Düğünden beri uyuyamadım. Babamın mektubu hala kalbimi sızlatıyordu. Ne yapacağımı, nasıl hareket edeceğimi bilmiyordum. Ben bu işe karışmadan, kendimi ateşe atmadan bu adamın gerçek yüzünü nasıl göstereceğim herkese?
Yüzümü ellerimde saklıyordum. Masada hiç ellemediğim kahve duruyordu ve Akın rahat rahat yatak odasında uyuyordu.
Ona bunu söylesem şalterleri atar. Herifi mahv eder ve kendini harcar, bundan eminim. Akını yeniden buldum, onu kaybetmeyi göze alamam.
Cumali abinin durumu ortada, Yamaç aynı halde- Metin desen hayatı kaymış. Çukurun adamlarına güvenim kalmadı.
Aklıma gelen tek kişi Salihti.Salih o adamın gerçek yüzünü görse, bir saniye bile olsa- onu Çukurdan kovar. Acımadan onu siktir eder, ama Salihin beynini yıkamış bu herif. Sadece Salihin değil, Karacanın gözüde karardı.
Allahım- ne yapacam ben?
Yatak odasından sesler gelince, kendime geldim. Düşüncelerimden gerçeğe döndüm ve soğuk kahveyi musluğa döktüm. Hemen ocağa çayı koyup salona geçtim.
Akın bana uyku dolu gözlerle bakıyordu. O da çok geç yatmıştı. Dün akşamki olayları hal etmeye çalıştı ama saat bir gibi yatağa girdi ve iki dakika sonra horlamaya başladı.
"Günaydın gülüm."
"Günaydın uykucu."
Eşime sarıdım ve bişey belli etmemeye çalıştım. Akın benden ayrılıp gözlerime baktı.
"İyi misin?"
Başımı salladım.
"İyim sadece ekmek bitmiş, fırına gidecektim şimdi-"
"Ceren bi dur- ben gideyim."
"Yok şey daha pazara uğrayacağım."
"İyi beraber gidelim."
Yalan söylediğimin farkındaydı. Beni bu kadar iyi tanıdığına gıcık oluyordum bazen. Akının yanağına uzandım ve bir öpücük kondum.
"Sen rahatına baksana yakışıklı eşim."
Şimdi yüzünde bir gülümse büyüdü. Elini yanağıma koyup derince gözlerime baktı. Sanki bi haltler yiyeceğimi biliyormuş gibi.
"Dikkat et tamam mı?"
Küçük bir gülümseden sonra ayakkabılarımı giyinip kapıdan çıktım. Telefonumu elime alıp Salihin numarasını çevirdim.
Beklentime karşı, telefonu hemen açtı."Ceren? Bişey mi oldu-?"
"Abi, buluşabilir miyiz? Yalnız."
"Kahveye gel."
Telefonu kapatıp hızlı şekilde kahveye doğru ilerledim. Koşuyordum nerdeyse ama beş dakika bile sürmedi. Salih amca ile içerde oturuyordu ve dışarda o Nedim denen köpek duruyordu.
Yalnız demedim mi ben ya?Nedimi görmemezlikten gelip kahvenin kapısını açıp içeriye daldım.
"Ceren kızım? Siz balayına çıkmadınız mı?"
Bakışımı amcaya çevirdim. Sadece o pislik yüzü kanımı kaynatmaya başladı.
"Abi? Acil, nolursun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-
Storie d'amoreKimse duyamaz. Kimse göremez. Kimse bilemez. Bizi biri öğrense, ikimizide mahv ederler. Sen benim SAKLIMsın.