I'm gray, Hoseok is blue

411 67 129
                                    

Blue side, back to blue side

Lütfen sevin bu bölümü, oy vermeyi unutuyorsunuz hep. Oy vermeye çalışın ve yorum yaparsanız o kadar çok mutlu olurum ki...🥺🥺 sizi seviyorum kuzularım.

Beni asla terk etmemesini umdum. Çünkü bana yaşadığımı hissettirebilecek ondan başka kimse yok.
Lütfen Tanrım, bana bir şans daha ver. Bütün evreni gezdim ama kendimi sadece onun gözlerinde buldum.
Şimdi onu kaybedemem.

Kelimelerin boğazımda düğümlendiğini hissediyorum. Kalbimin ağrısı yavaş yavaş vücudumu ele geçirirken, o anın stresi ile tırnaklarımı avuç içime geçiriyorum. Gözlerim, o bakınca hayat bulduğum gözlerde.

Sadece bir kelime işitmek istiyorum. Şaka veya yalan...

O an içimde kopan fırtınaları durduracak bir kelime sadece. Ama beklediğim hiçbir şey olmuyor. Bana bakan duygusuz gözler yavaş yavaş gözlerini benden çekerken, duyduklarımın gerçek olma ihtimali artıyor.

"H-hoseok bana bak." Sesimin titremesine engel olamadığım an Hoseok'un bakışları hızla beni bulmuştu. Artık ona nasıl bakıyorsam, gözleri acıyla bakmaya başlamıştı bana. Bunu istemiyordum. Bana acıyla bakmasını değil, sevgiyle bakmasını istiyordum. "Şaka yapıyorsun değil mi?"

Tek yaptığı başını hayır anlamında iki yana sallamak olmuştu. Yutkunmuştum. "Seni buna ne zorluyor? Neden bize bunu yapıyorsun? Yoksa, o adam yüzünden mi?"

"Yoongi bu benim kendi isteğim." diyerek durdurmuştu beni. Kalbimin dediği ile aşırı hızlı bir şekilde çarpmaya başladığını hissediyordum. Onun ağzından bizim hakkımızda çıkacak en küçük olumlu şey için canımı verirdim. "Lütfen beni bir kere de olsa dinle."

Sakin olmaya çalışarak arkama yaşlanmıştım. Ağlamamak için zor duruyordum. Her şey düzelmişken bunlar şaka olmalıydı!

"Babam olacak o adamla konuşurken dediği her şeyi duydun." demişti. Başı öne eğilmişti. Gözlerime bakmaktan kaçıp duruyordu. Eli ensesine giderken, bahsedeceği şeyi kısa süre de anlamıştım. "Beni sadece dövüp işkence etmediğini, aynı şekilde..."

Durmuştu. Diyecekleri ağır geliyor olmalıydı. Onu anlıyordum, bana bile ağır geliyordu. Ona sarılmak istiyordum ama benden ayrılmak istediğini söylediği için ona yaklaşamazdım.

"Beni büyük adamlara da pazarlıyordu." Bir anda gözlerime baktı. Gözleri yine eskisi gibi duygusuz bakıyordu. Duygularını bastırıp duruyordu. (Duygularınızı sakın bastırmayın, şu an ben bir yaşayan ölüyüm.)

"Kirliyim anlıyor musun? Vücudumun her yeri kirli! Her yerinde o adamların izleri var. Vücudumda sadece dayak izleri olsaydı emin ol hiç acı vermezdi fakat bunun acısı geçmiyor anlıyor musun? Sen bana dokunduğunda veya yaklaştığında, seni de kirletiyormuşum gibi hissediyorum. Kendimden nefret ediyor-"

Dayanamayıp onu hızlıca kendime çektiğimde, bana engel olmamış ve sarılmama izin vermişti. Duygusuz halini bir kenarıya bırakıp ağlamaya başladığında, canımın yandığını hissetmiştim. Kendinden iğreniyordu ve ben onun için hiçbir şey yapamıyordum. "Lütfen Hoseok, böyle düşünme. Çıkar şu lanet düşünceleri aklından. Sen kirli falan değilsin ve beni kirletmiyorsun!" diyebilmiştim sadece. Daha çok şey yapıp ona iyi gelmek istemiştim.

Yeryüzündeki İnciler | Sope'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin