Biz iki kırık şehirdik...
Bir yapboz gibi tamamlanacağımız günü bekliyorduk.
NARÇİÇEĞİM
Selen ve Burak geçmişinden kurtulmaya çalışan iki insan. Çocuklukları parçalanmış. Bir kenara kırılıp atılmış. İki yıkık,kırık şehirler. İki yapboz parçası... Ge...
Buraya gelmek kargaşanın ortasında evime sığınmak gibi...
Sadece benim evim olduğunu da düşünmüyorum.
İlk evimizde bir güne ne dersiniz?
Sakın son günler diye düşünmeyin,
Bu ev bizi diğer evlere bağlayacak.
Satırlarda nefes alalım...
Yüzüne bakamıyorum. Bir yaprak gibi dökülüyorum...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SelenDeren...
Beraber gittiğimiz lunaparkın önünden geçiyordum. Tek başımıza gittiğimiz an, lunaparkın sönük ışıklarının ardında tekrar canlanıyordu. Lunaparkın ışıkları kapalıydı. Çok sessizdi ama her zamankinden daha sesiz. Bu huzura ait bir sessizlik değildi oluşturacağım felaketin sessizliğiydi. Buradan her geçtiğimde veya geçtiğimizde kahkahalarımızı duyardım. Lunaparkın soğuk demirlerine değdiğimde bir hıçkırık boğazımdan feryat etti... artık gülmüyordum. Bağrıma yapışmış bu leke olduğu sürece de gülemeyecektim.
Yeni yılın ardından...
"Burak sen benimle ve ailenle yeni yıla girmediysen kiminle girdin?"
"Selen'le."
Burak'ın söylediklerinin ardından Barış'ın ağzı şaşkınlıkla açık kalmıştı. İçtiği su ise boğazında kalmıştı.
"Ney?"
"Duyduğun gibi. Yeni yıla Selen'le girdim."
Barış'ın şaşkınlığı giderek artarken Burak gülümsemekten kendini alıkoyamıyordu.
"Nasıl oldu yani? Ben düşünmemiştim. Harbiden! Onun dışarıya karşı gösterdiği kişilik olmadığını biliyorum... ama sana karşı yelkenleri indirebileceğini düşünmemiştim."
"Selen'in derinlikleri var çok derin bir çukur gibi ve oralara ben inmeyi başardım, daha doğrusu başardık."
"Nasıldı o anınız?"
"Anlatamam onun ile aramadaki bu bağ bize özel... bu anı bana kalsın istiyorum."
Barış yaşadığı şoku sindiremeyerek mutfak tezgahına bıraktığı bardağı tekrar almış ve suyu içmeye devam etmişti. Mecnun'a dönen arkadaşına sırıtmadan edememişti. İçinde o anı öğrenememenin burukluğu da olsa arkadaşının mutluluğuna katılmıştı.
(Okuyucular o anı öğrenecek ama sen öğrenemeyeceksin üzgün değilim Barış. :') )
Yeni yıla girmenin son anları...
00:00 saatine son 2 saat kalmıştı. Burak'ın karmaşık düşüncelerinin arasında ise tek cümle cızırdıyordu. "Bu yıla Selen ile başla." Gerçekten bunu yapmak istiyordu. Oturduğu mutfak sandalyesinden ellerinden güç alarak hızlıca kalktı. Selen'in evi çok uzak sayılmazdı. Uzunca yürümek gerekiyordu fakat bu ona bir engel değildi. Montunun fermuarını son yere kadar çekti ve koşmaya başladı. Her attığı adım daha çok sertleşiyordu. Ona zamanında ulaşacaktı. Ona ulaşacaktı. Ne geç ne erken tam zamanında... Uzun süre ciğerlerini dinlemeden koştu. Selen'in camının olduğu alana girdiğinde heyecan üstüne sinmişti. Bir an geri çekilmeyi düşünse dahi vazgeçmedi. Telefonunu çıkarma ihtiyacı hissetmeyip, Selen'in camına bakan banka oturdu. Hiç bir şekilde kendini belli etmek istemedi, beklediği bir şey var gibiydi sanki sanki...