kırk dört

4.4K 256 149
                                    

Zorluk çekerek elde ettiğimiz şeylerin değeri her zaman daha fazladır. Pes etmeden onun için çabaladıysak önemlidir.

Ben çoğu şeyimi çabalayarak kazandım. Bundan gayet memnunum, pes etmemeyi öğrendim. Ufak pürüzler beni kararımdan vazgeçiremez.

Gerçek ailemle tanışmadan önce pes etmeye çok yakındım. Hep çabaladım, bir şeyleri başardım ama yolun sonu hep mutsuz olduğum o eve çıkıyordu. Yaşadığım hayat zevk vermiyordu bana.

Son kez kendime inandım ve dedim ki 'üniversiteyi kazan, başka bir şehire git, yeni bir hayat kur. Buna rağmen kendini iyi hissetmezsen o zaman vazgeç.'

Son kez denemeye karar verdiğimde hayatım yenilendi. Ailem oldu, mutlu bir yuvam. Beni seven anne ve babam. Beni destekleyeceklerini hissettiğim abilerim.

Sanırım bir konuda yanıldım ya da beni iyi kandırdılar. Atakan abim ve Arat abim beni desteklemedi.

Onların desteğini görmeyince vazgeçeceğimi düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Önceden hiç destek görmezdim bu yüzden bu bana engel olmaz.

Abimlerden nefret etmiyorum aksine hâlâ seviyorum onları. Sadece kırgınım çünkü güvenmiştim. Yanımda olacaklarını düşünmüştüm.

Telefona gelen bildirimle düşüncelerden sıyrıldım. Okula gitmemiştim bu gün evde test çözüyordum.

Telefonu elime aldığımda önemsiz bir bildirim olduğunu gördüm ve geri bıraktım.

Evde kimse yoktu. Annem, babam ve Alparslan abim şirkete gitmişti. Arat ve Atakan abimi bilmiyordum dünden beri eve gelmediler. Barlas'ta kendi evindeydi, Alparslan abim söyledi.

Daha fazla test çözmek istemediğim için ve böyle karalar bağlamamak için telefonu elime aldım. Alparslan abimin burasına tıklayıp telefonu açmasını bekledim. Üçüncü çalışta açtı.

"Güzelim bir şey mi oldu?"

"Hayır abi. Ne yapıyorsun?"

Abimle konuşurken bir yandan dolabımın kapağını açıp kıyafet bakmaya başladım.

"Çalışıyorum güzelim, sen ne yapıyorsun?"

"Bende ders çalışıyordu, yoruldum."

Onaylayan sesler çıkartıp sustu. Bende beklemeden asıl konuya girdim.

"Aslında abi ben bir şey söyleyeceğim. Barlas'ın yanına gidebilir miyim?"

"Neden, nerden çıktı bir anda?"

Soluk verdim.

"Abi onu merak ediyorum, tefonda konuşmak içimi rahatlatmıyor, görmek istiyorum."

Abim sustu, sanırım düşünüyor. Kısa süre sonra cevap verdi.

"Tamam, birine söylerim bırakır seni ama çok durmak yok. Hatta ben eve geçerken alırım seni."

"Tamam abiciğim. Seviyorum seni, öptüm."

"Bende seni seviyorum güzelim."

Telefonu kapatıp yatağa attım ve dolabı karıştırdım. Rahat olmak istiyorum, nasıl olsa evine gideceğim çok fazla süslü olmama gerek yok.

Dolaptan gri eşofmanımı ve beyaz cropumu çıkartıp üzerime geçirdim. Beyaz çoraplarımıda giyip ufak bir sırt çantasına eşyalarımı koydum.

Üzerimede eşofmanın hırkasını ve deri ceketimi giyip odamdan çıktım.

Evden çıktığımda karşımda araba hazır bekliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Evden çıktığımda karşımda araba hazır bekliyordu. Arabanın arka koltuğuna geçip kemerimi taktım.

"Merhaba."

"Merhaba Akşın hanım, Barlas beyin evine değil mi?"

"Evet ama bir pastaneye uğrayabilir miyiz yol üstünde."

"Tabi efendim."

Yolculuğun sonrası hızlı geçmişti. Bizi takip eden 3 araba vardı ve içleri koruma doluydu. Pastaneye uğrayıp tatlı bir şeyler almıştım.

Bir apartmanın önünde durduk. Şoför bana döndü.

"Üçüncü kat ikinci daire Akşın hanım."

"Tamamdır, teşekkür ederim."

"Görevim efendim."

Arabadan inip çantam ve pastane poşetini alıp beklemeden binaya girdim. Barlas'ın geleceğimden haberi vardı.

Kapının önüne geldiğimde daha zile basmadan kapı açıldı ve Barlas beni kendine çekti.

"Hoş geldin sevgilim."

"Hoş buldum."

Salona geçtiğimizde tekli koltuğun üzerine sırt çantamı bıraktım. Ortada olan masanın üzerine de pastane poşetini koydum.

Arkamdan gelen Barlas belimden sarılıp saçlarımı öptü. Kolları arasında dönüp boynuna sarıldım.

"Nasılsın?"

"İyiyim güzelim, sen?"

"Cidden soruyorum Barlas, ağrın falan var mı?"

Kollarını çözüp elimi tuttu ve ikimizi koltuğa oturttu. Beni göğsüne çekip saçlarımı severken bende diğer elinin parmaklarıyla oynuyordum.

"İyiyim Akşın. Daha kötü duruma düştüğüm oldu."

"Abimle konuştun mu?"

"Hayır. Bu konuyu kapatabilir miyiz, ilk defa evime geldin başka şeyler konuşalım."

Kafamı kaldırıp çenesini öptüm. Yüzü çok kötü gözüküyordu. Sol kaşı patlamış, sağ gözünün alt kısmı morarmış, dudağının sağ tarafı da patlamış ve bir kaç çizik vardı yüzünün çoğu yerinde.

Oturduğum yerde yükselip yüzünü ellerim arasına aldım.

"Canın çok acımış olmalı, yüzün çok kötü gözüküyor."

"İltifatın için teşekkür ederim."

İkimizde gülümsedik.

Patlamış kaşını öptüm. Kaskatı kesildi. Yanağındaki morluğa değdirdim dudaklarımı. Burnunu öptüm sonra. Şaşkın şaşkın bakıyordu, eğer canının yanmayacağını bilsem yüzünü mıncırırdım.

Dudağının kenarındaki yara gözüme çarptı. Orayıda öpmek istiyorum. Yapmalı mıyım emin değilim. Yapacağım.

Gözlerimi kapatıp dudağındaki yaraya bastırdım dudaklarımı. Saniyelik bir olaydı. Kafamı geri çektiğimde onunda gözlerinin kapalı olduğunu gördüm.

Yavaşça gözlerini açtı. Ellerini belimde hissetmemle kendimi kucağında otururken buldum.

"Dudağım çok acıyor, bir öpücükle geçmez."

"Hı?"

Akşın! Hı ne kızım hı ne!

Barlas gülüp yüzüme yaklaştı. Gözlerim büyürken biraz daha yaklaştı.

"Seni seviyorum Akşın."

Gözlerini kapattı ve dudaklarını bastırdı. Benimde gözlerim kapanırken karşılık vermeye başladım.

Akşın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin