Fog on a clear day

527 71 90
                                    

Sondaki açıklamayı okursanız sevinirim<33

Ah bu arada kapağı değiştirdim. (Seokjin diye ağlıyorum günlerdir) Nasıl olmuş?

Min Yoongi'nin ağzından...

Benden bir şey gizlenmesi. En nefret ettiğim şeylerden biri olabilirdi. Asla affetmeyeceğim şeylerden biriydi aynı zamanda. Ama şimdi sevdiğim adam gözlerimin içine baka baka benden bir şey gizliyordu. Bekliyordum. Ben sormadan onun açıklamasını bekliyordum. Ama herhangi bir şey söylemiyordu bu konu da. Her şey normalmiş gibi davranıyordu. Ama bilmeliydi, benim bu hallerini yemeyeceğimi bilmeliydi.

Jung Hoseok, benim elime kıyasla küçük kemikli parmakları ile elimi kavramış ve üst kata götürürken düşüncelerim ile savaşıyordum.

Bana sarılarak uyumak istediğini söylemişti çekine çekine. O kadar temas korkusundan sonra bu kadar ileriye adım atması beni şaşırtırken sevindirmişti. Bu şekil biraz olsun iyileşiyordu. Onun iyileşmesi beni olumlu taraftan etkileyip beni de iyileştiriyordu.

Sonunda odasına vardığımızda kapıyı açmış ve yana çekilerek beni odaya davet etmişti. Odaya girer girmez etrafı süzmeye başladığımda onlarca minik mumun odaya hükmettiğini görmüştüm. Bunda yalnız değillerdi ama; mumların yarattığı ışığın izin verdiği kadarıyla gördüklerim onlarca beyaz gülden başkası değildi. Ama bu güller koparılmış ve konulmuş değildi. Hepsi saksı içindeydi ve sağlıklı görünüyorlardı.

Bu ayrıntı beni mutlu ederken, Hoseok'un yanıma geldiğini hissetmiştim. Elimi yeniden tutarken bana bakan gözlerine dönüp bakmıştım.

"Beyaz güller." demiştim sadece.

"Beyazı bilirsin o en sade renklerden biridir ama aynı zamanda içinde tüm renkleri saklar."

Güldüğümde, o da gülmüştü. Eski konuşmalarımız aklıma gelmişti bu cümlesi ile.

Elini bir anda sağ yanağıma koyduğunda gülmeyi kesmiş ve onun bana hayranlıkla bakan gözlerine bakmıştım. Çok güzel bakıyordu, Jung Hoseok her ayrıntısı ile mükemmeldi. Ben Jung Hoseok'u hak edecek ne yapmıştım?

"Teşekkür ederim." dediğinde kaşlarımı çatmıştım.

"Ne için?"

"Bana sadece beyaz taraftan değil, beyazın renkli tarafından da bakmayı öğrettiğin için."

Gözlerim doldu dolacaktı. Hiç olmadığım kadar mutlu hissediyordum. Bana buna benzer cümleyi ilk kurduğunda bunu yapamayacağımı düşünmüştüm. Ama şimdi başardığımı söylemesi beni mutlu etmişti. Onun bana iyi geldiği gibi bende ona iyi gelebilmiştim. Aniden akan gözyaşlarımı silmek için parmaklarımı gözlerime ilerletmişken, Hoseok benden önce davranmış ve parmakları ile gözyaşlarımı silmişti. Gülümsemiştim, sadece ufak bir dokunuşu bile yaralarımı iyileştiriyordu.

"Bugün seni ağlarken görmek istemiyorum. Sadece gülelim lütfen." dediğinde onu onaylamıştım.

Bununla birlikte elimden çekmeye devam ederek beni yatağa çekmişti. Onunla birlikte ilerlemeye devam etmiş ve o yatağa çıkınca beraberinde çıkmıştım.

Kendini yatağın ortasına çekerken, beni de çekmişti. Yatağın sağ tarafına uzandığımda hızla yanıma uzanmış ve kollarını sarmıştı. Ona eşlik etmiş ve bende kollarımı ona sarmıştım. Güzel hissettirmişti. Daha önce hiçbir şey bu kadar iyi hissettirmemişti.

Yeryüzündeki İnciler | Sope'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin