Noir Blanc | Taekook

|vibratör sorunsalı|

Jimin ölecek gibi hissediyordu..

İçinde durmadan titreyip duran alet nefesini kesmiş, tüm vücudunun kasılmasına sebep olmuştu. Yumruk yaptığı ellerini sıkmaktan tırnakları tenine batıyor, inlememek için zor duruyordu. Dişlerini birbirine bastırmaktan kasılan çenesi ağrıyor, zar zor aldığı nefeslerle kendine hakim olmaya çalışıyordu.

Karşısında durmadan konuşan adamın sesini belli belirsiz duyarken tek odaklanabildiği içini talan eden aletti. İçinden tüm küfürlerini hemen çapraz masasında ona sırıtarak bakan adama sıralarken bir yandan da belli etmemeye çalışıyor, zorla gülümsüyordu. Titreşimin sürekli artmasıyla bacaklarını birbirine bastırıyordu. Gözlerini yummamak için kendini zor tutuyorken çaprazındaki adama uyarıcı bir bakış attığında karşılığında aldığı sırıtmayla sinirle ağzının içinden tıslamaştı.

"Sikeyim seni Min Yoongi.."

İç gıdıklayıcı hissin etkisiyle tüm vücudu titrerken karşısındaki adamın sesini duymuş, dudaklarını birbirine bastırarak ona odaklanmaya çalışmıştı.

"Jimin, sen beni dinliyor musun?"

Durmadan konuşan adama da içinden küfür ederken derin bir nefes almış belli etmeyecek şekilde yüzüne gülümsemesini ekleyip fısıldamıştı.

"Pardon dalmışım birden, ne diyordun?"

"Pek iyi görünmüyorsun diyorum."

Tam cevap vereceği sırada titreşimlerin artmasıyla gözlerini sımsıkı yummuş, sızlanıp dudağını sertçe ısırmıştı. Sıkıntılı bir nefes verirken umursamaz bir tavırla konuşmuştu.

"İyiyim, yalnızca yorgunum biraz."

"Vücudun titriyor, üşüyor musun?

Adam cevap vermesini beklemeden ilgili bir hale bürünerek ayağı kalkmış, üstündeki takımın ceketini çıkararak sarı saçlıya ilerlemişti. Omuzlarına bırakıp tatlı olduğunu düşündüğü bir tavırla gülümseyerek omzunu okşamış, yerine oturmuştu. Jimin adamın bu hallerine göz devirip titreyen elleriyle masadaki şarabından küçük bir yudum almıştı. Kırmızı şarap kuruyan boğazına iyi gelirken beyaz tenliye kısa bir göz atmış çenesinin kasıldığını görünce kaşlarını sorgular gibi kaldırmıştı. Yoongi dişlerini sıkıp sarışınına dokunan elleri kırmak isterken içindeki öfkeyle aletin seviyesini sona getirmişti.

"Siktir!"

Jimin sınıra yaklaştığı için dayanamayıp kalçasını sandalyeye bastırdığı sırada titreşimin birden sona kadar arttığını hissedince nefesi kesilmiş, kendine engel olamayıp bağırarak tüm dikkatleri üzerine çekmişti. Herkes tarafından izlendiğini bilse de değdiği noktayla aklını yitirmesine sebep olacak alet yüzünden umursamamış, gözlerini sıkıca yumup kendine gelmeye çalışmıştı. Karşısındaki adamın söylediklerini duymuyor, nefes almaya çalışıyordu. Dudaklarını ısırıp birden ayağa kalkmış, üzerindeki ceketi yere atıp adamın seslenmelerini umursamadan nefes nefese çıkışa doğru ilerlemişti. Soğuk hava sımsıcak yanan tenine iyi gelirken hâlâ içinde titremekte olan aletle baş etmeye çalışıyordu.

Yoongi ise sırıtarak ayağa kalkmış, masada ne olduğunu anlamaya çalışan adama küçümseyici bakışlarını yollayıp sarışının peşinden ilerlemişti.
Jimin, ellerini cebine koymuş sırıtarak kendisine ilerleyen bedeni yakasından tuttuğu gibi arabaya sertçe yaslayıp sinirle tıslamaştı.

"Nefret ediyorum senden durdur şunu dayanamıyorum.."

Sonlara doğru kısılan sesi ne kadar etkilendiğini belli ederken dudaklarını ısırıp kararmış gözlere bakmıştı.
Yoongi, nefes nefese ona bakan bedeni bileğinden tutmuş, arabanın kapısını açıp aceleyle binmesini sağlamıştı. Kendisi de binince elindeki kumandadan titreşimi durdururken hiç durmadan yola koyulmuştu. Jimin tüm yol boyunca soğuk terler dökmüş, kendine gelmeye çalışmıştı.