11. || farklı

580 36 22
                                    

- C E R E N -

Ocakta kaynayan çorbayı son bir kez karıştırdıktan sonra altını kısıp masayı kurmaya başladım.
Babam yirmi dakika önce bir saate geleceğini söyleyince hemen hazırlıklara başladım.

Çorba, salata, tavuklu pilav. İdare ederdi.
Masayı sildikten sonra kapımda tıklama duydum.
Şaşkıncı bileğimdeki saate baktım.
Erkenciydi.

"Geldim!"

Diye Babama seslendim. Ellerimi yıkadıktan sonra hemen salondaki aynanın önüne geçip saçlarımı açtım. İyi görünmek için dudaklarıma hafiften ruj sürdüm ve kirpiklerime maskara.

Kapım yeniden çalınca, göz devirdim ve sonunda kahverengi odundan olan kapıyı büyük gülümseyle açtım.

"Hoşgeldi-"

Karşımda Akını bulunca yüzümdeki gülümse yok oldu. Ne işi var bunun burada?
Acaba Babama bişey mi oldu-?
Sakin Ceren. Hep en kötüsünü düşünme.

"Hoşbulduk."

Akın yanımdan geçip davetiyesiz evime girdi. Kapıyı şok altında kapatıp Salonda oturan adamın yanına geçtim.

"Ne işin var senin burda?"

"Sen ne kadar medeniyetsizmişsin ya- İnsan bi çay kahve ikram eder, sana bunlar öğretilmedi mi?"

Akının oturduğu koltuğa yanaştım ve çok ciddice gözlerine baktım. Bu ziyaret iyi olmadı.
Hele Babamın gelecek gününde hiç iyi olmadı!
Benden bişey gelmeyince Akın oflayıp ayaklandı ve beni yukarıya bakmaya zorladı.

"Sohbet etmeye geldim. Yasak mı?"

"Akın nolursun acil değilse-"

"Vaay Mercimek mi yaptın?"

Çorbanın kokusunu aldı. Yanımdan geçip mutfakta tencerenin kapağını açıp içindeki çorbaya hayran kaldı.

"Sen yemek yapmayı biliyor muydun?"

Derin bir nefes verip sakinleşmeye çalıştım. Bu hiyar beş dakika içinde gitmezse ikimizde yanardık. Babamla kavga ederdim ve bu mal Yamaçla arasını bozardı.

"Vallah Ceren ne yalan-"

Kapının çalması Akının lafını kesti. Bir kaşı kalktı ve bana şüpheli gözlerle bakakaldı.

"Misafir mi bekliyordun?"

Başımı evet yerine sallayınca Akın burnundan soldu. Bana yaklaşınca nefesimi tuttum.

"Emminin bundan haberi var mı?"

Şimdi kaşlarımı çattım. Ne anlatıyordu bu mal bana?

"Neyden?"

"Salak salak cevap verme bana- Bu sofrayı kime kurdun?"

Efendim?

"Akın sen tam olarak ne diyorsun? Açık açık konuşsana."

"Diyorum- Bu sofrayı sevgiline kurdun iyi hoş, da, Emminin bundan haberi var mı?!"

Dudaklarımda kocaman bir sırıtış büyüdü. Akın beni kıskanıyordu. İnanamıyordum ya- Koskoca Akın Koçovalı bana kıskanç tribi atıyordu.

"Ne gülüyorsun kızım?"

Kapı yine çalınca Akın kapıyı açmaya gitti. Hemen arkasından koştum. Eli kapının kolundayken ben hemen elimi onunkinin üstüne koydum ve Akını böylece durdurdum. Yalvararak bir bakışla Akını göğsünden geride tuttum.

"Akın sandığım gibi değil."

Fısıldıyordum. Kapının önür tarafında Babam duruyordu sonuçta.

"Kızım?"

Babamın sesi Akının kulaklarına dalınca yüzündeki renk silindi. Bembeyazdı. Akın ölü gözlerle benden yardım isteyince yavaşça onayladım.

"Geldim Baba!"

Akını elinden tutup evin içinden geçirdim ve Odamın önünde durdum. Lavaboya saklasam- çok riskliydi. Odamın kapısını açıp Akını içeriye soktum ve derince gözlerine baktım.

"Bir çıt bile çıkarmayacaksın!"

