My hand reached out countless times

524 68 114
                                    

He chased me and he wouldn't stop

Bu bölümü ilk yazdığımda silinmişti, tamamen. Lütfen bu bölümü sevin. O kadar ağladıktan sonra tekrardan yazdım, sizin için.

"Işıkları açın."

Söylememle saniyeler içinde bulunduğum karanlık oda aydınlanmıştı. Gözlerim bilekleri masaya kelepçeli bir şekilde masa da oturan kişiye kaydığında, onunda bakışları saniyeler içinde beni bulmuştu. İçimdeki öfkeyi çok net bir şekilde hissetmiştim, onu oracıkta parçalamak ve yaptıklarının hesabını sormak istemiştim. Ama kendime engel olup sakince ilerlemiş ve karşısındaki sandalyeye oturmuştum.

"Burada ne işin var!?" demişti içindeki tüm öfkesi ile. Gözlerine baktığımda gördüğüm nefreti saymıyordum bile. Ona ne yapmıştım da benden bu derece nefret ediyordu? Bir baba neden oğlundan nefret ederdi ki?

"Babamı özlemişim." diye cevaplamıştım onu tüm rahatlığımla. Sinir olacaktı, bu da eskiden olduğu gibi beni korkutmuyor; tam tersi zevk veriyordu.

"Git buradan!"

Bağırışına göz devirmiştim. Bu şekil beni korkutmaya çalışıyordu. Tıpkı küçükken yaptığı gibi.

"Gitmezsem ne yaparsın baba?" Her baba dediğimde kelimeye vurgu yapmaya özen gösteriyordum. Çünkü biliyordum o ona bunu dememden nefret ediyordu. O benim babam olmaktan nefret ediyordu.

"Sen çok iyi bilirsin ne yapacağımı." Geçmişteki anılarla canımı yakmaya çalışıyordu. Belki de başarılı oluyordu fakat bunu fiziksel olarak göstermeye hiç niyetim yoktu.

"Sadece bir şeyi merak ettiğim için geldim buraya." demiştim konuyu değiştirerek. Bir şey dememişti. "Neden oğlun olmama rağmen benden bu derece nefret ediyorsun?" Sanırım cümleyi kurarken birazcık canım yanmıştı. Ama birazcık.

"Sevilmeyi hak etmiyorsun!" Duyduğum cümle onun ağzından çıktı diye canımı yakmamıştı. Sadece cümlenin canımı yakacağını bildiği için kullanması canımı yakmıştı.

"Sevilmeyi hak etmiyorsun!" Etrafta benden yaşça büyük öğrenciler canımı yakmak için bana iğrenç şeyler söylerken, duyduğum bu şey en ağırı olmuştu o an. Eğer bunun ardından söyleyeceği şeyi öncesinde duysaydım belki de böyle şey demezdim.

"Annen bile sevmemiş seni! Terk etmiş!"

Boğazımın düğümlendiğini hissetmiştim. Bağırmak istemiştim. Saatlerce yüzlerine bağırıp ağlamak istemiştim. Fakat yapamamıştım. Öylece onların sözü altında ezilirken bana, annem olmadığı için bu kadar ezik olduğum söylenmişti.

Kendimden nefret etmiştim o gün. Annem bile beni sevmezken ben neden kendimi seveydim?

[Hoseok annesinin öldüğünü kabullenemediği için insanlara onun bir yere gittiğini ama döneceğini söylüyordu küçükken]

Yeryüzündeki İnciler | Sope'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin