otuz sekiz

5.3K 265 9
                                    

Bu kalabalık bana çok fazla. Düşünsenize tek başınıza büyüyorsunuz sonra bir anda aileniz oluyor, kalabalık bir aile.

Hepsiyle tanışıp yemek yemiştik. Şimdi tatlı ve çay ikilisini götürüyorduk. Annemler büyükler olarak salonda oturuyorlardı, bizde gençler olarak terasta.

Karşımda kuzenlerim vardı ve gözleri sürekli üzerimdeydi ve beni onlardan saklamak isteyen Atakan abimde kolunu omzuma atmış beni iyice kendine çekmişti.

Bir tarafımda Arat abim diğer tarafımda Atakan abim oturuyordu. Tekli koltukların birinde Alparslan abim diğerinde Barlas oturuyordu.  Karşımdaki ikili koltukta Baran abi ve Çağrı oturuyordu. Üçlü koltukta da Baran abinin ikizi Boran abi yanında da Çağrı'nın abileri Çetin ve Çınar abi oturuyordu.

Bu ailede neden herkese çocuklarına aynı harfle başlayan isim vermiş hiç anlamadım. Herneyse çok gerekli bir detayda değil zaten.

Asıl gerekli olan detay Barlas'ın yüzüne bakamamam! Sabah her şey güzeldi itiraflarımızı yaptık ama sonra amcalar falan gelince kendimize gelip ayrıldık. Ve o zamandan beri utanıyorum!

Sorun şu ben utançtan suratına bakamıyorum ama o dünyadan bağlantısı kesilmiş gibi beni izliyor ve bu beni daha çok utandırıyor. Üstelik herkes bakışlarının farkında her an bir şey derler diye korkmuyorum değil.

"Atakan abi, kızı bırak artık valla yemeyeceğiz!"

Çağrı isyan etmişti artık. Komik biri gibi duruyordu.

"Sanane be karışma bana!"

"Abi, niye kıskanıyorsun. Kuzenimin o bizim, kardeşimiz. Hala kızı olsaydı bir ihtimal ama yok yani olmaz."

Ne diyor bu? Çağrı gerçekten anlaması güç birisin.

"Kız Akşın bakma öyle şaka yaptım. Kuzen kardeş demektir hala, amca kızı olması önemli değil."

Ufak bi tebessüm gönderdim. Geriliyordum, cevap veremiyordum bu yüzden.

Neyse ki gece kısa sürdü ve herkes odasına dağıldı.

~~

Sonunda İstanbul'a geri dönüyoruz. Aslında her şey çok güzel geçti ama kalabalık yordu.

Kalabalık aile güzel bir şeymiş, sevdim bunu ama çok fazla gürültü oluyor. Sanırım pekte benlik değilmiş.

Mardin'de geçirdiğimiz bir buçuk hafta boyunca herkesle zaman geçirme fırsatım oldu.

Babaannem, annem ve yengemlerle komşuları gezdik alışveriş yaptık. Dedem bana simsiyah bir at almış.

Bir çiftliğimiz varmış ve dedem bütün torunlarına belli bir yaşa geldikten sonra birer at almış. Benim bulunduğum haberi gelincede beklemeden banada almış.

Hafta içinin büyük bir çoğunluğunu çiftlikte geçirdik. Amcamlarda bana at binmeyi öğrettiler. Öğrendikten sonrada kuzenler olarak atlarla gezdik. Tabi bunların hepsinde Barlas yanımdaydı.

Barlas'la itiraflardan sonra karşı karşıya gelip doğru düzgün konuşamamıştık. Aramızda bir konuşma olmadı ama sürekli olarak yakınlarımdaydı,yanımda değilse gözleri sürekli üstümdeydi.

Döndüğümüzde konuşuruz diye hiç sıkıntı yapmadım bu belirsizliği ve şimdi dönüyoruz.

"Akşın, uyukluyorsun güzelim gel kafanı koy omzuma."

Babama dönüp dediğini yaptım. Sağ omzuna ben sol omzuna annem kafasını koymuştu.

"İyi uykular benim meleklerim."

Son duyduğum ses babamındı ve son hissettiğim şey ise kafamda konulan öpücüktü.

Bozdagaksinn_

Kara'm🖤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kara'm🖤

Akşın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin