Taehyung odaya girdiğinde uyuyan bedeni görünce gülümsemiş ses çıkarmamaya özen göstererek yanına ilerlemişti. Yavaşça yatağa oturup küçüğünün güzel yüzünü izleyip kendi kendine sırıtmıştı. Gözlerine doğru gelen siyah saçları parmaklarıyla geri iteleyip iç çekmiş, dayanamayıp tüy hafifliğinde küçük bir öpücük bırakmıştı. Tam geri çekilecekken Jungkook sıçrayarak uyanmış, gözlerini kocaman açıp korkuyla algılamaya çalışmıştı.
Karşısında gördüğü bedenle burnunun ucu sızlamış belli etmemek için uykulu sesiyle fısıldamıştı."Hyung sen miydin? Beni korkuttun.."
Taehyung küçüğünün ani verdiği tepkiye şaşırmış, kızarık gözlerini görünce de kaşlarını çatmıştı.
"Ne oldu sana?"
"B-bir şey o-olmadı."
Jungkook o kadar ağladığı için pişman olurken büyüğünün bileğini görmemesi için üstündeki kazağı gizlice çekiştirmişti. Titreyen sesi Taehyung'u daha da huzursuz ederken hafifçe yanaklarını okşamıştı. Jungkook anında dayanamayıp gözlerini kapatırken yanağındaki ele daha çok yaslanmıştı. Esmer beden göz altını okşarken iç çekmiş, sesindeki endişeli tonla fısıldamıştı.
"Ağlamışsın, bir şey olmuş.."
Jungkook boğazındaki yumruyla zorla yutkunmuş gözlerini açmadan kafasını iki yana sallamıştı.
"Bebeğim ne oldu anlat hadi bana, biri bir şey mi yaptı neden bu haldesin Jungkook?"
Jungkook iç çekip doğrulmuş, kollarını büyük bedene dolamıştı. Yüzünü boynuna gömerken derin nefesler alıp kendini sakinleştirmeye çalışmıştı. Ağlayıp Taehyung'u daha fazla şüphelendirmek istemiyordu. Taehyung boynuna sokulan bedenin sakinleşmesi için bir süre beklemiş, ardından küçüğünün belinden hafifçe tutup geri çekilmesini sağlamıştı.
Jungkook derin bir nefes verip gülümsemeye çalışmış, dolgun dudaklara küçük dudaklarını hafifçe bastırıp konuşmaya çalışmıştı.
"Hyung gerçekten bir şey olmadı.. Ben sadece seni çok özledim. Ağlamadım da çok uyuduğum için kızarmıştır gözüm."
Taehyung'un çatık kaşlarını görünce inanmadığını anlamış, haffiçe dudaklarını ısırıp belli etmemek için gülümsemişti. Taehyung iç çekmiş, küçük bedenin üstüne gitmemek için sonra sorgulamaya karar vermişti. Ayağa kalkarken üstündeki ceketi ve kravatı bir kenara atıp küçüğünün bileğinden tutmuş, banyoya sürüklemişti.
Jungkook büyüğünün peşinden sürüklenirken sızlayan bileğiyle tepki vermemek için dişlerini sıkmış yüzünü buruşturmuştu. Banyoya geldiklerinde suyu yavaşça açmıştı. Eline hafifçe alıp küçük bedenin yüzünü yıkamaya çalışmıştı. Jungkook üzerine dökülen suyla kıkırdamış büyük bedenin daha fazla eziyet çekmemesi için kendisi yıkamaya karar vermişti. Kıkırdayarak parmakları üstünde yükselmiş, büyüğünün dudaklarına dudaklarını bastırıp lavabonun önüne geçmişti. Eline su alacağı sırada bir anda hızla bedeninin döndürülmesiyle yaptığı hatanın farkına varmıştı.
"Ne oldu bileğine?!"
Dalgınlıkla yüzünü yıkamak için kollarını sıyırmış, kızarmış bileğini gün gibi ortaya çıkarmıştı. Taehyung bileğinden tutmuş çatılmış kaşlarıyla incelerken ne olduğunu anlamaya çalışıyor, Jungkook ise dudaklarını ısırmış ne diyeceğini düşünüyordu.
Taehyung'un sert sesini duyunca yutkunan Jungkook hemen elini kendisine çekmiş, kazağını indirip titreyen sesiyle konuşmaya çalışmıştı.
"K-kapı.. kapıya sıkıştırdım bugün. Bir şey olmadı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Noir Blanc | Taekook
ActionTüm hayatı boyunca güce tapan Kim Taehyung bir anda hayatına giren ve durmadan etrafında tatlı tatlı dolaşıp duran Jeon Jungkook'a tapmaya başlamıştı. "Tu es trop bel mon petit." (Çok güzelsin küçüğüm.) "Je veux juste être ton bel." (Ben, sadece sen...