Don't cry, I am just a freak
Düğün salonunun önüne geldiğimde takım elbisemi son kez düzetmiş ve içeriye doğru adımlamıştım. Gittiğim düğünün bulunduğu salonun kapısına doğru ilerlediğimde kapı da beni tahmin ettiğim görüntüler karşılamıştı.
İstifimi bozmadan oraya doğru ilerlerken, yanına varır varmaz canımın acımasını umursamayarak konuşmuştum.
"Jung Hoseok ve Kim Jongin'in nikâhı için gelmiştim. Doğru yer değil mi?"
Gülümsemişti. "Evet, efendim. Doğru yerdesiniz. Adınızı alabilir miyim, davetli olup olmadığınıza bakmam gerekiyor."
"Min Yoongi."
"Özel davetlilerden biriymişsiniz. Sizi tuttuğum için şimdiden özür dilerim, içeri buyrun lütfen."
Kapının açılmasını işaret ederken, gözlerimi ondan çekmiş ve açılan kapıya dönmüştüm. Özel davetlilerden biri... canımın bu denli yanması normaldi değil mi?
Kapının açılması ile gösterişli nikah salonuna ilerlerken geç kaldığımı fark etmiştim. Çünkü damatlar yerlerine geçmiş ve nikah müdürü o önemli soruyu sormaktaydı. Durmamıştım. İlerlemeye devam etmiştim. Onlarla aramda 10 metreden az kalırken, asla yoldan çekilmemiş ve onu izlemiştim.
İçeriye girer girmez hissetmiş gibi gözleri beni bulmuştu. O kadar güzel olmuştu ki, ona yeniden aşık olmuştum. Mullet saçlarını dalgalandırmış ve renkli tokalar takmıştı. Giydiği beyaz takım elbiseyi çok güzel taşıyordu ve onu mükemmel gösteriyordu. Güzel yüzünün hakkını yiyemezdim. Esmer tenine sürülmüş beyaz renkler apaçık belli olurken, dolgun dudakları daha da pembeleştirilerek ön plana çıkarılmıştı.
Ne yani daha benim öpmeye doyamadığım dudakları o yanındaki it mi öpecekti?
Beni izlerken ifadesizdi. Bende öyleydim. Çok yakınımdaydı ama ona yaklaşamıyordum. Tek yaptığım izlemekti.
"Bay Jung, kendi isteğinizle; Bay Kim Jongin ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"
Gözlerini benden bir an olsun çekmezken, hiç düşünmeden cevap vermişti.
"Evet..."
Acıyan kalbimi söküp parçalamak istiyordum ama tek yaptığım gülümsemekti. Gülümse. Kimsenin bir şey anlamasını istemeyiz değil mi?
"Onunla evlenmek istemiyorum Yoongi! Benden evet dememi bekleme!"
Hoseok başını iki yana sallıyor ve az önce ona söylediğim şeyi kabullenmek istemiyordu. Haklıydı, söylerken benim bile canım yanmıştı. Ama tek yol buydu, eğer ilk başta kaçarsak asla kurtulamayacaktık. 2 elimle hızla onun yanaklarını tutarken bana bakmasını sağlamıştım. Ağladı ağlayacaktı, bu beni parçalayacaktı.
"Hoseok... sevgilim lütfen. Başka yolumuz yok. Önce her şeyi o adamın istediği gibi yapmamız gerekiyor. Seni sadece, o Jongin pisliğinin eşi olursan fakat bırakabilir. Bu şansı kullanmamız gerek!"
Nikâh müdürü Jongin'e aynı şeyi Jongin'e sorduğunda beklediğim evet cevabını almıştım. Yutkunmuştum, ben olabilirdim. Şu an onun yanında oturan ve evet diyen kişi ben olabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeryüzündeki İnciler | Sope'
Fanfiction"Belki de beyaz güllerin bizdeki anlamını hiç kimse, hiçbir zaman tam anlamıyla öğrenemeyecek..." -------- |Taekook/Namjin/Minsung| -------- 9- #kimseokjin 🤙🏼