Just a sigh

361 58 143
                                    

Kafamı dağıtmam gerekiyordu, selam.

Bu bölüm final değil, vazgeçtim.

Bu bölüm final olmaması şerefine benden nebakiontirrek 'e gelsin...

"İçeri geç lütfen." demiştim kapıyı sonuna kadar açarken. Hoseok önce gözlerime bakmış, ardından girişinden evin içini tedirginlikle süzmüştü. Onu anlıyordum, muhtemelen bende sevgilimin evine gitsem aşırı heyecanlı olurdum.

Elimi uzatmıştım ona doğru. Bu bir işe yarar mıydı bilmiyorum ama gerginliğini atıp rahatlamasını istiyordum. Gözleri elime inerken, sessizce konuşmuştu. "Ailenin karşısına bu şekil çıkmamız hoş olmaz bence."

"Ne? Saçmalama Hoseok, ailem bunu asla sorun etmez." demiştim, tam uzanmış elini tutacaktım ki son anda kendimi durdurmuştum. Ardından beklemiştim, elimi tutması için. Bu hareketimi görünce elini elime sonunda kenetlemişti. Bununla birlikte onu evin içine çekmiş ve ardımızdan kapıyı kapatmıştım.

Elini tutarak onu ailemin yanına götürürken aniden beni durdurmuş ve kendine doğru döndermişti. "Ya beni sevmezlerse Yoongi? Ya normal olmadığın için sana kızarlarsa?"

"Normal olmadığım için mi?" demiştim. Yaşadığım hayal kırıklığını sesime yansıtmaya özen göstermiştim. "Normal olmak ne demek Hoseok?" Sinirlenmiştim ama beni öyle gördüğü için değil. Aynı şekilde kendini de öyle gördüğü için sinirlenmiştim. Kendine böyle nasıl itham edebilirdi?

"Bir erkek olarak, bir kadınla birlikte değilsin. O adam böylelerinin normal dışı olduğunu söylerdi. Sana karşı olan hislerimi ilk anladığında, bana-"

"Hoseok." diyerek susturmuştum onu. "O adam artık yok. Eskiden söylediklerinin de bir önemi yok? Hiçbir zamanda bir kadın istemeyeceğim. Benim tek istediğim sensin. Eğer bu yüzden normal olmadığımızı düşüneceksen, evet normal değilim."

"Özür dilerim." demişti sessizce. Özür dilemesi beni üzerken yavaşça ona daha da yaklaşmış ve sarılmıştım. Sesini çıkarmamış ve bana karşılık vermişti.

"Seni seviyorum ve ömrümün geri kalanında sadece seni seveceğim."

Sarılmamızdan dolayı hızlanan kalp atışlarını duymuştum. Kalp atışlarını hissetmek güzel hissettirmişti. Ona ait her bir şeyi ayrı seviyordum.

Dakikalar sonra ayrılıp salona girdiğimde, Hoseok peşimden çekine çekine gelmişti. Ailem bizi tam kadro karşılarken, ilk ses validemden çıkmıştı. Şaşırdığım söylenemezdi.

"Oğlum hoş geldiniz." Yanımıza vardığında, bana bakmaya tenezzül bile etmeyip koca gülümsemesiyle yanımdaki Hoseok'a bakmıştı. Onu baştan aşağı süzmüş ardından hızla bana bir bakış atmıştı. "Buraya sevgilini getireceğini söylemiştin,"

Hoseok'un elimi tutan eli sıkılaştığında korktuğunu anlamıştım fakat annemden asla beklemediğim bir cümle gelmişti. "Melek getirmişsin. İlk defa bu kadar güzel bir insan görüyorum." diyerek tekrardan hayranlıkla bakmıştı Hoseok'a. Hoseok'a baktığımda şaşkınlıkla anneme baktığını görmüştüm. Bir anda gülümsemişti. Gülümserken ağzını aralamış şekilde tam konuşacakken, Jimin'in sesi duyulmuştu.

"Annem beni hiç görmemiş herhalde."

"Jimin!" Babam gülmemek için kendini zor tutup onu uyardığında, Jimin gülmüştü. Dediğim gibi garip bir kardeşti ama onu seviyordum.

"Çok teşekkür ederim efendim. O sizin bakışlarınızın güzelliği. Tanıştığımıza memnun oldum, ben Hoseok." Hoseok, Jimin'in dediğine kıkırdayıp ardından bu cümleyi kurduğunda hafifçe eğilmişti. O sırada annemin onu gülümseyerek seyrettiğini görmüştüm.

Yeryüzündeki İnciler | Sope'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin