Jungkook gözlerine vuran beyaz ışıkla yüzünü buruşturmuş, gözünü açmak istese de vücudundaki ilaçların etkisi buna engel olmuştu. Tüm vücuduna çöken ağırlık elini bile kıpırdatamamasına neden oluyordu. Çok yorgun hissediyordu. Günlerdir bu her yeri bembeyaz odada kalıyor korksa da Taehyung'un onu alacağını bildiği için kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Adamların ona zarar vermemesi biraz olsun rahatlamasına sebep olurken yine de daha fazla dayanamayacağını da biliyordu.
Kimseye güvenmediğinden getirilen yemek ve içeceklerin çoğunu reddetmiş, açlığını görmezden gelmeye çalışmıştı. Tüm gün başında duran korumalar tarafından günün belli saatlerinde vücuduna zorla yapılan iğneler en büyük korkusuydu. Ne olduğunu bilmediği bu ilaç ve iğneler vücudunu uyuşturuyor, tüm gün baygın kalmasına sebep oluyordu. Kolu iğne izlerinden morarmışken uyuşuk bedeninden onu bile hissedemiyordu. Gözlerini bile zorla açarken günlerdir buradan bir an önce çıkmayı dilemekten başka bir şey yapamıyordu.
Uzun süre baygın olmanın verdiği rahatsızlıkla sertçe yutkunmuştu. Gözlerini açacakken odadan gelen sesle vazgeçip yalnızca uyuyor gibi yapmaya devam ederek adamları dinlemekle yetinmişti.
"Birazdan kendine gelir. Yine mi sakinleştirici vereceğiz?"
"Patron sorun çıkarmasın dedi. Tek çare bu."
"Neden başka bir şey yapmıyor ki? Uyutmak için mi kaçırdı bu çocuğu."
Jungkook duyuduğu şeyle korkudan dudaklarını birbirine bastırıp küçük ellerini yumruk yapmıştı. Gerginlik tüm vücudunu kaplarken belli etmemeye çalışmak zor geliyordu.
"Aptal mısın sen Kim Taehyung'un sevgilisi bu. Küçücük bir zarar gelse bile hepimizi gebertir."
"Adamın sevgilisini kaçırdı. Sence bu hepimizi gebertmesi için yeterli bir sebep değil mi? Zarar vermemize gerek yok zaten her türlü gebereceğiz hepimiz."
Adamların konuşmasını daha fazla dinlememek için hafifçe yerinden kıpırdanmış, ortamda sessizlik oluşmasını sağlamıştı. Jungkook'un uyandığını anlayan adamlar hızla ayağa kalkıp yanına gitmişlerdi. Zorlukla yutkunan küçük bedeni görünce içlerinden biri yandaki masaya uzanıp su doldurduktan sonra ona uzatmıştı.
"Al, su iç biraz."
Jungkook koca bardaktaki suya gözlerini büyütüp bakmış ne kadar almak istese de adamlara güvenmediği için başını iki yana sallayarak reddetmişti.
"İyilik de yaramıyor buna!"
Tam bir şey söyleyeceği sırada etrafın aniden karanlığa bürünmesiyle korkuyla etrafa bakınmış, dudaklarını ısırmıştı. Zaten adamlardan korkarken karanlıkta eklenirken içindeki korkuya engel olamamıştı.
"Bu neydi şimdi?"
"Kontrol odasında sorun olmuş olmalı birkaç dakikaya düzelir herhalde."
Adamlar kendi aralarında konuşurken bir yandan da telefonlarının ışıklarını açarak etrafın aydınlanmasını sağlamışlardı. Jungkook hafifçe doğrularak sırtını duvara yaslamış, dudaklarını ısırıp kollarını kendine dolamıştı.
"Taehyung'u istiyorum.."
Ardından kendine engel olamayarak sessizce fısıldamış, korumaların duymayacağını sansa da yanılmıştı.
"Şansa bak ben de istiyorum ama olmuyor napalım. Hayatta her istediğimiz olmaz küçük."
Jungkook adamın dediğine kaşlarını çatarken yanındaki arkadaşları da tepki vermekte gecikmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Noir Blanc | Taekook
ActionTüm hayatı boyunca güce tapan Kim Taehyung bir anda hayatına giren ve durmadan etrafında tatlı tatlı dolaşıp duran Jeon Jungkook'a tapmaya başlamıştı. "Tu es trop bel mon petit." (Çok güzelsin küçüğüm.) "Je veux juste être ton bel." (Ben, sadece sen...