Katrandan şeker olmuyorsa bizden de bir cacık olmaz
Sen sanıyorsun ki fırtınayım ama yaprağı uçuracak gücüm yok. Eşeğin bilmediği ot karnını ağrıtırmış seninki de o hesap. Oğlum sen biftek yağına ekmek banıp yiyen adamsın. Isırgan çorbası senin neyine? Bak üstten alamamışsın vitamini alttan Ruhi takviye etmiş.
Yani gerçekten Fıro'nun dediği kadar mandalak olma yolundasın Çınar.Hayır Peri ne anlar doğal yaşamdan? O ancak gördüğü videolara, koyulan storylere özeniyor. Kızı bıraksan deve dikenini sırt kesesi olarak kullanmaya çalışır.
"Burada mutlu gibi gözüküyorsun."
Ayaklarımız akan suyun altında popomuz toprağa dayalı bir şekilde gece karanlığında deli dürtmüş gibi oturuyoruz. Mutluyum Çınar hep seninle böyle hayaller kurardım. Hep hayalimdi yani senin ısırgan otu maceran olsun sonra birlikte geceyi selamlayalım.
"Mutlu muyum bilmiyorum hatta mutluluk ne onu da bilmiyorum. Sadece yaşıyormuşum.. buraya gelince huzurla doldum. Çok klasik belki de çok saçma gelecek sana ama ben yaşamak için yaşıyormuşum. İnsanın üretmesi lazımmış, dinlenmesi ya da kendine ait alanının olması gerekiyormuş."
Yürü be yiğidim. Onlar nasıl sözler.. Aman aman nazar değecek şimdi. Şaka falan bir yana ama ben buraya boş yere gelmemişim. Bir yerden sonra kimliğini kaybediyor ya da aramaya başlıyor insan. O kadar çok kulak veriyoruz ki dış dünyaya sonra kendi sesimizi duyamaz oluyoruz.
Bence bu çocukluğumuzda başlıyor. Küçükken 'ye tosunum, yarasın evladıma' diye başlayan sözcükler büyüdükçe 'az ye, fiziğine dikkat' lere dönüşüyor. Hangisini uygulasın bu çocuk? E sen sürekli ye dedin durdun sonra hoop birden yeme sakın dedin. Dışarıya o kadar çok bağlanıyoruz ki onlar konuşmadan ne yapacağımızı bilemez hâle geliyoruz.
"İlk günlerinde ki gibisin, çiçeklerinin açtığı zamanda ki gibi."
Yapma Çınar, ikimizi de yakacaksın. Ben o ihanetten sonra seni affedemem hadi diyelim yaptım öyle bir gerzeklik ikimize de hayatı karanlık pencereden gösteririm. Ben beni biliyorum yaparım, affederim ama buzdolabında iki gün beklemiş pasta gibi kalırız. İlk andaki kadar tatlı, kreması donuk kalamayız.
"En çok kurtulmak istediğim yer burasıydı. Ne bileyim küçük geliyordu, yetmiyordu. Birçok insanın hayalidir Ege'ye yerleşmek, bağ bahçeyle uğraşmak, denizin dibinde soluklanmak. Ben yetinemedim, aslında özgürlüğüme koştum. Ayrı bir odam var sahiden var mı?" Duraksayıp gökyüzüne bakıyorum sanki ilk defa pırıl pırıl yıldızları görmüşüm gibi.
"Odamın rengini değiştiremiyorum çünkü diğer odalardan farklı olamaz. Çamaşırlarımı istediğim yumaşatıcıyla yıkayamıyorum annem kokusunu sevmiyor, boş yere makina çalışmasın diye ayrı da yıkatmıyor. Eve girdiğim, çıktığım saatlere karışılıyor. Kiminle arkadaş olacağıma el uzatılıyor ve ben hepsinden yoruluyorum. Aslında birikmiş basit sanılan o kadar çok şey var ki."Çınar da benim gibi başını kaldırıp gökyüzüne karış nefes alıyor. Belki çok basit şeyler ama elimi uzattığım her şeye karışılması, alanlarımın kısıtlanması bir zamandan sonra çöküşüme sebep oldu.
"Sınırsız olmak değildi aslında istediğin kendi dünyanı özgürce kurmaktı."
Aynen öyle işte! Kimseye bunu anlatamadım. Kime anlatsam da buna mı takıldın der gibi baktı yüzüme. Evet takıldım çünkü bir süre sonra sığacak yer bulamadım. Tabii ki yanımda sevdiklerim olsun istiyorum ama odama girip rahatça oturamıyorum. Biri çay istiyor, diğeri bulaşık yıkanacak diyor bir diğeri yemekten bahsediyor. Bunlar temel ihtiyaçlar olacak elbette ama hepsine de ben yetişemem ki be kardeşim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pırlantaların Hanımefendisi
Humor29 yaşında eşinden ayrılan biriyseniz hayat sizi zorlayabilir. Bunalımdan çıkamadan kendinizi aile evinde bulduysanız, çıldırmanıza ramak kalabilir. E ne yapalım sünger çekerim geçmişe dediğiniz an halay çekiyor olabilirsiniz ve iş orada değişir. ...