Don't say ok

313 48 135
                                    

Diğer kitaplarıma bölüm atarken buna atmamak üzdü... O yüzden attım, ha birde doğum günüm yaklaşıyor... bir yaş daha yaşlanıyorum. Ölüm kapıma daha da yaklaşıyor.

Kader... Kader?

Kadere inanıyor musunuz?

Tanrı bize hayatımız boyunca bir sürü seçenek sunar ve bize kendi kaderimizi oluşturma imkanı verir. Ama bazı konularda her şey sadece onun elindedir. Mesela hangi ailenin çocuğu olacağımız, kaçıncı çocuk olacağımız ve benzeri.

Aynı zamanda bizi çiftler halinde yarattığını söyler. Eninde sonunda doğru kişiyi bulacağımız söylenir.

Çocukluğumdan beri hep bunu düşünürdüm. Eğer böyleyse benim kaderim olacak o kişi kim olacaktı?

İlkokul, ortaokul ve lise. Aynı zamanda farklı şehirler ve farklı insanlar. Hayatım boyunca yüzlerce insan tanımış ve bazıları ile de sevgiliye yaklaşacak yakınlıklarım olmuştu. Ama hiçbirinde kendimi o kişiye ait hissetmiştim. Hiçbiri bende şimdi hissettiğim duyguları uyandırmamıştı. Hepsi bir gençlik hevesi olmuştu ve geçip gitmişti.

Ama o kalıcı olmuştu. İlk defa birinin sadece gözlerine bakarken kaderim olduğunu hissetmiştim. Normalde hoş karşılamadığım aitlik duygusunu onun yanında hissediyordum. Kalbimin sadece onun için attığını ve onun benim yuvam olduğunu hissetmiştim.

Kader kavramını onunla birlikte yeniden hatırlamıştım. Onunla birlikte her şeyi yeniden yaşatmıştım. O benim kaderimdi, çocukluğumdan beri beklediğim/merak ettiğim kaderimdi.

Şimdi kollarım arasında sırtını göğsüme yaslamış bir şekilde uzanırken ona sahip olduğum için Tanrı'ya şükürler etmiştim.

"Yoongi." demişti sakince. Saçlarına gömdüğüm yüzümü çekmeden kısaca efendim demiştim.

"Her şey yoluna girecek değil mi?" Sesinden korkusu belli oluyordu. Her ne kadar sakin olmaya çalışsa da elinde olmadan endişeleniyordu.

"Evet güzelim, söz veriyorum her şey yoluna girecek." Başını aniden göğsümden kaldırıp bana döndüğünde göz göze gelmiştik. O sırada uzun saçları yüzüne dökülmüştü. Elimi uzatıp saçlarını yüzünün önünden çekerken beni izlemişti.

Ardından bir anda anlamdıramadığım bir şekilde bana yaklaşmıştı. Burnu burnuma değdiğinde nefes almayı unutmuştum. O gözlerini yavaşça kaparken az sonra olacakları düşünerek heyecanlanmıştım.

Yumuşak dudakları, dudaklarıma temas ettiğinde önce ona izin vermiştim. Kendini kastığına emindim, bu yüzden cesaret edip bana bu kadar yaklaştığı o anda ona zaman tanımıştım. Saniyeler içinde elleri yanaklarımı bulmuş ve beni daha çok kendine çekerek dudaklarıma daha çok abanmıştı. Bunu karşılık vermem için bir işaret olduğunu anlamış ve onun isteğini yerine getirmiştim.

Bir elim belini bulurken, diğerini saçları arasına atmıştım ve açlıkla beni öpen dudakları öpmeye başlamıştım. Bulutların üstünde hissetmiştim kendimi onu öperken. Daha önce hiç bu kadar güzel bir deneyim yaşamamıştım. Geriye kalan hayatımı onunla öpüşerek bile geçirebilirdim.

Saniyeler sonra nefessiz kaldığında yavaşça ayrılmıştı dudaklarımdan. Sesimi çıkarmamış ve ayrılmasına izin vermiştim. Uzaklaşmamıştı. Alnını alnıma yaslamış ve soluklanmıştı. Nefes alışverişlerini işitmek bile güzel hissettiriyordu.

"Yoongi'm..." demişti bir anda. Sonuna sahiplik eki getirmesi hoşuma gitmişti. Gülümseyerek diyeceği şeyi beklemiştim. Onu dinlediğimi biliyordu.

Yeryüzündeki İnciler | Sope'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin