beş

19.6K 809 43
                                    

Kalbim hızlı hızlı atıyordu, heyecan mı bu? Yoksa korku mu? Nasıl anlayabilirim bu duygunun ne olduğunu?

Gergindim evet hemde fazlasıyla ama bu gergin olduğum zaman olan kalp çarpıntısı değildi.

Her şey belli olacak az kaldı. Hastaneye 15 dakikalık yolumuz var.

Sabah yoğun duygulu anlar geçirmiştik Atakan'la , Ortamı bozan ise kapının ardından gelen burun çekme sesiydi. Leyla hanım kapının önünde ağlıyordu.

Bir şekilde toparlanıp kısa bir kahvaltı yaptık sonrada yola çıktık. Dediğim gibi sabah ilk iş DNA testi olmaya gidiyorduk.

Acaba sonuç ne çıkacak, bundan sonra ne olacak diye düşünmüyorum. Düşünmek istemiyorum. Her şeyi detaylı düşünmek artık yordu.

Araba durunca beklemeden indim. Diğerleri de indi. Sadece Arat yoktu yanımızda onuda Kemal bey toplantı için şirkete gönderdi.

Geleceğimizden doktorun haberi var olacak ki kimseyle muhattap olmadan doktorun odasına çıktık.

Odaya girdiğimizde doktor oturduğu yerden kalkıp gülümsedi. Kemal beyle aralarında kısa bir selamlaşma sonrası oturmamız için koltukları gösterdi.

Atakan ve ben yan yana oturduk bizim karşımızda da Leyla hanım ve Kemal bey vardı.

Bir şeyler konuştular çok dinlemedim açıkçası. Sanki bir gerçeklikte değilmişim gibiydi. Beynim çok boştu hiç bir şey düşünmüyordum ama olduğum ortamla bağımda yoktu.

Atakan'ın koluma dokunması ile afallayıp kendime geldim. Herkes bana bakıyordu. Hiç bir şey anlamadığımı anlayan Leyla hanım kan alınacağını söyledi.

Kemal bey ile yerimizden kalkıp kan verdik, birde doktor tükürük ve saç teli istemiş. Onlarıda verdik.

Hastaneden çıkıp arabaya geri bindik.

"Ne zaman çıkacakmış sonuçlar?"

Soruma Kemal bey yanıt verdi.

"Ayarlama yapmaya çalışacağını söyledi büyük ihtimalle akşama kadar sonuçlar elimizde olur."

Başımla onayladım. Sonrasında sakin bir yolculuk geçirdik.

Bu arada fark ettiğim bir detay var. Bizim olduğumuz arabanın etrafında ilerleyen, dikkat çekmemek için dağınık olan, aynı plakaya sahip arabalar vardı. Evin etrafında da bir sürü koruma vardı hem bahçede hemde bahçe duvarlarının dışında.

Bu durum biraz korkmama neden olsada düşmanlardan falan bahsetmişlerdi onlar için önlem olmalı.

Eve gelince ne yapacağımı bilmediğim için onlarla birlikte salona geçtim. Aklıma takılan sorular vardı sanırım çekingence oturmayı bırakıp onları sormam gerekiyordu.

Kendi aralarında konuşan Leyla hanım ve Kemal beye döndüm.

"Bir şeyler sormak istiyorum."

Salona giren Atakan hızla yanıma oturup bana cevap verdi.

"Bana sorabilirsiniz küçük hanım, abin her sorunu cevaplamak için burada."

Onun bu sevimli halleri sayesinde dudaklarım arasından istemsizce kıkırtılar çıktı.

Gözleri bir anda kocaman olunca ne olduğunu bende anlamadım. Ağzı bir karış açıldı, boncuk gözleri kocaman oldu. Sonra Leyla hanımlara döndü.

"Gördünüz mü bana güldü. En çok beni seveceğini biliyordum!"

Koltukta daha da yaklaşıp kollarını doladı. O sırada kapının oradan ses geldi.

Kafamı kapıya çevirince Arat'ı gördüm. Gözleri kocaman olmuş bize bakıyordu. Ufak bir başını sallayıp bizim yanımıza geldi. Atakan'ı ensesinden tutup benden ayırdı.

"Uzak dur lan kardeşimden! Ona doladığın kollarını kırarım! En çok seni seviyormuş bide öyle mi, daha dünkü bok!"

Şaşkınca Arat'ı dinliyordum. Bu halleri halis mi?

Arat ensesini tuttuğu Atakan'ı biraz ittirip yanıma oturdu. Kollarını dolayıp beni göğsüne çekti, başıma koklayarak öpücük bıraktı.

"Nasılmış benim küçüğüm? Günü nasıl geçmiş abisinin küçüğünün?"

Şaşkınlıktan ağzımı açamıyordum, Arat'dan böyle davranışlar beklemiyordum.

Benden cevap alamayınca kafasını eğip suratıma baktı.

"Allah'ım şu tatlılığa bak, ölürüm kızım sana!"

Yüzüm yanmaya başladı sanki, bu ne!

"Utandın mı sen! Yerim ben seni!"

Bunu söyleyen Atakan'dı. Daha da yanmaya başladım. Salonda olan herkes gülmeye başladı, ben hariç.

Neyse ki bu durum çok uzun sürmedi çünkü kemal beyin telefonu çalmaya başladı.

"Hastaneden arıyorlar testle ilgili olmalı."

Telefonu açıp konuşmaya başladı. Bir süre doktoru dinledikten sonra gözleri benim üzerimde durmaya başladı.

Bir iki dakika sonra telefonu kapatıp ayağa kalktı. Yanıma adımladı, önüme durdu. Ellerimden tutup benide kaldırdı.

Herkes ondan bir şey duymayı bekliyordu ama o çok sessizdi. Gerildim. Sanırım onların kızı değilim. Sanırım Atakan'ın çok beklediği kardeşi değilim, Arat'ın küçüğü değilim.

Arat'ın küçüğü, çabuk mu alıştım?

Halbuki alışmak istememiştim. Biliyordum alışınca acı çekeceğimi.

Gözlerim dolmaya başlayınca Kemal bey kollarını sırtımdan geçirdi. Sıkıca sarıldı. Ilık nefesi kulağımda dolandı.

"Sonunda buradasın kızım."

Yanda duran ellerim ceketinin kenarlarını buldu. Sıkıca kavradım babam vardı artık, ailem vardı.





Akşın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin