"Sahi, ölüm neydi?"
"Bu soru aklımı doldurmaya başlamıştı, içinde bulunduğum camia yüzünden bir çok ölüme şahit olmuştum ancak hiç bu kadar üstüne düşünmemiştim. Şahit olunan ölüm insanın kendi babası olunca düşünmeden edemiyor demek ki . Üstüne toprak atılan babamdı ama sanki orada yatan benmişim de atılan her toprak üstüme tonlarca ağırlık yapıyor gibiydi. Ezildiğimi hissediyordum. Onlarca kişinin arasında hissettiğim yalnızlık da iğrenç bir şeydi ve bu yalnızlıktan kurtaracak tek kişi de gitmişti artık. Zaten beni bırakıp giden annem yüzünden küçüklükten beri yarım kalan tarafıma teselli olan babam da gitmiş, tümüyle yapayalnız kalmıştım-"
Taehyung tam duyduğu tarifsiz boşluk hissi ile bunları düşünürken kendisine şefkatle acısını anlayan ve sarıp sarmalayan bir şekilde bakan iki çift gözle denk geldi ağlamamak için direnen kızarmış ve bi o kadar da solgun gözleri. Öyle ki son söylediği şeyleri hükümsüz kılıyordu. O an bu güzel yüzlü çocuğun bakışları yapayalnızlık hissini alıp götürmüştü.
Omzunda hissettiği elle birlikte zar zor bakışlarını çekebilmiş ve Yoongi'ye dönmüştü. Çok bitkin görünüyordu. Yoongi bunu fark etmiş olacak ki artık eve gitmeleri gerektiğini söylemişti. Taehyung gitmeden bir kez daha babasının mezarına bakmış sıkıntılı bir iç çekmiş, arabada eve gidene kadar ikisi de tek kelime etmemiş sessizliği dinlemişlerdi. Yoongi cenazedeki ağlamalar ve taziye dileklerinden sonra biraz sessizliğe ihtiyacı olduğunu düşünmüştü. Zaten çok sevdiği babası gözleri önünde vurulan birine ne denir çok bilemiyordu.
Taehyung ise bütün yol boyunca babası ile birlikte kahkahalarla dolu güzel anılarının olduğu meşhur Kim Malikanesine nasıl adım atacağını, kapıdan girdiğinde onu karşılayacak bir babası olmamasının acı gerçeğini kabullenmekle meşguldü.
Eve geldiklerine ikisi de kendini koltuklara atmış yaşananların ve günün yorgunluğunu atmak istemişlerdi. Taehyung aniden başına giren ağrı ile dişlerini sıktığında Yoongi ilk lafı açan olmuştu.
"İyi misin?"
Taehyung "sence?" dercesine bir bakış atmış ve Yoongi de o an sorduğuna pişman olmuştu. Kafasında nasıl sorsam diye evirip çevirmekten sıkılmış olsa gerek ki kısa ve net bir şekilde direkt
"Nasıl oldu?"
Diye sormuş ve Taehyung'un bakışları hemen kendisini bulmuştu. İstemeden de olsa bu bakıştan korkmuş cevapsız kalacağını tahmin ederek bakışlarını çekmişti. Taehyung ise ilk bu soruya cevap vermek istememiş sonra da elinde olmadan olan biteni düşünmüş ve anlatmaya başlamıştı derin bir nefes aldıktan sonra..
2 gün önce
Siyah, çokta belli olmayan ince çizgili takımını içine herhangi bir şey giyme gereği duymadan tek düğmesi iliklenmiş karnına kadar açık bir takım giymiş bu oldukça muazzam görüntüyü, altından kaplan kafası olan bir kolye ile taçlandırmış ve evden çıkarken de çok yakışıklı olduğu konusunda Bay Kim'den onay almıştı. Bay Kim de gayet şık bir takım giymiş her zamanki gibi siyah renginden vazgeçmemişti.
Baba-oğul birlikte Kim Namjoon'un evine hem eşi Kim Seokjin'in kardeşi Jeon Jungkook'un yurt dışından gelişi için hem de yapılacak silah sevkiyatı ile ilgili iş konuşmak için onları bekleyen onlarca lüks arabalarından biriyle gidiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Noir Blanc | Taekook
ActionTüm hayatı boyunca güce tapan Kim Taehyung bir anda hayatına giren ve durmadan etrafında tatlı tatlı dolaşıp duran Jeon Jungkook'a tapmaya başlamıştı. "Tu es trop bel mon petit." (Çok güzelsin küçüğüm.) "Je veux juste être ton bel." (Ben, sadece sen...