Gergince ameliyathanenin önünde oturup bacağımı durmadan sallıyordum. Dirseklerimi dizlerime koyarak o gergin bacak sallamaya engel olmaya çalıştım ama bir işe yaramadı. Saat sabah altıya geliyordu ve ben dün geceden beri gözümü bile kırpmadan burda oturuyordum.
Saadet, Ayşe ve Damla ablalar geri eve döndüler. Karacanın dönmesinide ısrar ettiler ama o benim yanımı bırakmadı, sağolsun.
"Kızım.."
Omuzumda bir el hissedince yukarıya bakıp Sultan anneyi buldum karşımda. Yorgun bir gülümse taktı yüzüne.
"Dünden beri ağzına bir lokma yemek sürmedin.. Hadi gel sana kantinden kahvaltılık bişey alalım."
"İştahım yok."
Diyip geçtim. Babam çıkarsa doktor ilk benimle konuşacaktı. Ne Yamaç, Ne Cumali. İlk önce bana gelecekti. Kimseyide umursamazdım.
Akını bile.
Bütün gece burdaydı evet, ama bir defa bile bakmadım yüzüne.Şu an Babamın sağlığından daha önemli bişey yoktu. Sultan hanım yardım arayarak Yamaça döndü.
"Ceren siz Akınla gidin, hepimiz için yiyecek içecek bişeyler alın."
Başımı hayır yere salladım ve yerimden kıpırdamadım.
Yamaç yanıma oturdu ve kolunu omuzlarıma attı. Yüzünü bana çevirdiğine rağmen gözlerim hala fayanslı yere kilitlenmişti.
"Ceren, Baban çıkınca-"
"Yanında ben olacağım, Doktorlada ben konuşacağım! İçerde yatan sizin Emminiz amenna, ama benimde Babam Yamaç abi- Babamı kaybedemem."
Sultan Annenin gözünden bir yaş damlayınca onu hemen elin tersiyle kuruttu ve yerine oturdu. Hepimiz sessizce şu kapıların açılmasını beklemeye devam ettik.
Bir saat sonra tam o beyaz kapılar açılınca ilk ayağa kalkan bendim. Babamı bir yatakla yanımdan sürdüklerinde yaş dolu gözlerle Yamaça döndüm. Beni kollarına çekip başımı okşadı.
"Mücahit Savcıbeyin yakınları?"
Hemen Yamaçtan ayrılıp Doktora baktım. Doktor bana bakıp hafif bir gülümseyle beni teselli etmeye çalıştı.
"Genellikle ameliyatın iyi geçtiğini söyleyebilirim. Hastamızın dört tıkalı damarları vardı. Hepsini de açabildik."
Oh be- Rahat bir nefes verip elimi göğüsüme koyup gülümsedim.
"Yalnız ağır bir ameliyattı, böyle ameliyatlardan sonra iyileşme süreci hep kritik geçer. Hastayı yoğun bakıma alıyoruz şimdi."
"Peki ne zaman görebiliriz?"
Doktor bana baktı ve kararsız bir bakış verdi hepimize.
"Henüz değil. Net bir bilgi için daha çok erken, ilk günü sıkıntısız geçirirse yarın görebilirsiniz."
Başımı salladım. Yamaç doktora teşekkür etti ve öbür abiler de öyle ama ben daha bitmemiştim.
"Hocam bundan sonra çoğu şeye dikkat etmesi lazım, her hastanın kişisel bakıma ihtiyacı vardır ya- Bize bir liste yada tablo çıkarır mısınız?
Yani hangi ilaçları kulanmamalı, ne yemekten vazgeçmeli.""Siz baya bir araştırmışsınız."
"Ha yok- Bende tıp okudum, daha iki ay önce üniversiteyi bitirdimde, her şey hala kafamda."
Doktor bana gülümsedi ve başını salladı.
"Tebrik ederim. Size detaylı bir liste çıkaracağım, hiç merak etmeyin. Geçmiş olsun."
Doktor bizden vedalaştıktan sonra abilere döndüm. Yamaç bana gurulu bir ifadeyle bakıyordu.
"İyi madem. Karaca biz gidelim, Akın sende."
"Kalıyorum ben."
Nerdeyse on saat sonra ilk defa Akının sesini duydum ve on saat sonrada yüzüne baktım. Kavgamızdan sonra hiç ona bakmaya vaktim olmadıki.
