Jungkook gece boyu ağlamaktan kızaran gözleriyle büyüğünün gelmesini beklemiş, gelmeyeceğini anladığında yorgunluktan uykuya dalmıştı. Sızlayan gözlerini açtığında büyüğünün yokluğuyla karşılaşacağını sansa da ensesinde hissettiği sıcak nefes ve belini sımsıkı sarmış kollarla gözleri dolmuş, dudaklarını ısırıp ağlamamaya çalışsa da başaramamıştı.
Esmer beden ne olursa olsun yinede küçüğüne gelmiş, kollarını sımsıkı sarmıştı. Bu düşünce küçük bedenin kalbini ağrıtırken burnunun ucunu sızlatmıştı. Uyandırmamak için yavaşça arkasını döndüğünde kaşları çatılı uyuyan bedene bakmış, elini uzatıp hafifçe çatılan kaşları düzeltmeye çalışmıştı. Küçük ellerini yanaklarına yaslayıp dudağının kenarına hafif bir öpücük bıraktığında büyük bedenin uykuda olmasına rağmen rahatlamış yüz ifadesini görünce iç çekmişti.
Ardından dolu gözleriyle başını göğsüne gömmüş, iç çeke çeke göz yaşlarını durdurmaya çalışmıştı. Daha çok yaklaşıp iyice sokulurken gece boyunca eksik kaldığı sıcaklıkla mayışarak tekrar uykuya dalmıştı.
--
Küçük beden kızarmış gözlerini açmakta zorlansa da zorlukla aralamış, yumruk yaptığı elleriyle gözlerini ovup birkaç saniye boş bakışlarıyla etrafı izlemişti. Çok fazla ağlamaktan ağrıyan başı neler olduğunu algılamasını zorlaştırırken yan tarafının boş olduğunu fark edince kaşlarını çatıp hızla doğrulmuştu. Bir an gece gördüğü bedenin rüya olduğunu sanmış, büyüğünün hiç gelmediğini düşünmüştü. Üstündeki huzursuzlukla doğrulmuş, büyük odada gözlerini gezdirmişti. Dudaklarını endişeyle ısırıp banyoya göz atacakken balkondan gelen sesle oraya yönelmişti.
Büyük bedeni elindeki sigarayla koltuğa oturup dışarıyı izlerken görünce duraksamış, kapının önünde çekinerek büyüğünü izlemeye başlamıştı. Taehyung yan tarafında gördüğü hareketlenmeyle o tarafa dönmüş, küçük bedeni görünce iç çekmişti. Yeni yaktığı sigarasını umursamadan söndürdükten sonra eliyle hafifçe bacağını patpatlayıp gelmesini işaret etmişti.
"Gel buraya.."
Jungkook dudaklarını ısırıp bakışlarını oynadığı parmaklarına indirerek sessizce büyüğüne yürümüştü. Yavaşça kucağına oturduğunda direkt kollarını bedenine dolayıp yüzünü boynuna gömmüştü. Burnunun ucu sızlarken göz yaşlarını tutamıyordu.
Taehyung iç çekip küçük bedeni daha çok kendine çekmiş, koltuğun üzerindeki örtüyü alıp küçüğünün üstüne hiçbir yerinin açıkta kalmamasına özen gostererek sıkıca örtmüştü. Küçük bedenin hıçkırıklarını duyunca dudaklarını saçlarına bastırıp sessizce fısıldamıştı.
"Ağlama."
Küçük bedenden ses gelmeyince yüzünü görebilmek için belinden tutup geri cekmeye çalışsa da Jungkook başını iki yana sallayarak reddediyordu.
"Jungkook, bak bana hadi bebeğim ağlama artık."
Jungkook iç çekerek ağlamaya devam ederken yavaşça geri çekilmiş, büyüğüne bakmıştı. Büyük bedenin kazağını avcunun içinde sıkıştırarak titreyen sesiyle konuşmaya çalışmıştı.
"Ö-özur dilerim, özür dilerim b-bir daha yapmayacağım s-söz veriyorum, lütfen bana küsme T-taehyung."
Ağlamaktan sesi kısık çıksa da dudaklarını ısırarak devam etmişti.
"B-ben sana y-yalan söylemek istemedim ki gerçekten."
"Jungkook-"
Küçük beden dolu gözlerini sımsıkı kapatmış, gelecek tepkiden korktuğu için büyüğünün sözünü kesmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Noir Blanc | Taekook
AzioneTüm hayatı boyunca güce tapan Kim Taehyung bir anda hayatına giren ve durmadan etrafında tatlı tatlı dolaşıp duran Jeon Jungkook'a tapmaya başlamıştı. "Tu es trop bel mon petit." (Çok güzelsin küçüğüm.) "Je veux juste être ton bel." (Ben, sadece sen...