Taehyung, yapacakları uzun yolculuk için şimdiden heyecanlanan çocuğu belinden tutmuş uçaktaki koltuklarına yöneltmişti. Jungkook ise hem uzun süredir beklediği sergiye gideceğinin hem de bunu belindeki elin sahibiyle yapacağının heyecanını taşıyordu içinde.
Uçağın kalkmasıyla küçük olan içindeki gerginliği belli etmemeye çalışsa da hızlanan nefesleri ve yanındaki adamın elini sıkıca tutup istemsizce tırnaklarını batırmasıyla büyük olanın dikkatini çekmişti. Taehyung uçak kalkana kadar, gerginliğini azaltmak için gözlerini sımsıkı yummuş hızlı nefesler alan çocuğun yanaklarını elinin tersiyle okşayıp dikkatini kendine çekmeye çalışmıştı.
"Sakin ol bebeğim."
Jungkook yanağındaki eller ve hemen kulağının yanındaki derin fısıltıyla sakinleşmek için nefeslerini düzene sokmaya çalışmıştı. Uçağın kalkmasıyla birlikte gözlerini açmış sıktığı ellere tırnaklarını batırdığını fark edince yanındaki bedene mahçup bir ifadeyle bakmıştı. Taehyung ise gülümseyip küçük burnuna dudaklarını bastırmıştı.
Küçük olanın uzun uzun konuşması esmerin ise büyük bir ilgiyle onu dinlemesiyle sıkıcı olmaktan çıkan yolculuk uzun süre konuşmalarının yorgunluğu bastırınca da derin bir uykuyla son bulmuştu. Uçaktan indikten sonra Jungkook'un okul sürecinde kaldığı eve gitmişler çok durmadan da sergiye gitmek için yola koyulmuşlardı.
--
Sergi boyunca Taehyung, gözlerini kocaman açmış hayran hayran etrafı inceleyen çocuğu gülümseyerek izlemiş ne kadar merakı olmasa da anlattığı şeyleri ilgiyle dinlemişti. Jungkook ise heyecanla tüm tabloları görebilmek için durmadan esmeri ordan oraya çekiştiriyordu.
Siyah beyaz bir tablonun önünde uzun süre durduklarında Taehyung küçük olana arkadan hafifçe sarılmış ellerini karnında birleştirerek burnunu saçlarına yaslamıştı. Saçlarından yayılan kokuyu içine çektikten sonra derin sesiyle fısıldamıştı.
"Beğendin mi?"
Jungkook kendisine sarılan bedenle ilgisini tablodan çekmiş, sorduğu soruyu hafifçe kafasını sallayıp onaylamıştı. İkisi de bir süre birbirine yaslı bedenlerinin etkisiyle sessiz kalıp tabloyla ilgilenmeseler de bakmaya devam etmişlerdi.
Aradan geçen saatlerin sonunda koca sergiyi bitirebilmiş ve yorgunlukla kendilerini eve atmışlardı. Acıkan karınları yüzünden gecenin bir vakti mutfağa girişmiş olan ikiliden küçük olan tezgaha oturmuş, hemen yanındaki esmerin beceriksizce yapmaya çalıştığı yemekle uğraşını eğlenerek izliyordu. Sanki hayatı buna baglıymış gibi kestiği domatesleri fazla büyük kestiği için kıkırdamış alaycı bir tonla konuşmuştu.
"Hyung, yapabileceğine emin misin?"
"Değilim.."
Aldığı yanıtla elindeki domatese sinirli bir şekilde bakan adama kahkaha atmış, kendisine dönen çatık kaşlı suratla da kahkahalarını durdurabilmek için hemen eliyle ağzını kapatmıştı. Taehyung daha önce defalarca bıçak kullandığı için halledebileceğini düşünmüştü tek farkı o, bıçakları daha çok insanlar üzerinde kullanmayı tercih ediyordu. Pes etmişlikle elindekileri bırakıp hâlâ kıkırdayaran küçüğüne yaklaşmıştı. Elini beline atarak kendisine çekmiş tezgahta kayıp iyice yakınlaşmalarını sağlamıştı.
"Bakıyorum da çok eğlendiniz küçük bey."
Jungkook ani gelen yakınlıkla nefesini tutmuş, dudaklarını ısırarak suçlu bir çocuk gibi gülümsemişti. Tam cevap vereceği sırada çalan kapıyla durmak zorunda kalmış, geriye çekilen bedenle yavaşça kapıya doğru ilerlemişti. Kapıyı açtığında gördüğü bedenlerle kaşlarını çatsa da beline koyulan elle geriye kaymak zorunda kalmıştı. Ne olduğunu anlamadan içeri girip ellerindeki siyah ve özenli kartonu salonun bir köşesine bıraktıktan sonra hâlâ arkasında duran bedene selam vererek çıkan adamlara bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Noir Blanc | Taekook
ActionTüm hayatı boyunca güce tapan Kim Taehyung bir anda hayatına giren ve durmadan etrafında tatlı tatlı dolaşıp duran Jeon Jungkook'a tapmaya başlamıştı. "Tu es trop bel mon petit." (Çok güzelsin küçüğüm.) "Je veux juste être ton bel." (Ben, sadece sen...