Bazen bazı taktikler yaramaz, hele ki taktikleri ben veriyorsam.
Bizim ki aşk değil komik hikâye sanki. Böyle çok okunan, eskimiş olsa da herkesin aklında kalan fıkralar olur ya, hah işte onlar. Acaba bizi tahmin edip mi yazdılar?
Dönüp baktığımda harika bir birlikteliğimiz olduğunu görüyorum ama eksiklik varmış.Bu hikâyenin tamamlanması için bir aile gerekliymiş. Sağ olsun benim ailem bu konudaki tüm yükü omuzladı.
Bir Çınar'ımız eksikti o da aramıza katıldı.Anneannemin balkonunda elimde acımış çayımla yıldızları seyrediyorum. Buraya ilk geldiğim de ağlayarak izlemiştim bütün geceyi. Şimdi ise içeride horlayan Çınar ile gelmek müthiş eğlenceli. Kendisi kabul etmese de çok yorulunca horluyor.
Balkonun da kenarından ses gelip duruyor. İçime bir ürperti geliyor da ses çıkaramıyorum. İçeridekiler de uyudu! Kendi evimizde olsak sabaha karşı uyurlar burada hava kararır kararmaz uyuyup kaldılar. Keşke kümeste yatsaydınız.
E ben yerimi yadırgıyorum. Geçen sefer de dönüp dolaşıp öyle uyumuştum zaten. Bir de moral bozukluğu eşlik etmişti. Üzgün olduğumda bir ağırlık çöker üzerime sorma gitsin. Hele bir de ağlamışsam! Bazen sırf kendimi uyutabilmek için ağlıyorum.
"Hşşşt aloooo! Kim var orada?"
Yeter artık ama! Tavuksan gıdakla köpeksen havla da ne olduğunu bileyim. Hayatı da sorgulatmıyorsunuz insana! Şurada kendimle baş başa iki bilemedin üç saat dertleşemeyecek miyim ben ya?
Çuvalı açıp içinden çıkardığım bir odun parçasını attım. "Abooo!" Diyerek Fırat kalktı ayağa.
"Abla nediyon ya!"
Hiç öyle yeri göğü bir taşlayayım dedim. Salak mısın Fırat asıl sen ne yapıyorsun orada.
"Oğlum iki saattir niye ses vermiyorsun?"
"Ben eve girecektim sonra baktım sen balkondasın ben de korkarsın diye girmeni bekledim."
"Kükreyerek gelmezsen niye korkayım?"
Fırat olduğu yerde saymaya devam edince benim de içimi kuşku kapladı. Pantolonu falan mı yırtıldı acaba o yüzden mi çekiniyor?
"Ne bekliyorsun gelsene."
Başını eğip ufak adımlarla geldiğin de üzerine baktım. Görünürde hiçbir şey yoktu. Ay bana gına geldi bunun hâlini anlayacak his gelmedi.
"Gözlerin neden kızardı senin?"
"Soğan doğradım." Dedi pat diye.
"Gece vakti ne soğanı? Madem doğruyorsun beni niye çağırmıyorsun?"
Bakıştık kısa bir süre. Elimle yanımdaki boş yeri işaret ettim oturması için. Geldi, sakince oturdu kaldırdı başını gökyüzüne doğru.
"Fulya mı?"
Başını salladı yavaşça. Ah be Fıro, seni de aşk avucuna almış. Konu Fulya olunca adamın neşesini de çalmış.
"Ne diye üzülüyorsun ki? Ortada fol yok, yumurtalar firarda. Kendine niye eziyet ediyorsun?"
"Olmayacağına." Dedi titreyen sesiyle.
"Kaderin kalemi elinde mi? Gittin kıza açıldın mı? Bahsettin mi duygularından?"
"Bahsetsem ne olacak abla gözünü seveyim? Kollarını açıp koşacak mı bana?"
Mantıken hayır çünkü Fulya temas sevmez. Denemeden bilinmez ama değil mi? Sen armutu sevde belki pişip ağzına düşer yani.
"Sen şimdi hiçbir şey yapmadın, olmayacağını kafanda kurdun ve ona efkarlandın. Öyle mi? Evet, belki olmaz ama bu bir son değil. Olabilir de yani neden olmasın ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pırlantaların Hanımefendisi
Mizah29 yaşında eşinden ayrılan biriyseniz hayat sizi zorlayabilir. Bunalımdan çıkamadan kendinizi aile evinde bulduysanız, çıldırmanıza ramak kalabilir. E ne yapalım sünger çekerim geçmişe dediğiniz an halay çekiyor olabilirsiniz ve iş orada değişir. ...