Yoongi'ye olan saygımdan, Hoseok'a olan aşkımı kalbime gömüyorum. (Tamamen yalan, rakibim aşırı güçlü olduğu için götüm yemiyor.)
Neden önceki bölümü beğenmediniz... güzel değil miydi :"
__Jung Hoseok'un ağzından...
Diğer insanlardan uzakta olan üstü kapalı oturma bankına geçerken, yanımda getirdiğim yiyecekleri banka yerleştirmiştim. Bugün Yoongi ile burada buluşma sözü vermiştik. Bugün için gerçekten heyecanlı olduğumu söylemem gerekti. Son birkaç gündür tamamen bugün için bir şeyler hazırlıyordum. Detaya girersek, Yoongi'nin sevdiği yemekleri onun için hazırlamıştım.
Son zamanlarda epey yakınlaşmıştık. O adamın burada olmaması rahatlığıyla her günümü rahatça onunla geçiriyordum. Onunlayken daha önce hiç olmadığım kadar mutlu oluyordum. Doğrusu eskiden mutlu olduğumu söyleyemezdim, yani sanırım bir tek onunla birlikteyken mutluydum. Bu mutluluğun sonsuza dek sürmesini isterdim ama bir gün bozulacağını biliyordum.
Neden her şeyin sonunda, ikimizin sonunun kötü olacağını bilmeme rağmen devam ediyordum?
İşte bunun cevabını bilmiyordum. Sizi hayatınız boyunca mutlu eden bir şey düşünün. O olmasa yaşayan bir ölü gibisiniz. Ondan vazgeçer miydiniz? Korkuyordum. Onu kaybetmek benim için ölüm demekti. Nasıl olurda beni yaşatan şeyden vazgeçerdim?
"Selam!"
Duyduğum sesle hızla yan tarafıma dönerken, karşımda bana diş etleri görünecek şekilde gülümseyen Yoongi'yi görmüştüm. "Selam!" Onun gülümsemesi hızla benim yüzümde de gülümseme oluştururken içimdeki korku uçup gitmişti.
Min Yoongi'nin üzerimde iyileştirici etkisi vardı. Bunu bazen varlığıyla yaparken, bazen sadece gülüşü bile iyi olmama yetiyordu.
Yoongi karşıma geçip oturana kadar onu izlemiş ama bana döner dönmez gözlerimi kaçırmayı tercih etmiştim. Kıkırdadığını duymuştum. Alt dudağımı ısırırken ona doğru dönmüştüm. Yüz yüze geldiğimizde hızla klasik sorularını sıralamaya başlamıştı.
"Nasılsın? Evde kusmadın değil mi? Veya başka bir şekilde rahatsızlanmadın değil mi? Sana bu şekil hastalıklı muamelesi yaptığım için alınmıyorsun değil mi? Sadece iyiliğini düşünüyorum. Geçen kucağıma bayıldığından beri, gece gündüz seni düşünmeye başladım."
Bayılmadan bahseder bahsetmez aklıma o gün gelmişti. Okul çıkışıydı. O adam aramış ve bana iğrenç şeyler saydırmıştı. Halbuki hiçbir şey bilmiyordu. Sadece bir şeye sinirlenmiş ve acısını benden çıkarmak istemişti. O gün Yoongi'nin bana getirdiği yemeklerden çok az yemiştim. Midem yemek bozukluğumdan dolayı ilk defa acayip bir şekilde bulanıyordu. Ama bunu Yoongi'ye belli etmemiş veya söylememiştim. O çok korkar ve panik yapardı. O hale gelmesini istemezdim.
Normalde o günün çıkışı lunaparka gidecektik. Yoongi'ye söz arasında çocukluğumdan beri hiç gitmediğimi söylediğimde, diğer günü bana gitmeyi teklif etmişti. Birlikte geçirdiğimiz sürece hep böyle şeyler yapardı. Çocukluğu elinden alınan biriydim ve Yoongi acımı hissedercesine bana çocukluğumu yaşatmak için elinden geleni yapıyordu.
İlk defa havai fişek patlaması görmüştüm. Okul haricinde asla evden çıkmadığım için bunlar benim için hep ilkti. Ve bu ilklerin hepsini de sevdiğim adamla yaşamıştım.
Havai fişek patladığında duyduğum şiddetli ses beni korkutmuş ve yerimde zıplayıp kendimi güvende hissettiğim kollara bırakmamı sağlamıştı. Yoongi beni reddetmeyerek kollarını bana sarıp güven aşılırken göğsüne yaslanmış şekilde havai fişek gösterisini izlemiştik. İlk patlamada çok korkmuştum ama doğruyu söylemek gerekirse en güzel günlerimden biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeryüzündeki İnciler | Sope'
Fanfiction"Belki de beyaz güllerin bizdeki anlamını hiç kimse, hiçbir zaman tam anlamıyla öğrenemeyecek..." -------- |Taekook/Namjin/Minsung| -------- 9- #kimseokjin 🤙🏼