Smooth like butter
(İlk defa internetten kopyalamadan bir şarkı sözü yazdım, alkışlayın beni. Çok zordu çünkü.)Peçeteleri hazırlayın derim :"
Sinema devam ederken, Hoseok gözlerini bir an olsun ayırmadan izliyordu. Ben ise toplasan 5 dakikasını bile izlemeden onu seyredalmıştım. Yanımda oynayan filmden kat ve kat güzel o varken nasıl izlerdim ki zaten?
Onun için evden özel olarak yapıp getirdiğim atıştırmalığın küçük bir parçasını ağzına atarken kaşlarımı çatmıştım. Ona verdiğimden beri bu ikinci yemesiydi. Beğenmemiş miydi yoksa? Eğer öyleyse sırf bana ayıp olmasın diye mi yiyordu yani.
Bunun olmamaması için içten içe dua ederken, kutuyu tutan ellerini yumruk yaptığını görmüştüm. Yüzüne baktığımda yüzünü buruşturduğunu ve gözlerini kapattığını görmüştüm. Yüzünü kasıyordu, üstüne üstlük yutkunmuştu. Ne oluyordu?
"Hoseok? İyi misin?"
Bir anda bana dönüp elime atıştırmalığı verdiğinde öylece kalmıştım. Hızla yerinden kalkmış ve çıkışa doğru koşmaya başlamıştı. Şoka girerken, bende hemen ardından kalkmış ve peşinden gitmiştim. Çıkış kapısından çıkıp erkek lavabosuna doğru koşarken, kalbim delice atıyordu. Ona bir şey olması beni öldürürdü.
Lavaboya girerken, bende hemen ardından girmiştim ki hızla kabinlerden birine girmiş ve ardından kapıyı kapamıştı. Saniyeler geçmeden kusma sesleri duyduğumda öylece kalakalmıştım. Hızla kapıya yaklaştığım sırada sesimi kontrol edemeyip korkuyla bağırmaya başlamıştım.
"Hoseok! Bebeğim! İyi misin!? Neden kusuyorsun?" Ses gelmemişti. Kusma sesleri şiddetlenirken, aniden lavabo kapısı sonuna kadar açılmıştı.
Burada ne işi var anlamadığım Taehyung içeriye girerken beni hiddetle itmiş ve Hoseok'un bulunduğu yerin kapısına vurmaya başlamıştı. "Hoseok güzelim! Benim Taehyung. Aç kapıyı sana yardım edeyim. Ne olur."
Taehyung resmen ağlayacak derece de konuşurken, içeriye bu sefer Jeon Jungkook girmişti. İkisinin burada ne işi vardı?
Şokla olanları izlerken Jungkook bana kısa bir bakış atarak Taehyung'un yanına geçmişti. "Sakin ol Taehyung. Bırak rahatlasın, çıkacaktır."
Jungkook konuştuğunda, Taehyung'un yüzüne bakmıştım. Ağlıyordu. Jungkook hızla onu kendine çekip sarılırken, Taehyung onun omzuna yüzünü yaslamış ve içini dökerek ağlamaya başlamıştı. Okulda kötü çocuk gibi takılan Taehyung'u ilk defa bu kadar umutsuz görüyordum.
İçimdeki korku gittikçe büyürken, aniden Hoseok'un içinde bulunduğu kabinin kapısı açılmıştı. Hepimizin bakışları orayı bulurken Hoseok bitkin yüz ifadesi ile dışarı çıkmıştı. Yaşayan bir ölü gibiydi adeta. Kalbim sızlarken önce karşısındaki Taehyung'a bakmış, ardından bakışları beni bulmuştu.
Bana bakması ile Taehyung hızla aramıza geçmiş ve ona bakmamı engellemişti. "Ne kadar korktum bilemezsin Hoseok, sana bir şey oldu diye ödüm koptu."
Hoseok bir şey demeyip karşısındaki Taehyung'u izlerken, Taehyung ona aniden sarılmıştı. Hoseok onun sarılışına karşılık verirken, ellerim istemsiz yumruk olmuştu. Yutkunmuştum. Onun yine canı yanıyordu ama ben sadece izleyebiliyordum.
Taehyung ondan ayrılırken, hızla küçüğümün elini tutmuştu. "Hadi gidiyoruz." Onu, kapıya sürüklediği an Hoseok yerinde durup ilerlemeyerek onu durdurmuştu. Taehyung'un bakışları hızla yeniden Hoseok'u bulurken, Hoseok elini onun elinden çekmişti. Taehyung, O an onun ne yapacağını anlamış olmalı ki alayla konuşmuştu. "Hoseok aklımdan geçen şeyi yapmayacaksın değil mi!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeryüzündeki İnciler | Sope'
Fanfiction"Belki de beyaz güllerin bizdeki anlamını hiç kimse, hiçbir zaman tam anlamıyla öğrenemeyecek..." -------- |Taekook/Namjin/Minsung| -------- 9- #kimseokjin 🤙🏼