Because it's not ok

545 67 143
                                    

언젠가 아침이 오는 걸 알면서도
별처럼 너의 하늘에 머물고 싶었어 (ahh)

Bu bölümü sevin...

Jung Hoseok'un ağzından...

Yoongi'yle 1 aya ömrümüz boyunca yapabileceğimiz her şeyi sığdırmıştık. Birlikte lunaparka gitmiş ve istediğimiz yerlerde piknik yapmıştık. Herkesten uzakta birlikte bisiklet sürmeye gitmiştik. Hayatım boyunca hiç bisiklet sürmediğim için bilmediğimi söylediğimde ise anlayışla karşılayıp bana bisiklet sürmeyi öğretmişti.

Sanırım bunun en sevdiğim yanı, bana bisiklet sürmeyi öğretirken asla bana dokunmamasıydı. Dikkat ediyordu, her yerde.

Dokunuşlarının beni rahatsız edebileceğini düşünüp ben dokunmadıkça bana herhangi bir şekilde yaklaşmıyordu bile. O da biliyordu yabancı dokunuşlara karşı hassastım. Ama bir şey bilmiyordu. O benim için yabancı değildi ki, dokunuşları beni rahatsız etmek yerine mutlu edebilecek biriydi. .

Diğer ilişkiler gibi amacımız öpüşüp koklaşmak değildi kısacası. Uzaktan birbirimizin kalbine iyi gelip birbirimizi seviyorduk.

Geçen gün birlikte yemeğe çıktığımızda yanımıza Jimin'i de almıştık. Benim için aşırı eğlenceli bir gün olurken, Yoongi için aynısı olduğunu söyleyemezdim.

Jimin hiç susmadan konuşmuş ve beni kendiyle konuşturmuştu. Jimin aşırı eğlenceli ve tatlı biriydi. Evet, Yoongi'de böyle düşünüyordu ama sanırım geçen gün fikirleri değişmişti.

Çünkü Yoongi ne zaman konuşmak istese, Jimin onu susturuyor ve beni konuşturuyordu. O günün çıkışında Jimin erkenden yanımızdan ayrıldığında, Yoongi sinirden kıpkırmızı olmuştu. Onu sakinleştirmek için bir elimle elini tutup diğer elimde yanağını okşayıp konuştuğumda hemen sakinleşmişti.

Zaten benim sözlerime dayanamıyordu, hemen yola geliyordu ve bu benim aşırı hoşuma gidiyordu.

Bu 1 ayın aydınlık tarafıydı tabii ki, birde kimsenin bilmediği karanlık tarafı vardı. Yoongi'nin bile haberinin olmadığı.

Her gün Yoongi'nin yanından ayrılıp eve vardığımda babamın düğün hazırlıkları yaptığını görüp odama geçip sabahlara kadar ağlıyordum. Eğer o 1 ay içinde, Yoongi bana düzenli olarak ders çalıştırmasaydı eminim derslerden kalacaktım.

Yoongi'nin bir şeyler anladığına emindim ama bir şey demiyordu. Belki de sormaya çekiniyordu. Sanırım sormaması en iyisiydi, çünkü ona yalan söylemek istemiyordum.

Bugün son 24 saatimizi yaşayacaktık ve aramızdaki her şey bugün bitecekti.

Biliyordum bir gün bu sonun geleceğini. Ama buna rağmen en güzel ayımı yaşamıştım. Onu gitmeyeceğim psikolojisine inandırmıştım ve yarın olduğunda artık hayatında olmayacaktım. Kendimden nefret ediyordum, bu 1 ay içerisinde onunla hiç görüşmeyip beni unutmasını sağlamam lâzımdı. Şimdi bu şekil acı çekmesine neden olacaktım.

Son 24 saatimiz özel olsun diyerekten onu annemin dağ evine çağırmıştım. O her şeyden habersiz yanıma gelirken ben ise acıyla ayna karşısında giydiğim kazağı düzeltiyordum. Beyaz bir kazak giymiştim, beyaz onun en sevdiği renkti. Son anımızda güzel olmak istemiştim, beni güzel görsün istemiştim.

Aşırı uzamış saçlarıma bir gün öncesinde kuaförde mullet saç kesimi yaptırmıştım. Yeni halini sevmesini ummuştum.

Ayna karşısından çekildikten sonra salondaki şömineye doğru ilerlemiştim. Yanındaki odunlardan birkaç tanesini içine atarken, zaman kaybetmeden çakmak yakarak yanmalarını sağlamıştım. Evin için yani daha doğrusu salon ısınmaya başladığı sırada bu sefer yemek masasına yönelmiştim.

Yeryüzündeki İnciler | Sope'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin