Yıllanmış Urgan

23 3 0
                                    

Final...

Serimizin ilk kitabının finaline hoşgeldiniz...

Bunca zaman yazdım, söyledim ben satırlar için varoldum. Bu kitap benim evim hepimizin evi bir süreliğine veda edeceğimiz evimize yeniden ilk günkü gibi hoşgeldiniz.

Bir sonraki bölüm benim size kısa süreli vedamdır. Orada ilk vedamı yapacağım.

Son olmayacak bir şekilde,

Satırlarda nefes alalım...

Selen içindeki huzursuzluk ile cebelleşiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selen içindeki huzursuzluk ile cebelleşiyordu. Bugün bir başlangıcın sonuydu. Bir bitişin yaklaşmak üzere olduğunu hissediyordu. Bu öyle bir bitiş olacaktı ki bir daha geriye dönüp bakılamayacaktı. Tüm dengeler kurulamamak üzere yakılıp yıkılmıştı. Selen arabasının kulübeye yaklaşmakta olduğunu görüyordu. Eli ayağı titriyordu. Kalbindeki baskı hiç azalmadan devam ediyor onu sıkıştırarak , rahatını fazlasıyla bozuyordu. Telefonunda değişen şarkı ile irkilmişti ne kadar da şu ana uygun diye içinden geçirmeden edememişti. Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda... ı. şarkının sözlerini mırıldanarak arabayı kulübenin evin çıkışına açılan kapısına park etmişti.

Taşların üstlerine basarken omuzlarının kalkıp bir daha hiç kalkmama isteğine rağmen omuzlarını dik tutuyor fakat omuzlarındaki ağırlık ile her bir adımda kalbindeki baskıyı daha fazla artırarak ağrının boyutunu artırıyordu. Kalbi karşı tarafından elinde ezilip un ufak parçalara ayrılıyordu. Bedenine ait hiçbir uzuv tutmuyordu. Yaralarına değen yara bantları iflas etmiş, yarayı sarmaktan çekiniyorlardı. Büyük bir yarayı değil bir sargı bezi, ucuna takılan çengelli iğne bile yarayı kurutup deriyi iyileştiremezdi. Dikiş tutmaz bir deri daha fazla yaralansa zeval görür müydü? Yarayı açan eller hariç bütün iğne uçları yaraya kör olurdu.

Yaralayan O'nun Elidir.
İyileştiren O'nun Elidir. ıı.

Burak kulübeye daha önce gelmiş kulübeye veda ederken ondan kalan birkaç eşyayı da yanına almıştı. Özleyeceğini düşünüyordu. Özleyeceğini düşünmekle kalmıyor, biliyordu... daha fazla bu şehirde nefes almaya devam edemezdi. Etrafındaki en ufak şeyde bu ihanet aklına geliyordu. Aynaya bakamıyor bununla yüzleşecek gücü kendinde bulamıyordu. Aklının içi bu denli karman çormanken asla... boğucu gelen bu şehirden bir an önce kurtulmalıydı. Selen kapı koluna dokunduğunda korkusuzluğundan destek alarak sertçe kapıyı aralamışı. Artık tüm gemileri yakmıştı. Her şey ortadayken kendini hiçe saymasının aptallık olacağını düşünmüştü. Güçsüz değildi ve olmayacaktı. Kapının önünde durakladığında, gözünün önüne bu kapıyı ilk açtıkları anın eskimiş görüntüleri gelmişti. Mazi insanın etini kızgın saçlarda kavuruyor lime lime ediyordu. Selen bu kapıdan ilk girdiği o kız çocuğu değildi. Harabe evi yanıp gerisinde parçalanmış bir çocukluk bırakmıştı. İkinci defa. Tek oyuncakları çalınan çocuk o muydu?

 NARÇİÇEĞİM 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin