kırk dokuz

3.8K 193 14
                                    

Aradan iki hafta geçti. Bu iki haftada büyük şeyler olmadı. Riccardo'yla iletişim kurabilir hâle geldik. Annem babamların telefonunu hep olmasada artık arada açıyor. Riccardo ailesiyle birlikte kaldığı için ailesyle tanıştım.

Barlas ile aramız iyi hatta şuan İtalya'da. Geçen çarşamba tüm gün gezdik.

Ona ulaşamama sebebim ise benim gideceğim haberini Arat abimle konuşurken öğrenmiş sonrasında şarjı bitmiş. Telefonunu şarja takmadan eşyalarını hazırlayıp havaalanına gitmiş. İtalya'ya gelmesi, otel araması, telefonu şarja takması falan uzun zaman alıyor.

İnanıp güvenmeyi tercih ettim.

Belki aptalca gelebilir ama buna ihtiyacım vardı. Ne kadar güvendiğim insanlar hep bir şekilde beni kırsalarda güvenmek bende bir ihtiyaç. Bunca zaman hayatımda doğru düzgün kimse yoktu ve ben şuan önüme gelene güvenerek yılların ihtiyacını gideriyorum.

Evet ben bir aptalım.

Düşüncelerim Barlas'ın bana seslenmesi ile kesildi.

"Sonunda çıkabildin."

Riccardo benim için bir dil kursu ayarlamıştı. Bu gün ilk dersim için geldim.

"Anca bitti."

"Olsun. Burada ayarladığım eve götüreceğim seni."

Gülümseyip bana uzattığı elini tuttum. Kocaman güldü o da.

Birlikte Barlas'ın kiraladığı arabaya binip harekete geçerken Riccardo'nun adamlarıda bizi takip ediyordu.

Sessiz geçen yolcuğu benim telefonuma gelen arama bozdu. Beyza'nın araması beni mutlu ederken beklemeden açtım.

"Akşın?"

"Beyza?"

"Ne yapıyorsun? İyi misin?"

"İyiyim. Ne yapayım işte alışmaya çalışıyorum, sen ne yapıyorsun?"

"Bende aynı her şey, ufak değişiklikler var onları haber vermek için aradım zaten."

"Neymiş o değişiklikler?"

Beyza'nın mutlu olduğu sesinden anlaşılıyordu. Bu benide mutlu etti.

"Yiğit'le ilişkiye başladık!"

"Ne? Ciddi misin? Bu çok güzel. Sonunda!"

"Çok ciddiyim. Yiğit'te yanımda seni duyuyor."

"İkiniz içinde çok mutluyum. Aranızdakiler belliydi ama ikinizde adım atmıyordunuz. Nasıl oldu bu peki?"

"Her şey bir anda gelişti bende anlamadım Yiğit bir anda geldi ve itiraf etti."

"En iyisini yapmış helal olsun."

Yiğit'in sesi geldi kulağıma.

"Ne sandın ciğerim, bizde böyle."

Kahkaha attım. Barlas dönüp bana baktı. Ona gülerek bakıp geri önüme döndüm.

"Birde bir şey daha söyleyeceğim sana."

"Söyle Beyzoş."

"Beyzoş ne kız!"

Kıkırdadım.

"Herneyse asıl habere geçeyim ben. Ablamı hatırlıyorsun değil mi?"

"Evet. Ablan aşırı iyiydi unutur muyum?"

"Senin büyük abinle birliktelermiş."

Şaşırdım, fazlasıyla. İkisini yakıştırmıştım. Birlikte olmaları güzel yakışıyorlar. Alparslan abimi seviyorum, hepsini seviyorum ama kırgınım hepsine.

"Ne güzel. Umarım herkes mutlu olur."

"Umarım!"

"Akşın, biz kapatıyoruz artık. Tekrar konusuruz, ders çalışacağız."

"Kolay gelsin size."

Vedalaşıp telefonu kapattığımızda arabada durmuştu.

"Neler olmuş baya gülüyordunuz?"

"Beyza ve Yiğit sevgili olmuş."

"İyiymiş."

Başımı salladım. Bir apartmanın önünde durmuştuk.

Apartmanın ikinci katına çıktık ve Barlas bir kapının önünde durup orayı açtı. Birlikte içeriye girdik.

Küçük bir evdi. İçeride çok fazla eşya yoktu. Güzeldi, pek sıcak hissettirmiyordu ama güzeldi.

"Fikirlerini alayım sevgilim?"

"Güzelmiş, sevdim burayı. Küçük olması çok güzel bence. Büyük evler hoşuma gitmiyor."

"Bu güzel oldu. Küçük evler benimde hoşuma gidiyor. Hadi evi gezdireyim."

Bir kapıyı açtı. Yatak odasıydı. İki kişilik normal bir yatak vardı, bir dolap vardı aynalı yatağın yanında da komodin vardı başka bir şey yoktu.

Yatağın başlığı ve ayak kısmı demirdi. Komodin ve dolap ise ahşap. Yatak örtüsü gri, duvarla beyaz birde ufak bir pencere vardı.

Oradan çıktık ikinci kapıyı açtık. Banyo ve tuvalet vardı. Klasik bir dekorasyon anlatmaya gerek yok. Sonrasında salona geçtik.

Mutfak ve salon birleşikti. Mutfak dolapları beyazdı, mermer gri renkti. Salonda bir koltuk vardı, gri bir L koltuk.

Daha fazla detaya girip anlatmama gerek yoktu güzeldi beğenmiştim ama dediğim gibi sıcak bir hava vermedi.

"Sen şimdi şu koltuğa kurul bende yiyecek bir şeyler hazırlayayım."

Başımla onaylayıp dediği gibi koltuğa kurtuldum ve yemek yalan sevgilimi izlemeye başladım.

Aradan geçen süre boyunca güzel, soslu bir makarna yapmış yanınada meyve suyuna benzer bir içecek getirdi.

"İtalya'dayız diye makarna mı yaptın?"

Sırf laf olsun diye sormuştum bunu.

"Hayır. Çok fazla aç kalmayalım diye. Başka zaman sana daha güzel ve farklı yemekler yaparım."

Gülerek makarnadan yemeğe başladım. Baya güzel yapmıştı, ben böyle güzel yemek yapamıyordum.

Koca bir tabak makarnayı bitirdikten sonra içeceğide içtim.

"Ellerine sağlık çok güzel olmuş sevgilim benim."

"Afiyet olsun güzelim, tekrar yemek ister misin?"

"Hayır, şimdi istemiyorum."

Birlikte yediğimiz yeri toplayıp koltuğa uzandık. Ben onun göğsüne yaslandım.

Uykum geliyordu. Güvendiğim göğse başımı iyice yasladım.

İnsan bazen keşke güvenmeseydim, aptalı oynamasaydım derdi. Olan olmuştu insanın elinden bir şey gelmezdi.

Uzun zaman oldu. Bu aralar hiç bir şey yapasım gelmiyor. Boş boş takılmak istiyorum.

Akşın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin