Buraya gelip satırlarımla özleşmem, satırlarımla özleşmeniz... Benim için rahat nefesler almak demek. Umarım sizin için de huzurun vesilesidir. Kitap okumayı çok seviyorum ama yazmanın yaratığı o doyamadığım hissler işte onlar çok eşsiz... Bu yolda gerçekten yürümek isteyen veya emek veren insanların yolu hep açık olsun. İnşAllah başarılarımızla anılacak bir geleceğimiz olur. Hep birlikte o geleceğe kavuşmamız dileğimle... Haydi şimdi o geleceğe giden adımlardan birini atalım.
satırlarda nefe alalım...
Kapanmamamış yaralar ilk gün gibi kanarlar. Dışardan görünmez içimde yangın var.
Kabuğun içini açmadan kabuğun içindeki kararmış inciyi farkedemezsin.
"Selen..."
Tülin yaralarının üstünü elini hırkasına götürüp hızlı bir kavrama ile yaraların üzerini kapatmıştı ama nafileydi... Gören göreceğini çoktan görmüştü. Kanayan bir yaraya ateş düşürmek nedir bilir misiniz? Canınız acıdan kavrulur, canınız yangında etrafa kaçışmak ister. Sonra o yangından tam önünüze bir kor düşer. Oradan kaçacağım derken kıvranarak daha çok yanarsınız... Nasıl yanarak çıkacaksınız bilemezsiniz. Can havli ile son anda çırpınma çabanız. Görünürde ne bir kapı vardır ne de çıkış yolu... Öyle bir yol varsa dahi o kargaşada bulamazsınız. Cansız hale bürünmüş vücutlar da yanar mı? Ya da o yangından çıkmak için uğraşır mıydı?
Kendimize şunu diyelim nasıl çıkacağız?
Canlı veya cansız çıkmak istiyor muyuz?
Yaralar kanaya kanaya da olsa kabuk bağlar bu yaranın doğası... Kanamadan iyileşemez. Kendini iyileştiremez...
"Tülin hanım ne oldu size? O yaralar nasıl oluştu?"
Selen kapıdan girer girmez Tülin'in yanına varıp yaralara göz gezdirmişti. Selen, Tülin'in yaralarının üzerine kapatığı hırkanın bir kısmını yaraların üzerinden çekmişti. Yüzündeki gerilen çizgiler sinirin simgesiydi. Elleri, içine doğru sıkı sıkı kapanmış, yumulmuştu. Sağa, sola savrulmak için zaman kolluyordu. Panikleyen Tülin Selen'in koluna parmaklarını sarmalamış, ileri doğru haraket ettirerek odadan onunla beraber çıkmaya yeltenmişti. Selen kolunu geri çekmiş, karşısındaki yüzünde bir damla boya izi olmayan Tülin'e bakınıyordu. Yüzündeki yaralar yalancı boyalar olmadan kendini tüm acısıyla görünürlüğe sunmştu. Belki yalancı boyalar yüzünde değildi ama tonlarca acıya şahitlik eden, gerçekliği insanın vicdananına tıpkı dalgaların kıyı duvarlarına çarpışı gibi çarpan boyalar yüzünün ve vücudunun her yerindeydi...
"Bunu düşünmek sinir bozucu ama şiddet mi görüyorsunuz? Paniklemenizden algıladığım bu. Saklamak zorunda gibi gözüküyorsunuz. Daha önce yaşanılanlarıdan da düşünülmesi, Viral beye çıkıyor. Size bu iğrenç ve hiç bir kalıba sığdıralamayacak davranışı o mu yaptı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NARÇİÇEĞİM 1
RomanceBiz iki kırık şehirdik... Bir yapboz gibi tamamlanacağımız günü bekliyorduk. NARÇİÇEĞİM Selen ve Burak geçmişinden kurtulmaya çalışan iki insan. Çocuklukları parçalanmış. Bir kenara kırılıp atılmış. İki yıkık,kırık şehirler. İki yapboz parçası... Ge...