51. || sevin

324 22 0
                                    

- A K I N -

Koltukta oturup parmağımdaki yüzükle oynuyordum. Celasun nerde kaldı amına koyayım? Karaca kocaman bir gülümseyle salona girince gözlerimi devirmemek için zor tuttum kendi. Emminin ölümü zaten herkese koymuştu, şimdi de Karacayla uğraşamazdım.

Kardeşim yanımdaki koltuğa oturup gözlerini durmadan kırptı ama ben bi tepki vermeyince ofladı.

"Ya Akın biraz sevin!"

Ölü gözlerimi kardeşime çevirdim.

"Neye Karaca? Tam olarak neye sevineyim?"

Karaca bacaklarını üst üste koydu ve ellerini birleştirdi.

"E sünnet düğünümüz var yakında, Amca sağolsun tabi."

Kendimi tutamayıp gözlerimi devirdim. Emminin cenazesi varken nasıl düğünü düşünebiliyordu bu kız?

"O amcanın am-"

Karaca koluma yumruk atınca gözlerim büyüdü. "Biraz saygılı ol!" Sessiz bir kahkaha atıp yüzüğüme baktım.

"Amca Çukuru kurtardı ve–"

"Kes Karaca! Kes kendimi kaybetmeyeyim böyle bi günde."

Beklemediğime karşı Karaca gerçekten sustu. Beni sinirli gözleriyle deliyordu ama en azından bunu sessizce yapıyordu.
Amcanın biricik Karacası.
Nasıl zehirlediyse kızı, iyi bok yedi.

Birden Karacanın sinirli yüzünde sinsi bir sırıtış yer almaya başladı. Ha siktir- şimdi ne geldi aklına şeytanın kızı?

"Peki Cerenin gelmesinede mi sevinmiyor musun?"

Yüzüğümü bırakıp bütün vücudumu Karacaya çevirdim.

"Kızın babası öldü. Nasıl sevineyim?"

Omuz silkip kaşlarını kaldırdı.

"Bilmem.. Senin bildiğin acı sonuçta. Biraz teselli edersin o sırada biraz yaklaşırsın, sonra da nikahı kıyarız. Zamanı geldi sonuçta Akın."

Ellerimi sıkıp Karacaya bir tokat atmamak için kendimi tuttum. Cerenin omuzlarında onca yük varken- acısı o kadar tazeyken bunu düşünemezdim.
Bu kadar saygısızlık bana bile yakışmazdı.

"Gerçi.. Ceren güzel kadın, bide doktor yani. Belki eşiyle gelir ve.. çocuğunu da yanına alır."

Karacanın dedikleri beynimi alevlendirdi. Cerene benden başka eller dokunmasına düşününce şalterlerim attırdı. Üç sene sonra hala kıskanıyordum. Karaca haklıydı. Ceren güzeldi, güzel kelimesi o yeşil gözlere tatmin etmiyordu bile.

Ne oluyordu lan bana böyle?
Bunu nasıl düşünürüm?
Ceren lan Ceren. Emminin kızı Ceren.
Babasını daha bugün kaybeden Ceren.
Benim yüzümden daha yirmi yaşında Cehennemi gören Ceren.

Beni öldürmezse şaşırırım.

"CELASUN!"

Gözlerimi açtığımda Karacanın arsız sırıtışını gördüm.

"Seninki geldi."

Diyip heyecanlı şekilde koltuktan kalkıp dış kapıyı gören pencereye geçti ve dışarda yaşananları izledi.

"BU EVE GİRMEM BEN CELA– YA BIRAK!"

Karaca kıkırdayınca gözlerimi devirdim.

"Hadi gel, kızı doğru düzgün karşılayalım."

Kardeşim kolumu kapıp beni zorla dışarıya çekti.
Cerenin sesi her yerden duyulabiliyordu.
Sanki diri diri gömülüyordu.

"CELASUN YAPMA NOLUR! YAPMA BUNU BANA!"

Karaca kapıyı açıp dışarıya koştu ve ben sakince arkasından yürüdüm. Kalp atışlarım hızlandı.

Gözüm Cerene çarpınca o hızlı çarpan kalbim aniden durdu. Saçlarını kesmiş, kıyafetleride değişmiş. Daha olgun, daha ciddi görünüyordu şimdi ama yüzü hiç değişmemiş. Hala yirmi yaşındaki kızdı, aşık olduğum kız genç bir kadın olmuştu.

Kendisini Celasunun elinden koparıp bize döndü ve bakışı benim üstüme düşünce ağır çekime geçtik. Yaş yanaklarını görünce içim parçalandı. Yeşil gözleri çok belli oluyordu çünkü ağlamaktan gözlerin beyazı kıpkırmızı olmuştu.
Babası öldü. Bu acıyı biliyordum.

Beni inceledi ve gözü elime takılınca ben de yüzüğüme baktım.

"Cerencim!"

Karaca sessizliği kesip Cereni kollarına çekti.
"Naber ya?" Ceren Karacayı kendinden itti.

"Bırak beni."

Tıslayıp hepimize arkasını dönüp çıkışa ilerledi ama Celasun ne yapmak istediğini anlayınca peşinden gidip o dik kafalı kızı yakalayıp geri bize doğru çekti.

"Celasun öldürürüm oğlum seni! Bırak!"

Celo bana bakıp yardım aradı ama ben Cerene yaklaşacak son kişiydim.

"Noluyor burda Akın?!"

Salih yanıma dikilince başımı öbür tarafa çevirdim ve Salih başımı takip edince Cereni gördü.

"Ceren?"

Ceren durmadan Salihin kollarına koştu. Ne yaptığını bilse böyle yapmazdı. Son yıllarda ne boklar yediğini bilse böyle sarılmazdı ona.

"Abi!"

Diye hıçkırınca tüylerim diken diken oldu. Hep böyleydi zaten. Ceren parmağını kesse bile o acının on katını hissediyordum.

Ona sarılmak istedim.
Her şey geçecek gülüm demek istedim.
Burdayım bir tanem. Hiç bir yere gitmiyorum.
Seni bırakmıyorum Cerenim.

Ama diyemedim.
Bencilliğimden bütün bunları sevdiğim kadına söyleyemedim.

"Geçti kızım.."

Vartolu saçlarını okşadı ve sonra Cerenden ayrıldı. Yanaklarını avuçlarına aldı ve alnına uzun bir öpücük kondu.

"Cumali abi yanındaymış..öl- öldüğün-"

Vartolu başını salladı. Cerenin ne kadar zorlandığını fark etti ve daha da zorlamak istemedi.

"Cumali abi nerde?"

Vartolu bana baktı sonra da ofladı. İt herif.
Hiç oflama. Senin ve o Amca puştu yüzünden.

"Onları sonra konuşuruz, sen gel bi çay iç, buz gibi olmuşsun kızım."

Ceren geriye çekildi ve kaşlarını çattı.

"Çay falan istemiyorum ya! Ben Cumali abiyle konuşmak istiyorum!"

Vartolu gergin bir nefes verdi.

"Yarın konuşursun Cerencim hadi-."

"Sikerim yarını! Benim Babam öldü lan! Yanında olan kişiyle konuşmak istiyorum!"

Ceren Vartolunun elinde çırpındı ve yine kaçmak istedi. Hırçın, inatçı, fevri kız işte. Onu zapt edemez amcamız.

"DURACAKSIN!"

Salih Cerene bağırınca hemen durdu. Ne yalan olsun bende yerimden sıçradım o sesli bağrışı duyunca.
Salih Celasuna bakıp başıyla Cerene işaret etti sonra arabasına binip gitti.

Celasun Cerene yaklaşınca o bir adım geriye attı.

"Kendim yürürüm."

SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin