesi olarak çikolata almış. Ne de cömert ama. Bir şey beklediğimden değil elbette bir şey bekleyerek yapmadım da insan bekliyor bir şeyler. Arkadaşlık ve okul işleri böyle giderken ailevi hayat pek iyi gitmiyordu. Dedem rahatsızlanmıştı. Ve evdeki herkes bu yüzden gergindi. Annemle sürekli kavga edip duruyorduk. Bu yüzden uyuyamıyordum ve okula hep uykusuz gidiyordum. İçimde yaşadığım için de bu durumu içimi bir yılan gibi sarıp beni boğuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bazı Aşklar
Teen FictionBen seni severim ki. Herşeyinle. Sırtındaki kamburunla, ağarmış saçlarınla, artık duymayan kulağın, eskisi gibi görmeyen gözlerin,buruşmuş teninle. Ben seni bir ömür severim. Sen yeter ki gel ve beni sev. Ben her hücremle,her halini sevmeye razıyım.