Cevabını beklemeden kapıyı arkamdan örtüp Babamı sonunda eve aldım. Kalbim o kadar hızlı çarpıyorduki, her an yerinden çıkacak diye korktum.
Babamı karşıladıktan sonra Masaya oturtturdum ve Çorbasını koydum.

Bir bardağa su doldurunca Babam titrek elimi fark etti ve kaşlarını çattı.

"İyi misin kızım?"

Hemen başımı sallayıp yerime oturdum.

"İyim iyim- Üniversite yoruyor beni son aralar. Son sınavım yaklaşıyor ya, biraz gerginim."

Babam gururlu bir gülümse taktı yüzüne.

"Son ayların bunlar Ceren. Yorucu olacak ki iyi olsun sonunda-"

Haklıyıdı. Yemeğimizi yerken Babamla eski günlere daldık. Paşadan bahsetmeye başladı uzunca, yol arkadaşı. Sonra İdris Amcadan.

"İdrisi hatırlamazsın sen bile-"

"Hatırlamam mı? Bir defasında beni eve götürmüştü bende Akınla tanıştım ve sevmedim-"

Babam kahkaha atıp başıyla onayladı.

"Bayramdı. İkinizi luna parka götürecektik ama bi baktık siz birbirinizi yiyorsunuz. Bildiğin gibi de değil ha- o senin saçını çekiyordu sende kolunu ısırıyordun."

Gülmekten öksürmeye başladığımda Babam bana suyu uzattı. Demek çocukluktan beri bu anlaşmasızlık vardı aramızda.
Bugün olsa aynı olurdu galiba.
Son geldiğinde ne olduğunu hatırlayınca yutkundum. Belki de o anlaşmasızlık aradan kalkmıştı?

"Akın.. Akın iyi oğlandır aslında."

Kaşlarımı çatıp Babamın boş tabağına biraz daha pilav ekledim.

"Aslında derken?"

Kaşığımı ağızıma götürdüğümde Akının bunları duymasın diye dua ettim.

"Farklı. Yamaçtan, Selimden, Cumaliden farklı. Öyle diyelim."

"Farklı olmak kötü bir şey değil ki Baba."

"Tabi değil kızım-"

Tam bişey demek istediğinde durdu. Yine o ifade büyüdü yüzünde. Annemeden bahsetmek istemiyordu. Anlıyordum, gerçekten anlıyordum ama ben onu hiç hatırlamıyordum. O yüzden Annemden bahsedince hep mutlu oluyordum.

"Annen de farklıdı. Sultan gibi değil yani- Asla evde durmazdı. Annen mevzunun ortasına dalıp herkesi korumak isterdi, en çok da beni korumaya çalıştı."

Hafif bir gülümseyle yerimden kalkıp Babama sarıldım. Babam buna şaşırdı ama hemen fırsatı ele geçirip başıma bir öpücük kondu.

Yemeğimizi bitirdikten sonra masayı topladım ve Babamı oturma odasına yolladım. İkimize çay koyup kek kestim ve bende oturma odasına yerimi aldım.

"Ee kızım- Üniversite bitti bitecek, sonra ne yapacaksın?"

Kekimi çayla yuttuktam sonra omuzlarımı silkip alt dudağımı öne attım.

"Bilmem- Evlenirim çocuk yaparım falan."

Babamın yüzünü görünce gülmekten koptum. Şaka olduğunu anlayınca o da güldü ama hala tedirgindi, nihayetinde Çukurdaki kızlar bunun hayalini kuruyordular.

"Evlenmek dedin şaka yaptın da, hırpalamam gereken biri yok dimi?"

Sırıtıp başımı hayır yerine salladım ve Babamın raht bir nefes verdiğini fark ettim.

"Yok Babam, ben hayatım boyunca yapa yalnız bu evde yaşayacam-"

"Ne demek yalnız- Ben varım ya kızım."

"Ayda üç beş gün varsın Baba- Ya aslında ben Çukura taşınsam ve ordaki hastanede—"

"Ceren.. Sakın."

Babamın ciddi ifadesini görünce hemen susup başımı salladım. Salon sessizdi, televizyonda haberi ileten kadın başka kimse konuşmuyordu.
Çaresiz bir konudu. Babam beni cesedini çiğnemeden Çukura asla sokmazdı..

SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin