Narçiçeğim kitabını yazmak bana hep iyi geldi. Onlara sığınmak bana çok güvende ve evimde hissetiriyor. Buraya yazmam ve sizin okumanız çok değerli.
Narçiçeğim1 kitabının bitmesine az kaldı. Bu hem üzücü hem de gururlandırıcı bir şey. Kitap ile ilgili düşündüğüm güzel fikirler var. Bunlardan birisi; kitap bittiğinde yayınevlerine gönderip, şansımı denemek. Satırlarımın sizin ellerinizde olması için her şeyi yapacağım. Bunu başaracağım. Bana destek olan ve olacak herkese şimdiden teşekkür ederim. :))Bu fikrim hakkında bilgi almak isterseniz, @hracskn adlı kendi hesabımdan bana ulaşabilirsiniz.
Satırlarda nefes alalım.
Barış Zoral'dan...
"Ya Ebrar şimdi bayılacağım!"
"Sarı çiçek mızmızlanma."
Bugün Pelin'in doğum günüydü.
24 Mayıs...
Aynı zamanda Can'ın da doğum günüydü. Canım kitapevim... ona bunu diyerek sinir etmeye bayılıyorum. Pelin'i bilerek evime getirmiştim. Şu an onların evinde doğum günü hazırlıkları oluyordu. Hem hazırlıklar rahatlıkla ilerlesin diye hem de onunla zaman geçirmek istemiştim. Bu zamana Ebrar'da dahil olmuştu. Pelin hayat enerjime tavan yaptıran, yüzümü çokça gülümseten mükemmel bir kadındı. Onun güzelliğini hangi kelime ile anlatsam bilemiyorum... şaşırıyorum. sarı saçlarını yanına atışı ona hayranca bakışlarıma sebep oluyordu hep. O saçlar etrafımda uçuşurken aşık olmamam mümkün değildi. Başta ona yargı ile yaklaştığım için kendime çok kızgındım. Ona bunu dediğimde ise kendime kızmamam için sıkı sıkı tembih etmişti. Öyle de güzel bir kalbi vardı. Geleceğini çok önemsiyordu. Geçmişi pek sevmezdi. Geçmiş ile ilgili olayları açmayı da. Yaşanılanları hep üstü kapalı anlatırdı. Ne kadar canlı bir çiçek gibi görünse de aslında solup, tekrar zorluklarla açmış bir çiçekti o. Ebrar'ın pesinde koşmaktan yorulmuştu ama çaktırmıyordu. Aslında yorulması için Ebrar'ı biraz kışkırtmış olabilirim... Ebrar bu organizasyonu biliyordu. Eğer yorulursa etrafında olanları görmesi daha da zorlaşacağı için bu mantıklı bir fikir gibi gelmişti. Sonuçta sabahtan beri fark etmiyordu. Telefonunu bile eline almamıştı. Yerde debelenirlerken araya girmiş ve ikisini de belinden yakalamıştım. Çalışmalarım işe yarıyordu. Onları tutabilecek güçteydim. Sağ elimi Pelin'in omzuna atmış, sol elimle de Ebrar'ı kucağıma almıştım. Uzaktan gören bir insan çekirdek bir aile sanardı.
Umarım bir gün...
"Arkadaşlar haydi marş marş mutfağa inip, karnımızı doyuruyoruz! Ben çok çok açım. Biliyorsunuzdur ki aç olunca gözüm sadece yemeği görüyor."
Pelin kafasını bana doğru çevirmişti. Bizi mutfağa yöneltmiştim. Pelin bir şeyler söyleyecekti ve yine o bakmaya duyamadığım gülüşü peyda olmuştu suratında. Bakıyorum... bakıyorum ama bir türlü yetmiyordu. O hep benimle olurdu umarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NARÇİÇEĞİM 1
RomanceBiz iki kırık şehirdik... Bir yapboz gibi tamamlanacağımız günü bekliyorduk. NARÇİÇEĞİM Selen ve Burak geçmişinden kurtulmaya çalışan iki insan. Çocuklukları parçalanmış. Bir kenara kırılıp atılmış. İki yıkık,kırık şehirler. İki yapboz parçası... Ge...