Pırlantaların Hanımefendisi

Bölüm 9

Biz üç kişiyiz, ben, keyfim ve boynuzlarım.

Dün akşam olanlardan sonra üç uyku hapıyla uyumuş ve öğlen uyanmış olmamın bence bir mahsuru yok.
Aman efendim bu kız zor bir gün yaşadı, yatıp dinlensin demek yok! Annemin 'yata yata karpuz gibi oldun' müzikali başladı.

Tam olarak ne olsun istiyorlar ben anlamıyorum. Diyorlar ki hem yüz verme hem de peşinden koştur. İkisini aynı anda nasıl yapacağım diyorum hepsi eşek kestanesi dikeni gibi batıyor.
Dün rezil oluşum yetmedi mi size alooğğ?

Çınar'a söylediğim sözlerden sonra baktım topu çeviremeyeceğim hemen attım kendimi yere. Tansiyonum düşmüşte bayılmışım numarasından başka bir şey gelmedi aklıma.
Yazık Çınar'ım nasıl endişelendi. Senin benim duygularımı şaha kaldırmaya ne hakkın var be adam?

Herkes bir panik bir telaş yaptı görmeye değer. Biri eline tütün kolonyası almış koklatacağım diye içirdi resmen. Hangi geri zekâlı yaptı onu çözemedim o karışıklıkta. İki kişi tutmuş bileklerimi ovuyor. Çınar başımı tutuyor. Ya şapşal şey panik oldu. Suni teneffüs yapsa geçerdi hepsi aslında.
Biri de tutmuş bacağımı ovmaya çalışıyor. Lan tansiyonum düşmüş bayılmışım sence sorun bacakta olabilir mi?

Ha her şeyi geçtim babam doktor! Adam ütüsünü bırakıp koştu geldi yanımıza neyse ki de kurtuldum eziyetlerinden.
Çınar onca şeyden sonra kaldı tabii akşam yemeğine. Annem de sağ olsun etçil adama dayadı bütün sebzeleri.
Adam masada yeşilden başka renk görmek istiyor o da bir tek turuncu masa örtüsü.

Sürekli utanarak soruyor.
"Bu ne? İlk defa deniyorum. Şunun adına ne demiştiniz?"

Adam bilmiyor ki börülceyi, pazıyı, rokayı. Evliliğimiz süresince ben de hiç yapmadım orası ayrı ama daha önce de hiç tüketmemiş.
Hatta ben merak edip 'hiç börülce yemedin mi? Nasıl olur ya?' Demiştim.

'Ne bileyim hiç gerek duymadım, eksikliğini hissetmedim.' Demişti haklı olarak. Kim börülcenin eksikliğini hisseder ki?

"Ee Çınar, bu defa nasıl bir düğün düşünüyorsun? Annen gelmemiş seninle."

Diz annem sen diz adamın boğazına lokmaları. Hiç çekinme vur dibine dibine. Beni de düşünmeyin. Saçmalayın. Olur mu öyle şey? İnsan hiç unutamadığı eski kocasının yeni müstakbel karısını kıskanmadan onun düğününe sevinmez mi? Benim kalbim dört şeritli otoban gibi hiç dert etmeyin siz.

"Annem pek karışmak istemedi. Biz daha çok kendimiz karar vermek istedik."

1.80 boyunda, sarışın mavi gözlü aşırı güzel beni yanında kardeşi gibi gösteren bir kadın olmana rağmen seni anne bilmiştim ben Victoria hanım.

Ay böyle de hiç olmuyor. Kayınvalide ismi hiç Victoria olur mu? Adının yanına hakaret eki bile getiremiyorum öyle bir şey? Sümsük desem olur mu? Zaten onunda bir suçu yok ne yapsın kadın.

"Anne başka şeylerden mi bahsetsek?"

"Sen neler yapıyorsun görüşmeyeli?" Diyerek Çınar okları bana çevirdi.

Mine bana doğru bakarak el hareketleriyle bir şeyler anlatmaya başladı.

"Ben, kalbim, çok küçük. Aklımda, hep, çizim var. Hayallerimin hediyelerle ip atlıyor. Hayatımı süpürgeyle kovalıyorum. Ohoo saçlarımla temizlik yapıyorum."

"Anlamadım?"

Anlamazsın tabi ben de anlamıyorum bu ne anlatıyor. Salak salak hareket edip benimde kafamı karıştırdı.

"Şaka yapıyorum. Ben, kendimi çizimlerime verdim. Bir de Fırat var. Çok güzel zaman geçiriyorum."

Geçmiyorrrr Çınar! Sensiz günler bana haram! Niye beni terk edip gittin ulan?