Sultan anne daha fazla uğraşmadı ve Karacayla hastaneden çıktı. Babamın iyi olması beni yavaşça gerçeğe döndürdü ve vücudumda bunun farkındaydı. Karnımın guruldamasını duyunca sırıttım.
"Abiler yiyecek bişey istiyor musunuz?"
Yamaç bir sandviç istediğini söyledi ve Selimle Cumali abiler çorba istediler. Çantamı alıp kantine ilerledim.
Çok uykum vardı. Kantine gelince istediklerini aldım ve Akın bişey demediğine rağmen ona da bir mercimek çorba aldım. Çaylarıda aldıktan sonra geri döndüm ve yemeklerle çayları dağıttım.
Akının önünde durunca şaşkınca tepsideki çorbaya bakakaldı. Çayını eline aldığında amcalarını gözetledi.
"Ceren ben-"
"Sonra Akın."
Diyip eline çorbasını verdim. Yerime oturdum ve sandviçimi yemeye başladım.
Durum sakinleşti evet, ama bu, Akınla herkesin önünde konuşacağımın, anlama gelmedi.Bir saat sonra herkes toparlandı. Salih bütün abileri kahveye çağırınca bende ayaklandım. Yalnız ben yoğum bakımın önünde beklemeye gidiyordum.
"Ceren bir gelişme olursa-"
"Hemen arıyorum Vartoli bey."
Salih bir gülümseyle başını salladı. Şimdi Selim abi bana sarıldı. Önce bana sonra oğluna baktı. Yamaçta başını sallayınca bir bokun döndüğünü anladım.
"Akın sen kalıyorsun."
Bravo.
Akın sadece onaylayıp duvara yaslandı. Abiler gittikten sonra derin bir nefes verdim ve kendimi sandalyeye attım. Akın hiç beklemeden karşıma dikildi."Yamaç biliyor mu?"
"Biliyor."
Diyip gözlerimi kapattım. Çok uykum vardı-
Akın yere çöktü, aynı yükseklikte olalım diye. Elini dizime koyunca hemen gözlerimi açtım ve karşımdaki adama şaşkın bir ifade verdim."Ceren ben.. Çok özür dilerim. Sen beni korumaya çalıştın, anlıyorum. Kendi isteğinle asla o Kulkanın- Neyse."
Cümlenin sonunda sinirlenince durdu ve yutkundu. Baş parmağı dizimi okşamaya başlayınca içimde bir fırtına esmeye başladı.
"Sana bişey yaptı mı? Elini sürdüyse öldürürüm o herifi-"
"Yok. Boğmaya kalktı gitmek istediğimi söylediğimde. Yani sen gelmesen ne yapardı hayal bile etmek istemiyorum-"
Akın gözlerini kapattı ve aynı anda dizimdeki eli sıkıca bacağıma tutundu. O galiba hayal ediyordu Kulkanın ne yapacağını.
"Gülüm, bütün saygımla söylüyorum bunu;
Uzak dur. Nolursun şu işlerden uzak dur. Söz bende dikkatli olacağım, kendime bakacağım ama sen- yani sana bişey olursa naparım ben?"Başımı salladım ve alnımı alnına dayadım. Hatamdan dersimi aldım. Yaptığım yanlıştı, her yandan.
"Uzak duracağım, merak etme."
Akının yüzünde rahat bir gülümse büyüdü. Elini yanağıma koyup beni kendine çekip dudaklarımızı birleştirdi. Gözlerimi kapattım ve bende onu öptüm. Durmadık da.
Kim görürse görsün.
Kim duyarsa duysun.
Kim bilirse bilsin.
Artık saklanmayacaktım."Akın?"
"Söyle aşkım-"
Yoğum bakımın önünde bir banka yattık. Başımı boynuna sakladım ve sessizce sırıttım. Benden bir ses çıkmayınca Akın çatık kaşlarla bana baktı.
"Yamaç bana dün gelin hanım dedi lan-"
"Başka ne desin lan?"
Ben gülmeye başlayınca onunda göğsünün gülmekten titremesini hissettim. Yüzümü Akının boynuna sakladım ve gözlerimi kapattım.
"Neyse, ben uyuyorum. Bişey diyor musun?"
"Seni seviyorum Ceren."
"Bende seni seviyorum Akın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-
RomanceKimse duyamaz. Kimse göremez. Kimse bilemez. Bizi biri öğrense, ikimizide mahv ederler. Sen benim SAKLIMsın.